B Harfi – Türkçeden Arapçaya Sözlük
Baba اَبًا 4 اَبٌ |
Baba اَبِي |
Baba اَبِيْ 4 اَبَا 4 اَبُو |
Baba وَالِدٌ |
Babacığım اَبَتِ |
Babalar, atalar, cedler اٰبَاءٌ |
Babaları (ds, çğ) اٰبَاٰئِهِنَّ |
Babamı لِاَبِي |
Babamız اَبَائِنَا |
Babamız اَبُونَا |
Babamız اَبِينَا |
Baban اَبُوكِ |
Babanız اَبِيكُمْ |
Babanız, atanız اَبَاكُمْ |
Babasına, babası için لِاَبِيهِ |
Babil بَابِلَ |
Bacak سُوقِ |
Bağ وَثَاقَ |
Bağı وَثَاقَهُ |
Bağır, haykır اَجْلِبْ |
Bağırdığı gibi كَجَهْرِ |
Bağırır يَنْعِقُ |
Bağırır, yardım ister يَجْئَرُ |
Bağırırlar يَجْئَرُونَ |
Bağırmak, nida نِدَاءً |
Bağırsak حَوَايَا |
Bağırsaklar اَمْعَاءَ |
Bağısla اِغْفِرْ |
Bağısladı, örttü غَفَرَ |
Bağısladık غَفَرْنَا |
Bağısladılar (ds) طِبْنَ |
Bağıslama ile بِمَغْفِرَةٍ |
Bağıslama غُفْرَان |
Bağıslamaları يَغْفِرُوا |
Bağıslaman için لِتَغْفِرَ |
Bağıslaman تَغْفِرَ |
Bağıslaman تَغْفِرْ |
Bağıslamanız تَغْفِرُوا |
Bağıslaması için لِيَغْفِرَ |
Bağıslaması يَغْفِرَ |
Bağıslaması يَغْفِرْ |
Bağıslanacak سَيُغْفَرُ |
Bağıslanma dilemeleri يَسْتَغْفِرُواْ |
Bağıslanma dilemesi يَسْتَغْفِرْ |
Bağıslanma diler يَسْتَغْفِرُ |
Bağıslanma dilerler يَسْتَغْفِرُونَ |
Bağıslanması يُغْفَرْ |
Bağıslar يَغْفِرُ |
Bağıslar, hos görür يَصْفَحُ |
Bağıslarız نَغْفِرُ |
Bağıslarlar يَغْفِرُونَ |
Bağıslayan غَافِرِ |
Bağıslayanlar غَافِرِينَ |
Bağladı اَوْثَقَ |
Bağladı وَاثَقَ |
Bağladı, kuvvetlendirdi شَدَّ |
Bağladık اَلْزَمْنَا |
Bağladık رَبَطْنَا |
Bağladık شَدَدْنَا |
Bağlamak için, sağlamlastırmak için لِيَرْبِطَ |
Bağlandı غُلَّتْ |
Bağlanın, birbirinizi kuvvetlendirin رَابِطُوا |
Bağlanıp beslenir تُرْهِبُونَ |
Bağlanır يُرَابِطُ |
Bağlanmıs (çğ) مُقَرَّنِينَ |
Bağlar, bağ vurur يُوثِقُ |
Bağlar, sağlamlastırır يَرْبِطُ |
Bağları, yapıları اَسْرَهُمْ |
Bağlayın شُدُّوا |
Bağlı, asılı مَغْلُولَةٌ |
Bağlı, bağlanan رِبَاطِ |
Bahçe, otlak رَوْضَةٌ |
Bahçe, جَنَّةٌ |
Bahçeler حَدَائِقٌ |
Bahçeler رَوْضَاتِ |
Bahçeler, cennetler جَنَّاتٌ |
Bahseder, icat eder يُحَدِّثُ |
Bak (ds) فَانظُرِي |
Bak فَانظُر |
Bak, bekle اُنْظُرْ |
Bakacağız سَنَنْظُرُ |
Bakakalır يَشْخَصُ |
Bakan, bekleyen نَاظِرَةٌ |
Bakanlar için لِلنَّاظِرِينَ |
Bakar, bekler يَنظُرُ |
Bakarız, bekleriz نَنْظُرُ |
Bakarlar, beklerler يَنْظُرُونَ |
Bakarsınız تَنْظُرُونَ |
Bakayım اَنْظُرْ |
Bakılır, fırsat verilir يُنْظَرُ |
Bakılırlar, fırsat verilirler يُنْظَرُونَ |
Bakın فَانظُرُوا |
Bakın, bekleyin انْظُرُواْ |
Bakıs نَظْرَةً |
Bakıs, nazar طَرْفٍ 4 طَرْفُ |
Bakısın طَرْفُكَ |
Bakısını indirdi غَضَّ |
Bakısları طَرْفُهُمْ |
Baki kaldı, geriye kaldı بَقِيَ |
Baki kalır يَبْقَى |
Bakiye, geriye kalan بَقِيَّةٌ |
Bakiye, geriye kalan بَقِيَّتُ |
Bakmaları, beklemeleri يَنْظُرُوا |
Bakmamız için, görmemiz için لِنَنْظُرَ |
Bakması, beklemesi يَنْظُرَ |
Baksın فَلْيَنظُرْ |
Baksın وَلْتَنْظُرْ |
Baktı فَاطَّلَعَ |
Baktı, bekledi نَظَرَ |
Bal arısı نَحْلِ |
Bal عَسَلٍ |
Balçık حَمَإٍ 4 حَمَاٍ |
Balçık صَلْصَالٍ |
Balçık, kil طِينًا 4 طِينٍ |
Balçıklı حَمِئَةٍ |
Balık حُوتٌ |
Bana dilerse يُرِدْنِ |
Bana dokundu مَسَّنِيَ |
Bana dokunması يَمْسَسْنِي |
Bana dua edin ادْعُونِي |
Bana emredersiniz تَاْمُرُونِّي |
Bana emrettin اَمَرْتَنِي |
Bana eziyet edersiniz تُؤْذُونَنِي |
Bana fetva verin اَفْتُونِي |
Bana geldi جَاءنِي |
Bana gelin اُئْتُونِي |
Bana gelir يَاْتِيَنِى |
Bana gelir يَاْتِينِي |
Bana gelirler يَأْتُونِي |
Bana gelirsiniz تَاْتُونِي |
Bana getirin وَأْتُونِي |
Bana gönderin اَرْسِلُونِ |
Bana göster اَرِنِي |
Bana gösterdi اَرَانِي |
Bana gösterin اَرُونِيَ 4 اَرُونِي |
Bana gösterirsin تُرِيَنِّي |
Bana güçlük çıkarman تُرْهِقْنِي |
Bana haber verdi نَبَّاَنِيَ |
Bana haber verin اَنبِئُونِي |
Bana haber verin نَبِّؤُونِي |
Bana halef oldunuz خَلَفْتُمُونِى |
Bana hidayet etmesi يَهْدِنِي |
Bana hitap etmen تُخَاطِبْنِي |
Bana ibadet edin اعْبُدُونِي 4 اُعْبُدُونِ |
Bana ikram etti اَكْرَمَنِ |
Bana imdat edersiniz تُمِدُّونَنِ |
Bana indir اَنزِلْنِى |
Bana isyan etti عَصَانِي |
Bana isyan ettiler عَصَوْنِي |
Bana itaat edin اَطِيعُونِ |
Bana karsı gelmeniz شِقَاقِي |
Bana konusursunuz تُكَلِّمُونِ |
Bana kulluk edin فَاعْبُدُونِ |
Bana kulluk et فَاعْبُدْنِي |
Bana kulluk etmeleri için لِيَعْبُدُونِ |
Bana merhamet etmen تَرْحَمْنِي |
Bana mutlaka gelir يَاْتِيَنِّي |
Bana mühlet vermeniz تُنظِرُونِ |
Bana müjde mi veriyorsunuz اَبَشَّرْتُمُونِى |
Bana ne oluyor مَالِىَ |
Bana ortak kostunuz اَشْرَكْتُمُونِ |
Bana öğretmen تُعَلِّمَنِ |
Bana öğretti عَلَّمَنِي |
Bana öğrettin عَلَّمْتَنِي |
Bana rızık verdi رَزَقَنِي |
Bana sahit olmanız تَشْهَدُونِ |
Bana sifa verir يَشْفِينِ |
Bana sorman تَسْئَلْنِي 4 تَسْئَلْنِ |
Bana sorman, benden istemen تَسْاَلْنى 4 تَسْاَلْنِ |
Bana su içirir يَسْقِينِ |
Bana süre ver اَنْظِرْنِي |
Bana tabi oldu اِتَّبَعَنِ |
Bana tabi oldu اتَّبَعَنِى |
Bana tabi oldu تَبِعَنِي |
Bana tabi oldun اتَّبَعْتَنِى |
Bana tabi olman تَتَّبِعَنِ |
Bana tabi olun اتَّبِعُونِى 4 اِتَّبِعُونِ |
Bana tap اعْبُدْنِى |
Bana taparlar يَعْبُدُونَنِي |
Bana tavsiye etti اَوْصَانِي |
Bana tuzak kurun كِيدُونِي |
Bana ulastı بَلَغَنِيَ |
Bana ücretle çalısırsın تَاْجُرَنِي |
Bana üstün geldi عَزَّنِي |
Bana vaad ediyorsunuz (ikil) تَعِدَانِنِي |
Bana varis olur يَرِثُنِى |
Bana verdi اٰتَانِ |
Bana verdi اٰتَانِي |
Bana verdi اٰتَانِيَ |
Bana verdin اٰتَيْتَنِي |
Bana verin اٰتُونِي |
Bana verir يُؤْتِيَنِ |
Bana yaklasmanız تَقْرَبُونِ |
Bana yardım eder يَنْصُرُنِي |
Bana yardım edin اَعِينُونِي |
Bana yardım et انصُرْنِى |
Bana yardım mı edersiniz اَتُمِدُّونَنِ |
Bana yetecek olan حَسْبِيَ |
Bana yol gösterdi هَدَانِ |
Bana yol gösterdi هَدَانِي |
Bana yol gösterecek سَيَهْدِينِ |
Bana اِلَيَّ |
Bana, beni, benim için لِيَ 4 لِي |
Bardak, kadeh, kase كَاْسًا 4 كَاْسٌ |
Barınaklar, örtüler اَكْنَاناً |
Barındıran, sığındıran اٰوِي |
Barındırdılar اٰوَوْا |
Barındırır تُئْوِي |
Barıs سَلْمِ |
Barıs, güvenlik, Đslam سِلْمِ |
Barısa لِلسَّلْمِ |
Bas asağı atıldılar اُرْكِسُواْ |
Bas basa kaldı خَلاَ |
Bas basa konustunuz نَاجَيْتُمُ |
Bas, kafa رَأْسٌ |
Basa kakarlar يَمُنُّونَ |
Basa kakman تَمْنُن |
Basa kakmanız تَمُنُّ |
Basa kakmanız تَمُنُّوا |
Basak سُنبُلَةٍ |
Basaklar سَنَابِلَ |
Basaklar سُنبُلاَتٍ |
Basakları سُنبُلِهِ |
Basardı فَازَ |
Basardı, kurtuldu اَفْلَحَ |
Basarı فَوْزًا 4 فَوْزٌ |
Basarılı olanlar, kurtulusa erenler مُفْلِحُونَ |
Basarılı olanlar, kurtulusa erenler مُفْلِحِينَ |
Basarılı oldu, kurtuldu فَلَحَ |
Basarım تَوْفِيقِي |
Basarır يَفُوزُ |
Bası yukarı kaldırılmıs olanlar مُقْمَحُونَ |
Bası, kafası رَأْسِهِ |
Basıbos dolasır يَعْمَهُ |
Basıbos سُدًى |
Basım رَأْسِي |
Basını salladı اَنْغَضَ |
Basit بَادِيَ |
Baska mı اَغَيْرَ |
Baska mı اَفَغَيْرَ |
Baska yaratıklara dönüstürürdük لَمَسَخْنَاهُم |
Baskanlar, liderler مَلأٌ |
Baskası için لِغَيْرِ |
Baskın çıkarsınız, galip gelirsiniz تَغْلِبُونَ |
Baskın yapanlar مُغِيرَاتِ |
Baskın مَيْلَةً |
Basladı طَفِقَ |
Basladık بَدَأْنَا |
Basladılar (ikil) طَفِقَا |
Basladılar بَدَؤُ |
Baslar, kafalar رُءُوْسٌ |
Basları ağrıtılır يُصَدَّعُونَ |
Baslarınız رُءُوسَكُمْ 4 رُؤُوسِكُمْ |
Baslarlar ٶاw يَبْدَ ُ |
Baslatır يُبْدِئُ |
Baslatır يَبْدَؤُا |
Baslattı, yarattı بَدَأَ |
Bastan çıkarmak istedi (ds) رَاوَدَتْ |
Bastan çıkarmak istedi رَاوَدَ |
Bastan çıkarmak istediler رَاوَدُو |
Bastan çıkarmak istedim رَاوَدْتُ |
Bastan çıkarmak istediniz (ds, çğ) رَاوَدْتُنَّ |
Bastırır تَنُوءُ |
Batak خَوْضٍ |
Batakları خَوْضِهِمْ |
Batanlar اٰفِلِينَ |
Batar تَغْرُبُ |
Batı مَغْرِبٌ |
Batıda غَرْبِيَّةٍ |
Batıda غَرْبِيِّ |
Batıl olarak, bos yere بَاطِلاً |
Batıl oldu, bos oldu بَطَلَ |
Batıl دَاحِضَةٌ |
Batıl, yanlıs بَاطِلٌ |
Batılar مَغَارِبِ |
Batılda olanlar, iptal edenler مُبْطِلُونَ |
Batılı mı اَفَبِالْبَاطِلِ |
Batırdı, yere geçirdi خَسَفَ |
Batırılanlar, boğulanlar مُغْرَقُونَ |
Batırılanlar, boğulanlar مُغْرَقِينَ |
Batırır, yere geçirir يَخْسِفُ |
Batırman, boğman تُغْرِقَ |
Batırması, yere geçirmesi يَخْسِفَ |
Batıs اِدْبَارَ |
Batma, batıs غُرُوبِ |
Batma, boğulma غَرْقاً |
Battı (günes, ay) غَرَبَ |
Battı اَفَلَتْ |
Battı غَرَبَتْ |
Battı, kayboldu, yok oldu اَفَلَ |
Baygın صَعِقًا |
Bayılan مَغْشِيِّ |
Bayıldı صَعِقَ |
Bayıldı غُشِيَ |
Bayılırlar, çarpılırlar يُصْعَقُونَ |
Bayram عِيداً |
Bazı بَعْضًا 4 بَعْضٍ 4 بَعْضَ 4 بَعْضُ |
Bazılarımız بَعْضُنَا |
Bazısına, bazılarına, bazıları için لِبَعْض |
Bedbaht olur, saki olur يَشْقَى |
Bedel, karsılık olarak بَدَلاً |
Beden بَدَنٌ |
Bedeviler اَعْرَابُ |
Bedeviler بَادُونَ |
Bedir بَدْرٍ |
Beğenmedi نَكِرَ |
Bekçi, nöbetçi حَرَساً |
Bekçilere لِخَزَنَةِ |
Bekle, gözetle فَارْتَقِبْ |
Bekledi, fırsat bekledi تَرَبَّصَ |
Bekledi, gözetledi اِرْتَقَبَ |
Bekledi, gözetti اِنْتَظَرَ |
Beklediniz تَرَبَّصْتُمْ |
Bekleme تَرَبُّصُ |
Bekler يَرَبُّصُ |
Bekler, bakar يَنْتَظِرُ |
Bekler, fırsat bekler يَتَرَبَّصُ |
Bekleriz نَتَرَبَّصُ |
Beklerler (ds, çğ) يَتَرَبَّصْنَ |
Beklerler يَتَرَبَّصُونَ |
Beklerler, bakarlar يَنْتَظِرُونَ |
Beklersiniz تَرَبَّصُونَ |
Bekleyen مُتَرَبِّصٌ |
Bekleyenler مُتَرَبِّصُونَ |
Bekleyenler مُتَرَبِّصِينَ |
Bekleyenler, bakanlar نَاظِرِينَ |
Bekleyenler, gözetleyenler مُنتَظِرُونَ |
Bekleyenler, gözetleyenler مُنتَظِرِينَ |
Bekleyin تَرَبَّصُوا |
Bekleyin فَانْتَظِرُوا |
Bel kemiği فَاقِرَةٌ |
Belalar دَوَائِرَ |
Belde بَلْدَةٌ |
Belirledik, farz kıldık فَرَضْنَا |
Belirledik, yerlestirdik بَوَّأْنَا |
Belirlediniz, farz kıldınız فَرَضْتُمْ |
Belirlenen vakit مِيقَاتًا 4 مِيقَاتُ |
Belirli, tayin edilmis, belli, isim verilmis مُسَمَّى 4 مُسَمًّى |
Belki, her halde, bir zaman رُبَمَا |
Belki, ola ki لَعَلَّ |
Belleyen وَاعِيَةٌ |
Belli olması تَسْتَبِينَ |
Ben değistiririm اُبَدِّلَهُ |
Ben dua ederim اَدْعُو |
Ben edindim اتَّخَذْتُ |
Ben edinirim اَتَّخِذُ |
Ben gördüm رَاَيْتُ |
Ben isyan ettim عَصَيْتُ |
Ben izin veririm اٰذَنَ |
Ben okurum اَتْلُوَ |
Ben oldukça دُمْتُ |
Ben ona isyan ettim عَصَيْتُهُ |
Ben ona tabi olayım اَتَّبِعْهُ |
Ben onu gizlerim اُخْفِيهَا |
Ben öğrettim عَلَّمْتُ |
Ben sahit tutarım اُشْهِدُ |
Ben sahit tuttum اَشْهَدْتُ |
Ben saptım ضَلَلْتُ |
Ben sehadet ederim اَشْهَدُ |
Ben sevdim اَحْبَبْتُ |
Ben severim اُحِبُّ |
Ben sizi çağırırım اَدْعُوكُمْ |
Ben tevbe ederim اَتُوبُ |
Ben uydurdum افْتَرَيْتُ |
Ben verdim اٰتَيْتُ |
Ben yaratırım اَخْلُقُ |
Ben yerine getiririm اُوفِي |
Ben yüklerim, tasırım اَحْمِلُ |
Ben اَنَا |
Bencillik شُحُّ |
Benden acele istemeleri يَسْتَعْجِلُونِ |
Benden baska دُونِي |
Benden baska غَيْرِي |
Benden korkun اخْشَوْنِي 4 اِخْشَوْنِ |
Benden korkun اِرْهَبُونِ |
Benden korkun خَافُونِ |
Benden korkun, sakının اِتَّقُونِ |
Benden mağfiret dile اسْتَغْفِرِي |
Benden önce قَبْلِي |
Benden sonra بَعْدِي |
Benden مِنِّي |
Beni alçaltacaktın لَتُرْدِينِ |
Beni alçalttı اَهَانَنِ |
Beni arttır زِدْنِي |
Beni arttırırsınız تَزِيدُونَنِي |
Beni azdırdın اَغْوَيْتَنِي |
Beni bastan çıkarmak istedi رَاوَدَتْنِى |
Beni beslemeleri يُطْعِمُونِ |
Beni besler يُطْعِمُنِي |
Beni bırak اهْجُرْنِى |
Beni bırak ذَرْنِي |
Beni bırakın ذَرُونِي |
Beni bırakın, uzak durun فَاعْتَزِلُونِ |
Beni bırakman تَذَرْنِي |
Beni bir araya getirdin حَشَرْتَنِي |
Beni bulacaksın سَتَجِدُنِي |
Beni çağırdı, bana dua etti دَعَانِ |
Beni çağırırlar يَدْعُونَنِي |
Beni çağırırsınız تَدْعُونَنِي |
Beni çıkar اَخْرِجْنِي |
Beni çıkardı اَخْرَجَنِي |
Beni denemek için لِيَبْلُوَنِي |
Beni dinleyin, isitin فَاسْمَعُونِ |
Beni diriltir يُحْيِينِ |
Beni doğru yola iletir يَهْدِينِ |
Beni doğru yola iletir يَهْدِيَنِي 4 يَهْدِيَنِ |
Beni edinin اتَّخِذُونِى |
Beni erteledin اَخَّرْتَنِي 4 اَخَّرْتَنِ |
Beni fitneye düsürmen تَفْتِنِّي |
Beni geri döndürün اِرْجِعُونِ |
Beni görmen تَرَنِ |
Beni helak edersin تُرْدِينِ |
Beni helak etti اَهْلَكَنِيَ |
Beni imtihan eder يَبْلُوَنِي |
Beni inkar etmeniz تَكْفُرُونِ |
Beni irade etti, benim için istedi اَرَادَنِىَ |
Beni isitin اِسْمَعُونِ |
Beni kat اَلْحِقْنِي |
Beni kıl, bana ver اِجْعَلْنِى |
Beni kılması يَجْعَلْنِي |
Beni kınadınız لُمْتُنَّنِي |
Beni kınamanız تَلُومُونِي |
Beni korur يَعْصِمُنِي |
Beni kurtar نَجِّنِي |
Beni kurtarır يُجِيرَنِى |
Beni mahcup etmeniz تَفْضَحُونِ |
Beni öldür تَوَفَّنِي |
Beni öldürdün تَوَفَّيْتَنِي |
Beni öldürmen için لِتَقْتُلَنِي |
Beni öldürmen تَقْتُلَنِي |
Beni öldürür يُمِيتُنِي |
Beni öldürürler يَقْتُلُونَنِي |
Beni rezil etmen تُخْزِنِي |
Beni rezil etmeniz تُخْزُونِ |
Beni saptırdı اَضَلَّنِي |
Beni sevk et اَوْزِعْنِي |
Beni sok اَدْخِلْنِى |
Beni sorumlu tutarsın تُؤَاخِذْنِى |
Beni tasdik eder يُصَدِّقُنِي |
Beni taslamanız تَرْجُمُونِ |
Beni tehdit mi ediyorsunuz (ikil) اَتَعِدَانِنِي |
Beni terbiye ettiler (ikil) رَبَّيَانِي |
Beni terk edin, bırakın اعْتَزِلُونِ |
Beni uzak tut اُجْنُبْنِي |
Beni üzer يَحْزُنُنِي |
Beni yalanladılar كَذَّبُونِ |
Beni yalanlamaları يُكَذِّبُونِ |
Beni yapman تَجْعَلْنِي |
Beni yaptı جَعَلَنِى |
Beni yarattı خَلَقَنِي |
Beni yarattı فَطَرَنِي |
Beni yarattın خَلَقْتَنِي |
Beni yerlestirdi, imkan verdi مَكَّنِّي |
Beni zayıf gördüler اِسْتَضْعَفُونِي |
Beni zayıf görmeniz تُفَنِّدُونِ |
Beni zikredin, anın اذْكُرُونِي |
Beni zikret, an اُذْكُرْنِي |
Beni, bana اِيَّايَ |
Beni, bana, benimle بِيَ 4 بِي |
Benim ahdim عَهْدِي |
Benim ahitlesmem اَعْهَدْ |
Benim ailem mi اَرَهْطِي |
Benim ailem, ehlim اَهْلِي |
Benim ailem, kabilem رَهْطِي |
Benim altımda تَحْتِي |
Benim amelim عَمَلِي |
Benim anlatmam اُحْدِثَ |
Benim arttırısım, arttırmam اَزِيدَ |
Benim asam عَصَايَ |
Benim ayetlerim اٰيَاتِي 4 اٰيَاتِىَ |
Benim bahçem, cennetim جَنَّتِي |
Benim basarmam اَفُوزَ |
Benim bilmem اَدْرِ |
Benim bilmem اَعْلَمَ |
Benim bulmam اَجِدَ |
Benim çıkarılmam اُخْرَجَ |
Benim demem اَقُلْ |
Benim demem اَقُولَ |
Benim dilim لِسَانِي |
Benim dinim دِينِ |
Benim dinim دِينِي |
Benim durmam, dinlenmem اَبْرَحَ |
Benim düsmanım عَدُوِّي |
Benim edinmem اَتَّخِذْ |
Benim elçilerim رُسُلِي |
Benim elim يَدَيِ |
Benim erkek kardeslerim اِخْوَتِي |
Benim evim بَيْتِيَ |
Benim evim مَثْوَايَ |
Benim gömleğim قَمِيصِي |
Benim günahım اِثْمِي |
Benim hatam خَطِيئَتِى |
Benim hayatım حَيَاتِي |
Benim ibadetim عِبَادَتِي |
Benim için bina et, insa et لى اِبْنِ |
Benim ilahlarım اٰلِهَتِى |
Benim ilmim عِلْمِي |
Benim inkar etmem اَكْفُرَ |
Benim izim, eserim اَثَرِي |
Benim iznim اِذْنِى |
Benim karım امْرَاَتِي |
Benim karnım بَطْنِي |
Benim karsılasmama, karsılasmaya لِقَاءِي |
Benim katımda عِندِي |
Benim katında لَدُنِّي |
Benim katında لَدَيَّ |
Benim kavmim قَوْمِي |
Benim kitabım كِتَابِى |
Benim kitabım كِتَابيَهْ |
Benim konusmam اُكَلِّمَ |
Benim koyunum غَنَمِي |
Benim lanetim لَعْنَتِي |
Benim misafirim ضَيْفِي |
Benim nasihat etmem اَنصَحَ |
Benim neslim ذُرِّيَّتِي |
Benim okumam اَتْلُ |
Benim olmam اَكُونَ |
Benim ona ihanet etmem اَخُنْهُ |
Benim ortak kosmam اُشْرِكَ |
Benim ortak kosmam اُشْرِكْ |
Benim ortaklarım شُرَكَاءِي |
Benim rahmetim رَحْمَتِي |
Benim rızam مَرْضَاتِي |
Benim sana sormam, istemem اَسْئَلَكَ |
Benim secde etmem اَسْجُدَ |
Benim secde etmem لِاَسْجُدَ |
Benim size sorarım, istemem اَسْئَلُكُم |
Benim sükretmem اَشْكُرَ |
Benim tapmam اَعْبُدَ |
Benim tasam بَثِّي |
Benim teslim olmam اُسْلِمَ |
Benim tuzağım, planım كَيْدِي |
Benim ulasmam اَبْلُغَ |
Benim ücretim, karsılığım اَجْرِيَ |
Benim üzerime عَلَيَّ |
Benim vaadim, sözüm مَوْعِدِي |
Benim vahiylerim رِسَالاَتِي |
Benim velim, dostum وَلِيِّيَ 4 وَلِيِّى |
Benim vermem اَهَبَ |
Benim yapmam اَعْمَلَ |
Benim yardımcım مُصْرِخِيَّ |
Benim yerime geç اُخْلُفْنِي |
Benim yolum سَبِيلِي |
Benim yolum صِرَاطِي |
Benim yüküm اِصْرِي |
Benim yüzüm وَجْهِيَ |
Benim zikrim ذِكْرِي |
Benime mücadele eder misiniz اَتُجَادِلُونَنِي |
Benimle arasında بَيْنِي |
Benimle arkadaslık yapman تُصَاحِبْنِي |
Benimle çekisirsiniz تُحَاجُّونِّى |
Benimle mücadele etmeniz تُجَادِلُونَنِى |
Benimle tartısır mısınız اَتُحَاجُّونِّي |
Benimle مَعِيَ |
Benzedi تَشَابَهَ |
Benzedi تَشَابَهَتْ |
Benzer مُتَشَابِهًا 4 مُتَشَابِهٍ |
Benzer مُشْتَبِهاً |
Benzerine, benzeri için لِمِثْلِ |
Benzerler مَثُلاَتُ |
Benzerler يُضَاهِئُونَ |
Benzetildi شُبِّهَ |
Benzetme, misal, örnek مَثَلاً 4 مَثَلٌ |
Bereketlendirdi, mübarek kıldı بَارَكَ |
Bereketlendirdik بَارَكْنَا |
Bereketler بَرَكَاتٌ |
Beri oldular, uzak oldular بُرَءَاؤُا |
Bertaraf edenler مُغْنُونَ |
Bes خَمْسَةٌ |
Beser için, insan için لِلْبَشَرِ |
Besik, dösek مَهْدًا 4 مَهْدٌ |
Besili, sisman سِمَانٍ |
Besinci خَامِسَةٌ |
Besledi اَسْمَنَ |
Besler يُسْمِنُ |
Beslerler, yedirirler يُطْعِمُونِ |
Beste biri خُمُسَهُ |
Beyan ederim اُبَيِّنُ |
Beyan ederiz, açıklarız نُبَيِّنُ |
Beyan et, açıkla بَيِّنْ |
Beyan, bildiri, açıklama بَيَانٌ |
Beyaz بِيضٌ |
Beyaz اَبْيَضُ |
Beyaz بَيْضَاءٌ |
Beyinsizler سُفَهَاءَ 4 سُفَهَاءُ |
Beylerimiz, efendilerimiz سَادَتَنَا |
Beynini parçalar يَدْمَغُهُ |
Bıçak aldı تَعَاطَى |
Bıçak سِكِّيناً |
Bıldırcın سَلْوَاى |
Bırak ذَرْ |
Bırak, aldırma دَعْ |
Bırakanlar, atanlar مُلْقِيَاتِ |
Bırakılanlar مُرْجَوْنَ |
Bırakın, uzak durun فَاعْتَزِلُوا |
Bırakıp gider يُغَادِرُ |
Bırakır mısın اَتَذَرُ |
Bırakır تَذَرُ |
Bırakır, baki kılar (ds) تُبْقِي |
Bırakır, terk eder يَخْذُلُ |
Bırakırız نَذَرُ |
Bırakırlar يَذَرُونَ |
Bırakırlar يُقْصِرُونَ |
Bırakırsınız تَذَرُونَ |
Bırakırsınız تَضَعُونَ |
Bırakma تَسْرِيحٌ |
Bırakmanız için لِتُعْرِضُوا |
Bırakmanız تَذَرُنَّ |
Bırakmanız تَضَعُوا |
Bırakması تَذَرْ |
Bırakması, terk etmesi لِيَذَرَ |
Bıraktı وَذَرَ |
Bıraktı, baki kıldı اَبْقَى |
Bıraktı, son verdi اَقْصَرَ |
Biat ederler يُبَايِعُونَ |
Biatlarını (ds, çğ) al بَايِعْهُنَّ |
Biçilmis, yıkılmıs حَصِيدٌ |
Biçim, sekil تَقْوِيمٍ |
Biçimlendirilmis مُخَلَّقَةٍ |
Bil ki فَاعْلَمْ |
Bil اِعْلَمْ |
Bildi (ds) عَلِمَتْ |
Bildi عَلِمَ |
Bildi, tanıdı عَرَفَ |
Bildik عَلِمْنَا |
Bildiler عَرَفُوا |
Bildiler عَلِمُوا |
Bildim عَلِمْتُ |
Bildin عَلِمْتَ |
Bildin, tanıdın عَرَفْتَ |
Bildir, ilan et اَذِّنْ |
Bildir, tebliğ et بَلِّغْ |
Bildirdi اَدْرَا |
Bildirdi اَدْرٰي |
Bildirdi, açıkladı, tarif etti, tanıttı عَرَّفَ |
Bildirdi, buldurdu اَعْثَرَ |
Bildirdi, ilan etti اَذَّنَ |
Bildirdi, suuruna vardırdı اَشْعَرَ |
Bildirdik اٰذَنَّا |
Bildirdim اٰذَنْتُ |
Bildirdin بَلَّغْتَ |
Bildiri اَذَانٌ |
Bildirilmis olun فَأْذَنُوا |
bildirin: sedatust@yahoo.com |
Bildirir, farkına vardırır يُشْعِرُ |
Bildirmesi, sezdirmesi يُشْعِرَنَّ |
Bilecek سَيَعْلَمُ |
Bilecekler سَيَعْلَمُونَ |
Bileceksiniz سَتَعْلَمُونَ |
Bilen, haberdar حَفِىٌّ |
Bilezik اَسْوِرَةٌ |
Bilezikler اَسَاوِرَ |
Bilgi edindi, anladı, yükseldi اِطَّلَعَ |
Bilin ki فَاعْلَمُوا |
Bilin أْذَنُواْ |
Bilin اِعْلَمُوا |
Bilinen مَعْلُومٌ |
Bilinen, iyi, adet olan مَعْرُوفَةٌ |
Bilinen, iyi, adet olan مَعْرُوفًا 4 مَعْرُوفٌ |
Bilinenler مَعْلُومَاتٌ |
Bilinir يُعْلَمُ |
Bilinir, tanınır يُعْرَفُ |
Bilinmesi için لِيُعْلَمَ |
Bilir misiniz اَتَعْلَمُونَ |
Bilir يَعْلَمُ |
Bilir, tanır يَعْرِفُ |
Bilirdin لَتَعْلَمُ |
Bilirim اَدْرِي |
Bilirim اَعْلَمُ |
Biliriz نَدْرِي |
Biliriz نَعْلَمُ |
Bilirler يَعْلَمُونَ |
Bilirsin تَدْرِي |
Bilirsin تَعْلَمُ |
Bilirsin, tanırsın تَعْرِفُ |
Bilirsiniz تَدْرُونَ |
Bilirsiniz تَعْلَمُونَ |
Bilirsiniz, bileceksiniz لَتَعْلَمُنَّ |
Billurlar قَوَارِيرَ |
Bilmeleri için لِيَعْلَمُوا |
Bilmeleri يَعْلَمُوا |
Bilmemiz için لِنَعْلَمَ |
Bilmemiz نَعْلَمَ |
Bilmen için, bilmesi için لِتَعْلَمَ |
Bilmen تَعْلَمَ |
Bilmen تَعْلَمْ |
Bilmeniz için لِتَعْلَمُوا |
Bilmeniz تَعْلَمُواْ |
Bilmesi için لِيَعْلَمَ |
Bilmesi يَعْلَمَ |
Bilmesi يَعْلَمْ |
Bilsin وَلْيَعْلَمَ |
Bin (emir) اِرْكَبْ |
Bin (sayı) اَلْفًا 4 اَلْفٍ 4 اَلْفٌ |
Bin gibi كَاَلْفِ |
Bina eder misiniz اَتَبْنُونَ |
Bina edersiniz تَبْنُونَ |
Bina edilmis, yapılmıs مَبْنِيَّةٌ |
Bina etti بَنَا |
Bina ettik بَنَيْنَا |
Bina ettiler بَنَوْا |
Bina ustası بَنَّاءٌ |
Bina بِنَاءٌ |
Binalar بُنْيَانًا 4 بُنْيَانٌ |
Bindiler رَكِبُوا |
Binen رُكْبَانًا 4 رُكْبَانٌ |
Binerler يَرْكَبُونَ |
Binersiniz تَرْكَبُونَ |
Binin اِرْكَبُواْ |
Binlerce اٰلاَفٍ |
Binlerce اُلُوفٌ |
Binmeniz için لِتَرْكَبُوا |
Binmeniz تَرْكَبُوا |
Bir adam için لِرَجُلٍ |
Bir arada لَفِيفاً |
Bir araya getirir يُنْشِزُ |
Bir araya toplanır يُحْشَرُ |
Bir araya toplanması يُحْشَرَ |
Bir beldeye لِبَلَدٍ |
Bir grup لَفَرِيقًا |
Bir gün için, günü için, bir günde لِيَوْمِ 4 لِيَوْمٍ |
Bir ilah mı ءَاِلَهٌ |
Bir insan mı اَبَشَرًا 4 اَبَشَرٌ |
Bir kavme, millete لِقَوْمٍ |
Bir kisi gibi, bir can gibi كَنَفْسٍ |
Bir kisi için لِنَفْسٍ |
Bir mümin için لِمُؤْمِنٍ |
Bir nebi için, bir peygamber için لِنَبِيٍّ |
Bir sey için Arkadasına لِصَاحِبِهِ |
Bir sey ile Müjde veren بَشِيرًا 4 بَشِيرٌ |
Bir süre için لِاَجَلٍ |
Bir tarafa dönme, çekilme مُتَحَرِّفاً |
Bir tutmamız, esit tutmamız نُسَوِّيَ |
Bir vadiye بِوَادٍ |
Bir zaman فَإِذ |
Bir وَاحِدَةٌ |
Bir, birisi (ds) اِحْدَا |
Bir, birisi (ds) اِحْدَى |
Bir, tek, bir kimse اَحَدًا 4 اَحَدٌ |
Biraz رُوَيْداً |
Birbiri ardınca gelen خِلْفَةً |
Birbiri ardınca عُرْفاً |
Birbirinden ayrı, farklı (çğ) مُتَفَرِّقُونَ |
Birbirinden ayrı, farklı مُتَفَرِّقَةٍ |
Birbirinden ayrılırlar تَزَيَّلُوا |
Birbirine dokunurlar يَتَمَاسَّا |
Birbirine dolasmıs, sarmas dolas اَلْفَافاً |
Birbirine dolastı اِلْتَفَّتْ |
Birbirine karıstı اِخْتَلَطَ |
Birbirine kavusur (ikil) يَلْتَقِيَانِ |
Birbirine komsu olanlar (ds, çğ) مُتَجَاوِرَاتٌ |
Birbirine seslendiler تَنَادَوْا 4 تَنَادَوا |
Birbirine seslendiler فَتَنَادَوْاْ |
Birbirine tavsiye ettiler تَوَاصَوْا |
Birbirini bilirler, tanısırlar يَتَعَارَفُونَ |
Birbirini çağırmanız تَنَابَزُوا |
Birbirini destekledi (ikil) تَظَاهَرَا |
Birbirini destekledi تَظَاهَرُ |
Birbirini destekledi ظَهَرَ |
Birbirini gördü تَرَاءتِ |
Birbirini gördü تَرَاءى |
Birbirini vazgeçirirler, yasaklarlar يَتَنَاهَوْنَ |
Birbirinin üzerine binmis مُتَرَاكِباً |
Birbirinize emredin اِئْتَمِرُوا |
Birbirinizi desteklediniz تَظَاهَرُونَ |
Birbirinizi tesvik edersiniz تَحَاضُّونَ |
Birbirinizle atıstınız اِدَّارَأْتُمْ |
Birbiriyle çekisenler مُتَشَاكِسُونَ |
Birbirlerine gösterilirler يُبَصَّرُونَهُمْ |
Birbirlerine sormaları için لِيَتَسَاءَلُوا |
Birbirlerini kınarlar يَتَلاَوَمُونَ |
Biri gibi كَاَحَدٍ |
Biriktirdiniz كَنَزْتُمْ |
Biriktirirsiniz تَدَّخِرُون |
Biriktirirsiniz تَكْنِزُونَ |
Birincide لِاَوَّلِ |
Birisi için, bir kisi için, birisine لِاَحَدٍ |
Birkaç, 3 ila بِضْعِ 9 4 بِضْعَ |
Birlesme yeri, toplanma yeri مَجْمَعَ |
Birlesti اَجْمَعَ |
Birlesti فَالْتَقَى |
Birlestirdin اَلَّفْتَ |
Birlestirilir يُوْصَلُ |
Birlestirilmesi يُوصَلَ |
Birlestirir, yakınlastırır يُؤَلِّفُ |
Birlestirmesi, uyumlastırması يُوَفِّقِ |
Birliğe katılma, mevki alma مُتَحَيِّزاً |
Birlikler ثُبَاتٌ |
Bit قُمَّلٌ |
Biter, tükenir يَنفَدُ |
Biter, yetisir, çıkar تَنبُتُ |
Biterdi, tükenirdi لَنَفِدَ |
Bitirdik, büyüttük اَنبَتْنَا |
Bitirir, çıkarır تُنبِتُ |
Bitirirsiniz, büyütürsünüz تَزْرَعُونَ |
Bitirmeniz تُنبِتُوا |
Bitisik رَتْقاً |
Bitki, ekin زَرْعًا 4 زَرْعٌ |
Bitki, nebat نَبَاتًا 4 نَبَاتٌ |
Biz mi اَنَحْنُ |
Biz onlara taptık عَبَدْنَاهُمْ |
Biz onu saydık ُ3 اَحْصَيْنَا |
Biz öğretildik عُلِّمْنَا |
Biz sana yeteriz كَفَيْنَاكَ |
Biz saptık ضَلَلْنَا |
Biz taptık عَبَدْنَا |
Biz uydurduk افْتَرَيْنَا |
Biz نَحْنُ |
Bizde فِينَا |
Bizden baska دُونِنَا |
Bizden biri اَحَدَنَا |
Bizden önce قَبْلِنَا |
Bizden عَنَّا |
Bizden مِنَّا |
Bize azap eder يُعَذِّبُنَا |
Bize bak اُنْظُرْنَا |
Bize bakın انظُرُونَا |
Bize doğru söyledi صَدَقَنَا |
Bize doğru söyledin صَدَقْتَنَا |
Bize dokundu مَسَّنَا |
Bize dokunması تَمَسَّنا |
Bize dokunur يَمَسُّنَا |
Bize dua ederler يَدْعُونَنَا |
Bize emredersin, emreder تَاْمُرُنَا |
Bize emredersiniz تَاْمُرُونَنَا |
Bize emretti اَمَرَنَا |
Bize eziyet edildi اُوذِينَا |
Bize eziyet ettiniz اٰذَيْتُمُونَا |
Bize fayda verir يُغْنِينَا |
Bize fayda verir يَنفَعُنَا |
Bize fayda vermesi يَنْفَعَنَا |
Bize fetva ver, çözüm bildir اَفْتِنَا |
Bize gel أْتِنَا |
Bize gel, getir اِئْتِنَا |
Bize geldi اَتَانَا |
Bize geldi جَاءَتْنَا |
Bize geldi جَاءَنَا |
Bize geldin جِئْتَنَا |
Bize geldiniz جِئْتُمُونَا |
Bize gelir تَاْتِينَا |
Bize gelir يَاْتِينَا |
Bize gelirler يَاْتُونَنَا |
Bize gelirsin, gelir (ds) تَاْتِنَا |
Bize gelirsiniz تَاْتُونَنَا |
Bize gelsin فَلْيَأْتِنَا |
Bize getir بِ اِئْتِنَا |
Bize getirin اُئْتُونَا |
Bize göster اَرِنَا |
Bize güvenirsin, güvenir (ds) تَاْمَنَّا |
Bize haber ver نَبِّئْنَا |
Bize haber verdi نَبَّاَنَا |
Bize haset edersiniz تَحْسُدُونَنَا |
Bize isabet etmesi تُصِيبَنَا |
Bize isabet يُصِيبَنَا |
Bize itaat ettiler اَطَاعُونَا |
Bize karsılığı verilir نُجْزِي |
Bize konusur تُكَلِّمُنَا |
Bize merhamet et اِرْحَمْنَا |
Bize merhamet etmen تَرْحَمْنَا |
Bize merhamet etmesi يَرْحَمْنَا |
Bize mi geldin, getirdin اَجِئْتَنَا |
Bize rızık ver اُرْزُقْنَا |
Bize rızık verildi رُزِقْنَا |
Bize seslendi, nida etti نَادَانَا |
Bize sorulur نُسْاَلُ |
Bize tabi olmanız تَتَّبِعُونَا |
Bize vaad edersin تَعِدُنَا |
Bize vaad etti وَعَدَنَا |
Bize vaat ettin وَعَدتَّنَا |
Bize ver اٰتِنَا |
Bize verdi اٰتَانَا |
Bize verdin اٰتَيْتَنَا |
Bize verecek سَيُؤْتِينَا |
Bize verildi اُوتِينَا |
Bize verilir نُؤْتَى |
Bize yalvarması, dua etmesi يَدْعُنَا |
Bize yardım eder يَنْصُرُنَا |
Bize yardım et اُنْصُرْنَا |
Bize yardım et فَانصُرْنَا |
Bize yetecek olan حَسْبُنَا |
Bize yol gösterdi هَدَانَا |
Bize yüklemen تُحَمِّلْنَا |
Bize yükletildi حُمِّلْنَا |
Bize zarar verir يَضُرُّنَا |
Bize zulmettiler ظَلَمُونَا |
Bize اِلَيْنَا |
Bize بِنَا |
Bize, bizim için لَنَا |
Bizi affet عَنَّا اُعْفُ |
Bizi arttır زِدْنَا |
Bizi bırak ذَرْنَا |
Bizi büyülemen تَسْحَرَنَا |
Bizi çağırdı, bize dua etti دَعَانَا |
Bizi çağırırsınız تَدْعُونَنَا |
Bizi çağırmanız تَدْعُونَا |
Bizi çevirmen için لِتَأْفِكَنَا |
Bizi çevirmen تَاْفِكَنَا |
Bizi çevirmen تَلْفِتَنَا |
Bizi çevirmeniz تَصُدُّونَا |
Bizi çıkar اَخْرِجْنَا |
Bizi çıkarman için لِتُخْرِجَنَا |
Bizi çıkarman تُخْرِجَنَا |
Bizi dinle رَاعِنَا |
Bizi diriltti, kaldırdı بَعَثَنَا |
Bizi doğru yola götürürler يَهْدُونَنَا |
Bizi döndür اِرْجِعْنَا |
Bizi döndür فَارْجِعْنَا |
Bizi döndürmen için لِتَلْفِتَنَا |
Bizi döndürür يُعِيدُنَا |
Bizi edinir misin اَتَتَّخِذُنَا |
Bizi ertele, geciktir اَخِّرْنَا |
Bizi erteledin اَخَّرْتَنَا |
Bizi geçer يَسْبِقُونَا |
Bizi geçtiler سَبَقُونَا |
Bizi helak eder misin اَتُهْلِكُنَا |
Bizi helak eder misin اَفَتُهْلِكُنَا |
Bizi helak eder يُهْلِكُنَا |
Bizi helak edersin تُهْلِكُنَا |
Bizi ilet اِهْدِنَا |
Bizi kıl, bize ver اجْعَلْنَا |
Bizi kızdırdılar اٰسَفُونَا |
Bizi konusturdu اَنطَقَنَا |
Bizi koru قِنَا |
Bizi korudu وَقَانَا |
Bizi kurtar نَجِّنَا |
Bizi kurtardı اَنجَانَا |
Bizi kurtardı نَجَّانَا |
Bizi men etti مَنَعَنَا |
Bizi mesgul etti شَغَلَتْنَا |
Bizi öldür تَوَفَّنَا |
Bizi öldürdün اَمَتَّنَا |
Bizi rezil etmen تُخْزِنَا |
Bizi saptırdı اَضَلَّنَا |
Bizi saptırdılar (ikil) اَضَلاَّنَا |
Bizi saptırdılar اَضَلُّونَا |
Bizi saptırır يُضِلُّنَا |
Bizi sihirlemen için لِتَسْحَرَنَا |
Bizi sok اَدْخِلْنَا |
Bizi sokması يُدْخِلَنَا |
Bizi sorumlu tutarsın تُؤَاخِذْنَا |
Bizi üstün kıldı, nimet verdi فَضَّلَنَا |
Bizi yakaladın بَطْشَتَنَا |
Bizi yaklastırmaları için لِيُقَرِّبُونَا |
Bizi yaklastırmaları يُقَرِّبُونَا |
Bizi yapman تَجْعَلْنَا |
Bizi yarattı فَطَرَنَا |
Bizi yasaklar mısın اَتَنْهَانَا |
Bizi yasaklarsın تَنْهَانَا |
Bizi yasattın, dirilttin اَحْيَيْتَنَا |
Bizi yaz اكْتُبْنَا |
Bizi yerlestirdi اَحَلَّنَا |
Bizi zorladın اَكْرَهْتَنَا |
Bizi, bize اِيَّانَا |
Bizim ayetlerimiz اٰيَاتِنَا 4 اٰيَاتُنَا |
Bizim ayetlerimize لِاٰيَاتِنَا |
Bizim belirlenen vaktimiz مِيقَاتِنَا |
Bizim değistirmesi يُبْدِلَنَا |
Bizim ecelimiz, süremiz اَجَلَنَا |
Bizim elçilerimiz رُسُلِنَا 4 رُسُلُنَا 4 رُسُلَنَا |
Bizim ellerimiz اَيْدِينَا |
Bizim erkek kardeslerimiz اِخْوَانِنَا |
Bizim eslerimiz اَزْوَاجِنَا |
Bizim gibi مِثْلِنَا 4 مِثْلَنَا 4 مِثْلُنَا |
Bizim günahlarımız ذُنُوبَنَا 4 ذُنُوبِنَا |
Bizim hatalarımız خَطَايَانَا |
Bizim hayatımız حَيَاتُنَا |
Bizim ilahımız اِلَهُنَا |
Bizim ilahlarımız اٰلِهَتَنَا 4 اٰلِهَتِنَا |
Bizim karsılasmamıza, karsılasmaya لِقَاءَنَا |
Bizim katımız, yanımız, katımızda لَدَيْنَا |
Bizim katımızda عِندَنَا 4 عِندِنَا |
Bizim katımızda لَدُنَّا |
Bizim kelimemiz كَلِمَتُنَا |
Bizim kötülüklerimiz سَيِّئَاتِنَا |
Bizim milletimiz, dinimiz مِلَّتِنَا |
Bizim rahmetimiz رَحْمَتِنَا |
Bizim rızkımız رِزْقُنَا |
Bizim sahitliğimiz شَهَادَتُنَا |
Bizim sanımız, anmamız ذِكْرِنَا |
Bizim sersemimiz سَفِيهُنَا |
Bizim sözümüz قَوْلُنَا |
Bizim sünnetimiz سُنَّتِنَا |
Bizim üzerimize عَلَيْنَا |
Bizim yağmur getirenimiz مُمْطِرُنَا |
Bizim yollarımız سُبُلَنَا |
Bizim yollarımız مَنَاسِكَنَا |
Bizim yolumuz سَبِيلَنَا |
Bizimle çekisirsiniz تُحَاجُّونَنَا |
Bizimle konusur يُكَلِّمُنَا |
Bizimle mücadele eder يُجَادِلُنَا |
Bizimle tartısır mısınız اَتُحَاجُّونَنَا |
Bizimle tartıstın جَادَلْتَنَا |
Bizimle مَعَنَا |
Bocalarlar, saskınlık içinde gezinirler يَعْمَهُونَ |
Bocalarlar, tereddüt ederler يَتَرَدَّدُونَ |
Bocalayanlar مُذَبْذَبِينَ |
Boğar يُغْرِقُ |
Boğaz, gırtlak تَرَاقِيَ |
Boğazı tıkayan غُصَّةٌ |
Boğazladı, kesti ذَبَحَ |
Boğazlandı, kesildi ذُبِحَ |
Boğazlar يُذَبِّحُ |
Boğazlar, gırtlaklar حَنَاجِرٌ |
Boğazlarım, keserim اَذْبَحُ |
Boğazlarlar يُذَبِّحُونَ |
Boğduk اَغْرَقْنَا |
Boğman için لِتُغْرِقَ |
Boğularak ölmüs مُنْخَنِقَةُ |
Boğuldular اُغْرِقُوا |
Bol bol مِدْرَاراً |
Bol rızık veren رَزَّاقُ |
Bol yağıs ثَجَّاجًا |
Bol yağmur وَابِلٌ |
Bol غَدَقًا |
Bol, çok لُبَدًا |
Bolluk سَرَّاءُ |
Borç دَيْنٌ |
Borç verdiler اَقْرَضُوا |
Borç verdiniz اَقْرَضْتُمُ |
Borç verin اَقْرِضُوا |
Borç verir يُقْرِضُ |
Borç vermen تُقْرِضُ |
Borç vermeniz تُقْرِضُواْ |
Borç, ziyan مَغْرَمًا 4 مَغْرَمٍ |
Borçlandınız تَدَايَنتُم |
Borçlu, yük غَارِم |
Borçlular غَارِمِينَ |
Borçlular, ziyanda olanlar مُغْرَمُونَ |
Boru, öttürme aleti نَاقُورِ |
Bos alan, çöl قَاعًا |
Bos emellere düsürdü اَمْلَى |
Bos kalacağız سَنَفْرُغُ |
Bos kaldın فَرَغْتَ |
Bos konusmaları يَخُوضُوا |
Bos konusur, konusmaya geçer يَخُوْضُ |
Bos konusurlar يَخُوضُونَ |
Bos sahil, ıssız yer عَرَاءِ |
Bos seyler konusun اِلْغَوْا |
Bos seylere dalarız نَخُوضُ |
Bos söz لاَغِيَةً |
Bos لَغْوًا 4 لَغْوٌ |
Bos, bombos فَارِغاً |
Bos, yıkım تَبَابٍ |
Bosa çıkaracak سَيُحْبِطُ |
Bosa çıkardı, heder etti اَحْبَطَ |
Bosa çıkardı, iptal etti اَبْطَلَ |
Bosa giderdi لَحَبِطَ |
Bosa gitti حَبِطَتْ |
Bosa gitti, heba oldu حَبِطَ |
Bosadı طَلَّقَ |
Bosadınız طَلَّقْتُمُ |
Bosaldı تَخَلَّتْ |
Bosalt, dök, yağdır اَفْرِغْ |
Bosaltayım, dökeyim اُفْرِغْ |
Bosama طَلاقُ |
Bosanmıs kadınlar مُطَلَّقَاتُ |
Bosanmıslar için لِلْمُطَلَّقَاتِ |
Boynuzlanarak ölmüs نَطِيْحَةُ |
Boyun eğdi اِسْتَكَانَ |
Boyun eğdi عَنَتْ |
Boyun eğdi عَنَى |
Boyun eğdiler اِسْتَكَانُوا |
Boyun eğdirdi, kontrol altına aldı سَخَّرَ |
Boyun eğdirdik سَخَّرْنَا |
Boyun eğdirildi, alçaltıldı ذُلِّلَتْ |
Boyun eğenler خَاضِعِينَ |
Boyun عُنُقٌ |
Boyun, esir رَقَبَةٍ |
Boyunlar اَعْنَاقِ |
Boyunlar, esirler رِقَابِ |
Boyunlarına dolanacak سَيُطَوَّقُونَ |
Bozar, sözünden döner يَنْقُضُ |
Bozar, sözünden döner يَنْكُثُ |
Bozarak اَنْكَاثاً |
Bozarlar يَنْقُضُونَ |
Bozarlar, sözünden dönerler يَنكُثُونَ |
Bozarsın تَنْقُضُ |
Bozdu نَبَذَ |
Bozdu, sözünden döndü نَقَضَ |
Bozdu, sözünden döndü نَقَضَتْ |
Bozdu, sözünden döndü نَكَثَ |
Bozduğunu bildir اِنبِذْ |
Bozduk نَبَذْنَا |
Bozdular نَبَذُوا |
Bozdular, sözlerinden döndüler نَكَثُوا |
Bozdum نَبَذْتُ |
Bozguna uğratılan مَهْزُومٌ |
Bozguncular gibi كَالْمُفْسِدِينَ |
Bozgunculuk yaparlar يُفْسِدُونَ |
Bozgunculuk yaparsın تُفْسِدُ |
Bozgunculuk yaparsınız تُفْسِدُنَّ |
Bozgunculuk yapmaları için لِيُفْسِدُوا |
Bozgunculuk yapmaları يُفْسِدُوا |
Bozgunculuk yapmamız için لِنُفْسِدَ |
Bozgunculuk yapman تَعْثَوْا |
Bozgunculuk yapmanız تُفْسِدُواْ |
Bozgunculuk yapması için لِيُفْسِدَ |
Bozgunculuk, fesat فَسَادًا 4 فَسَادٌ |
Bozma, çözme تَحِلَّةَ |
Bozmaları نَقْضِهِمْ |
Bozmanız تَنْقُضُواْ |
Bozulan اٰسِنٍ |
Bozuldu نُبِذَ |
Bozulması يَتَسَنَّهْ |
Bozulur يَبُورُ |
Bozulur, değisir يَتَغَيَّرُ |
Bozulurdu (ikil) لَفَسَدَتَا |
Bozulurdu لَفَسَدَتِ |
Böbürlendi بَطِرَتْ |
Böbürlendi مَرِحَ |
Böbürlenerek بَطَراً |
Böbürlenerek مَرَحاً |
Böbürlenir يَتَمَطَّى |
Böbürlenirsiniz تَمْرَحُونَ |
Böğürme خُوَارٌ |
Bölücüler, paylastırıcılar مُقْتَسِمِينَ |
Bölük bölük ayrılırlar يَصَّدَّعُونَ |
Bölük bölük اَفْوَاجًا |
Bölük bölük زُمَراً |
Bölük, grup, dalga فَوْجًا 4 فَوْجٌ |
Bölük, grup, fırka فَرِيقًا 4 فَرِيقٌ |
Bölükler, gruplar اَفْوَاج |
Bölüm, grup, ayrılık شِيَعًا 4 شِيَعِ |
Bölüm, grup, ayrılık شِيعَةٍ |
Bölüstü, kura çekti اِسْتَقْسَمَ |
Bölüstürürler, taksim ederler يَقْسِمُونَ |
Böyle mi اَهَكَذَا |
Böylece geldi (ds) فَئَاتَتْ |
Bu (ds), (akılsız çoğul) 3 هَذِ ِ |
Bu gün الْيَوْمَ |
Bu ikisi هَذَانِ |
Bu mu اَهَذَا |
Bu sözlükte Kur’an-ı Kerim’de geçen kelimelerin tamamına yakını |
Bugün اَلْيَوْمَ |
Bukağılar اَنْكَالاً |
Bulacaksın سَتَجِدُ |
Bulacaksınız سَتَجِدُونَ |
Bulanıklastı اِنكَدَرَتْ |
Buldu اَلْفٰي |
Buldu اَلْفَى |
Buldu وَجَدَ |
Bulduk اَلْفَيْنَا |
Bulduk وَجَدْنَا |
Buldular (ikil) اَلْفَيَا |
Buldular اَلْفَوْا |
Buldular وَجَدُواْ |
Buldum وَجَدتُّ |
Buldunuz وَجَدتُّم |
Bulmaları يَجِدُوا |
Bulmamız نَجِدْ |
Bulman تَجِدَ |
Bulmanız تَجِدُوا |
Bulması يَجِدْ |
Bulsunlar وَلْيَجِدُوا |
Bulundu وُجِدَ |
Bulundular, yakalandılar ثُقِفُوا |
Bulur يَجِدُ |
Bulurlar يَجِدُونَ |
Bulurlardı لَوَجَدُوا |
Bulursun, bulur (ds) تَجِدُ |
Bulursunuz تَجِدُون |
Bulurum اَجِدُ |
Bulusma zamanınız مَوْعِدُكُمْ |
Bulusma تَلاَقِ |
Bulut سَحَابًا 4 سَحَابٌ |
Bulut عَارِضًا 4 عَارِضٌ |
Bulut غَمَامٌ |
Buna rağmen bulunmayan kelimeler olursa kelimenin ortasında veya |
Bunlar mı اَهَؤُلاَءِ |
Bunlar هَؤُلاَءِ |
Bunu mu اَفَبِهَذَا |
Bunun için لِهَذَا |
bunun tersini yaparak tekrar arayın. Gerekirse ( ا ) elif ve ( ء ) hemze |
Burada, burası هُنَا |
Burçlar بُرُوجًا 4 بُرُوجٌ |
Burun اَنْفٌ |
Burun خُرْطُوْمِ |
Buzağı عِجْلاً 4 عِجْلٌ |
Bühtan, iftira بُهْتَانًا 4 بُهْتَانٌ |
Büktüler, eğdiler نَاكِسُوا |
Büründü, örtündü اِسْتَغْشٰي |
Büründüler اِسْتَغْشَوْا |
Bürünürler يَسْتَغْشُونَ |
Bütün ailesi فَصِيلَتِهِ |
Büyüdü نَبَتَ |
Büyüdü, büyük oldu كَبُرَ |
Büyüdü, büyük oldu كَبُرَتْ |
Büyüğü ُ3 كِبْرَ |
Büyük (ds), daha büyük كُبْرَى |
Büyük büyük كُبَّاراً |
Büyük كَبِيرًا 4 كَبِيرٌ |
Büyük كَبِيرَةً |
Büyük, yüce, azametli عَظِيمًا 4 عَظِيمٌ |
Büyükbas kurbanlık بُدْنَ |
Büyüklendi تَكَبَّرَ |
Büyüklendiler اِسْتَكْبَرُواْ |
Büyüklendin اَسْتَكْبَرْتَ |
Büyüklendiniz اِسْتَكْبَرْتُمْ |
Büyükleneceksiniz لَتَعْلُنَّ |
Büyüklenen مُسْتَكْبِرًا |
Büyüklenen, yüksek عَالِينَ |
Büyüklenenler için لِلْمُتَكَبِّرِينَ |
Büyüklenenler مُسْتَكْبِرُونَ |
Büyüklenir يَتَكَبَّرُ |
Büyüklenirler يَتَكَبَّرُونَ |
Büyüklenme اِسْتِكْبَاراً |
Büyüklenme, tekbir تَكْبِيراً |
Büyüklenmen تَتَكَبَّرَ |
Büyüklenmeniz تَعْلُوا |
Büyüklenmesi يَسْتَكْبِرْ |
Büyükler كَبَائِرَ |
Büyükler, ileri gelenler اَكَابِرَ |
Büyüklerimiz كُبَرَائَنَا |
Büyüklük taslama, kibir كِبْرٌ |
Büyüklük taslarsın تَسْتَكْبِرُ |
Büyüklük taslarsınız تَسْتَكْبِرُونَ |
Büyülemen تَسْحَرَ |
Büyülenenler مُسَحَّرِينَ |
Büyülenenler مَسْحُورُونَ |
Büyülenirsin, sihirlenirsin تُسْحَرُ |
Büyülenirsiniz تُسْحَرُونَ |
Büyümeleri يَكْبَرُواْ |
Büyür يَكْبُرُ |
Büyütmesi يُعْظِمْ |
Büyüttü (ds) اَنبَتَتْ |
Büyüttü اَنْبَتَ |
Büyütür يُنْبِتُ |
Başlıksız Belge
Baba اَبًا 4 اَبٌ |
Baba اَبِي |
Baba اَبِيْ 4 اَبَا 4 اَبُو |
Baba وَالِدٌ |
Babacığım اَبَتِ |
Babalar, atalar, cedler اٰبَاءٌ |
Babaları (ds, çğ) اٰبَاٰئِهِنَّ |
Babamı لِاَبِي |
Babamız اَبَائِنَا |
Babamız اَبُونَا |
Babamız اَبِينَا |
Baban اَبُوكِ |
Babanız اَبِيكُمْ |
Babanız, atanız اَبَاكُمْ |
Babasına, babası için لِاَبِيهِ |
Babil بَابِلَ |
Bacak سُوقِ |
Bağ وَثَاقَ |
Bağı وَثَاقَهُ |
Bağır, haykır اَجْلِبْ |
Bağırdığı gibi كَجَهْرِ |
Bağırır يَنْعِقُ |
Bağırır, yardım ister يَجْئَرُ |
Bağırırlar يَجْئَرُونَ |
Bağırmak, nida نِدَاءً |
Bağırsak حَوَايَا |
Bağırsaklar اَمْعَاءَ |
Bağısla اِغْفِرْ |
Bağısladı, örttü غَفَرَ |
Bağısladık غَفَرْنَا |
Bağısladılar (ds) طِبْنَ |
Bağıslama ile بِمَغْفِرَةٍ |
Bağıslama غُفْرَان |
Bağıslamaları يَغْفِرُوا |
Bağıslaman için لِتَغْفِرَ |
Bağıslaman تَغْفِرَ |
Bağıslaman تَغْفِرْ |
Bağıslamanız تَغْفِرُوا |
Bağıslaması için لِيَغْفِرَ |
Bağıslaması يَغْفِرَ |
Bağıslaması يَغْفِرْ |
Bağıslanacak سَيُغْفَرُ |
Bağıslanma dilemeleri يَسْتَغْفِرُواْ |
Bağıslanma dilemesi يَسْتَغْفِرْ |
Bağıslanma diler يَسْتَغْفِرُ |
Bağıslanma dilerler يَسْتَغْفِرُونَ |
Bağıslanması يُغْفَرْ |
Bağıslar يَغْفِرُ |
Bağıslar, hos görür يَصْفَحُ |
Bağıslarız نَغْفِرُ |
Bağıslarlar يَغْفِرُونَ |
Bağıslayan غَافِرِ |
Bağıslayanlar غَافِرِينَ |
Bağladı اَوْثَقَ |
Bağladı وَاثَقَ |
Bağladı, kuvvetlendirdi شَدَّ |
Bağladık اَلْزَمْنَا |
Bağladık رَبَطْنَا |
Bağladık شَدَدْنَا |
Bağlamak için, sağlamlastırmak için لِيَرْبِطَ |
Bağlandı غُلَّتْ |
Bağlanın, birbirinizi kuvvetlendirin رَابِطُوا |
Bağlanıp beslenir تُرْهِبُونَ |
Bağlanır يُرَابِطُ |
Bağlanmıs (çğ) مُقَرَّنِينَ |
Bağlar, bağ vurur يُوثِقُ |
Bağlar, sağlamlastırır يَرْبِطُ |
Bağları, yapıları اَسْرَهُمْ |
Bağlayın شُدُّوا |
Bağlı, asılı مَغْلُولَةٌ |
Bağlı, bağlanan رِبَاطِ |
Bahçe, otlak رَوْضَةٌ |
Bahçe, جَنَّةٌ |
Bahçeler حَدَائِقٌ |
Bahçeler رَوْضَاتِ |
Bahçeler, cennetler جَنَّاتٌ |
Bahseder, icat eder يُحَدِّثُ |
Bak (ds) فَانظُرِي |
Bak فَانظُر |
Bak, bekle اُنْظُرْ |
Bakacağız سَنَنْظُرُ |
Bakakalır يَشْخَصُ |
Bakan, bekleyen نَاظِرَةٌ |
Bakanlar için لِلنَّاظِرِينَ |
Bakar, bekler يَنظُرُ |
Bakarız, bekleriz نَنْظُرُ |
Bakarlar, beklerler يَنْظُرُونَ |
Bakarsınız تَنْظُرُونَ |
Bakayım اَنْظُرْ |
Bakılır, fırsat verilir يُنْظَرُ |
Bakılırlar, fırsat verilirler يُنْظَرُونَ |
Bakın فَانظُرُوا |
Bakın, bekleyin انْظُرُواْ |
Bakıs نَظْرَةً |
Bakıs, nazar طَرْفٍ 4 طَرْفُ |
Bakısın طَرْفُكَ |
Bakısını indirdi غَضَّ |
Bakısları طَرْفُهُمْ |
Baki kaldı, geriye kaldı بَقِيَ |
Baki kalır يَبْقَى |
Bakiye, geriye kalan بَقِيَّةٌ |
Bakiye, geriye kalan بَقِيَّتُ |
Bakmaları, beklemeleri يَنْظُرُوا |
Bakmamız için, görmemiz için لِنَنْظُرَ |
Bakması, beklemesi يَنْظُرَ |
Baksın فَلْيَنظُرْ |
Baksın وَلْتَنْظُرْ |
Baktı فَاطَّلَعَ |
Baktı, bekledi نَظَرَ |
Bal arısı نَحْلِ |
Bal عَسَلٍ |
Balçık حَمَإٍ 4 حَمَاٍ |
Balçık صَلْصَالٍ |
Balçık, kil طِينًا 4 طِينٍ |
Balçıklı حَمِئَةٍ |
Balık حُوتٌ |
Bana dilerse يُرِدْنِ |
Bana dokundu مَسَّنِيَ |
Bana dokunması يَمْسَسْنِي |
Bana dua edin ادْعُونِي |
Bana emredersiniz تَاْمُرُونِّي |
Bana emrettin اَمَرْتَنِي |
Bana eziyet edersiniz تُؤْذُونَنِي |
Bana fetva verin اَفْتُونِي |
Bana geldi جَاءنِي |
Bana gelin اُئْتُونِي |
Bana gelir يَاْتِيَنِى |
Bana gelir يَاْتِينِي |
Bana gelirler يَأْتُونِي |
Bana gelirsiniz تَاْتُونِي |
Bana getirin وَأْتُونِي |
Bana gönderin اَرْسِلُونِ |
Bana göster اَرِنِي |
Bana gösterdi اَرَانِي |
Bana gösterin اَرُونِيَ 4 اَرُونِي |
Bana gösterirsin تُرِيَنِّي |
Bana güçlük çıkarman تُرْهِقْنِي |
Bana haber verdi نَبَّاَنِيَ |
Bana haber verin اَنبِئُونِي |
Bana haber verin نَبِّؤُونِي |
Bana halef oldunuz خَلَفْتُمُونِى |
Bana hidayet etmesi يَهْدِنِي |
Bana hitap etmen تُخَاطِبْنِي |
Bana ibadet edin اعْبُدُونِي 4 اُعْبُدُونِ |
Bana ikram etti اَكْرَمَنِ |
Bana imdat edersiniz تُمِدُّونَنِ |
Bana indir اَنزِلْنِى |
Bana isyan etti عَصَانِي |
Bana isyan ettiler عَصَوْنِي |
Bana itaat edin اَطِيعُونِ |
Bana karsı gelmeniz شِقَاقِي |
Bana konusursunuz تُكَلِّمُونِ |
Bana kulluk edin فَاعْبُدُونِ |
Bana kulluk et فَاعْبُدْنِي |
Bana kulluk etmeleri için لِيَعْبُدُونِ |
Bana merhamet etmen تَرْحَمْنِي |
Bana mutlaka gelir يَاْتِيَنِّي |
Bana mühlet vermeniz تُنظِرُونِ |
Bana müjde mi veriyorsunuz اَبَشَّرْتُمُونِى |
Bana ne oluyor مَالِىَ |
Bana ortak kostunuz اَشْرَكْتُمُونِ |
Bana öğretmen تُعَلِّمَنِ |
Bana öğretti عَلَّمَنِي |
Bana öğrettin عَلَّمْتَنِي |
Bana rızık verdi رَزَقَنِي |
Bana sahit olmanız تَشْهَدُونِ |
Bana sifa verir يَشْفِينِ |
Bana sorman تَسْئَلْنِي 4 تَسْئَلْنِ |
Bana sorman, benden istemen تَسْاَلْنى 4 تَسْاَلْنِ |
Bana su içirir يَسْقِينِ |
Bana süre ver اَنْظِرْنِي |
Bana tabi oldu اِتَّبَعَنِ |
Bana tabi oldu اتَّبَعَنِى |
Bana tabi oldu تَبِعَنِي |
Bana tabi oldun اتَّبَعْتَنِى |
Bana tabi olman تَتَّبِعَنِ |
Bana tabi olun اتَّبِعُونِى 4 اِتَّبِعُونِ |
Bana tap اعْبُدْنِى |
Bana taparlar يَعْبُدُونَنِي |
Bana tavsiye etti اَوْصَانِي |
Bana tuzak kurun كِيدُونِي |
Bana ulastı بَلَغَنِيَ |
Bana ücretle çalısırsın تَاْجُرَنِي |
Bana üstün geldi عَزَّنِي |
Bana vaad ediyorsunuz (ikil) تَعِدَانِنِي |
Bana varis olur يَرِثُنِى |
Bana verdi اٰتَانِ |
Bana verdi اٰتَانِي |
Bana verdi اٰتَانِيَ |
Bana verdin اٰتَيْتَنِي |
Bana verin اٰتُونِي |
Bana verir يُؤْتِيَنِ |
Bana yaklasmanız تَقْرَبُونِ |
Bana yardım eder يَنْصُرُنِي |
Bana yardım edin اَعِينُونِي |
Bana yardım et انصُرْنِى |
Bana yardım mı edersiniz اَتُمِدُّونَنِ |
Bana yetecek olan حَسْبِيَ |
Bana yol gösterdi هَدَانِ |
Bana yol gösterdi هَدَانِي |
Bana yol gösterecek سَيَهْدِينِ |
Bana اِلَيَّ |
Bana, beni, benim için لِيَ 4 لِي |
Bardak, kadeh, kase كَاْسًا 4 كَاْسٌ |
Barınaklar, örtüler اَكْنَاناً |
Barındıran, sığındıran اٰوِي |
Barındırdılar اٰوَوْا |
Barındırır تُئْوِي |
Barıs سَلْمِ |
Barıs, güvenlik, Đslam سِلْمِ |
Barısa لِلسَّلْمِ |
Bas asağı atıldılar اُرْكِسُواْ |
Bas basa kaldı خَلاَ |
Bas basa konustunuz نَاجَيْتُمُ |
Bas, kafa رَأْسٌ |
Basa kakarlar يَمُنُّونَ |
Basa kakman تَمْنُن |
Basa kakmanız تَمُنُّ |
Basa kakmanız تَمُنُّوا |
Basak سُنبُلَةٍ |
Basaklar سَنَابِلَ |
Basaklar سُنبُلاَتٍ |
Basakları سُنبُلِهِ |
Basardı فَازَ |
Basardı, kurtuldu اَفْلَحَ |
Basarı فَوْزًا 4 فَوْزٌ |
Basarılı olanlar, kurtulusa erenler مُفْلِحُونَ |
Basarılı olanlar, kurtulusa erenler مُفْلِحِينَ |
Basarılı oldu, kurtuldu فَلَحَ |
Basarım تَوْفِيقِي |
Basarır يَفُوزُ |
Bası yukarı kaldırılmıs olanlar مُقْمَحُونَ |
Bası, kafası رَأْسِهِ |
Basıbos dolasır يَعْمَهُ |
Basıbos سُدًى |
Basım رَأْسِي |
Basını salladı اَنْغَضَ |
Basit بَادِيَ |
Baska mı اَغَيْرَ |
Baska mı اَفَغَيْرَ |
Baska yaratıklara dönüstürürdük لَمَسَخْنَاهُم |
Baskanlar, liderler مَلأٌ |
Baskası için لِغَيْرِ |
Baskın çıkarsınız, galip gelirsiniz تَغْلِبُونَ |
Baskın yapanlar مُغِيرَاتِ |
Baskın مَيْلَةً |
Basladı طَفِقَ |
Basladık بَدَأْنَا |
Basladılar (ikil) طَفِقَا |
Basladılar بَدَؤُ |
Baslar, kafalar رُءُوْسٌ |
Basları ağrıtılır يُصَدَّعُونَ |
Baslarınız رُءُوسَكُمْ 4 رُؤُوسِكُمْ |
Baslarlar ٶاw يَبْدَ ُ |
Baslatır يُبْدِئُ |
Baslatır يَبْدَؤُا |
Baslattı, yarattı بَدَأَ |
Bastan çıkarmak istedi (ds) رَاوَدَتْ |
Bastan çıkarmak istedi رَاوَدَ |
Bastan çıkarmak istediler رَاوَدُو |
Bastan çıkarmak istedim رَاوَدْتُ |
Bastan çıkarmak istediniz (ds, çğ) رَاوَدْتُنَّ |
Bastırır تَنُوءُ |
Batak خَوْضٍ |
Batakları خَوْضِهِمْ |
Batanlar اٰفِلِينَ |
Batar تَغْرُبُ |
Batı مَغْرِبٌ |
Batıda غَرْبِيَّةٍ |
Batıda غَرْبِيِّ |
Batıl olarak, bos yere بَاطِلاً |
Batıl oldu, bos oldu بَطَلَ |
Batıl دَاحِضَةٌ |
Batıl, yanlıs بَاطِلٌ |
Batılar مَغَارِبِ |
Batılda olanlar, iptal edenler مُبْطِلُونَ |
Batılı mı اَفَبِالْبَاطِلِ |
Batırdı, yere geçirdi خَسَفَ |
Batırılanlar, boğulanlar مُغْرَقُونَ |
Batırılanlar, boğulanlar مُغْرَقِينَ |
Batırır, yere geçirir يَخْسِفُ |
Batırman, boğman تُغْرِقَ |
Batırması, yere geçirmesi يَخْسِفَ |
Batıs اِدْبَارَ |
Batma, batıs غُرُوبِ |
Batma, boğulma غَرْقاً |
Battı (günes, ay) غَرَبَ |
Battı اَفَلَتْ |
Battı غَرَبَتْ |
Battı, kayboldu, yok oldu اَفَلَ |
Baygın صَعِقًا |
Bayılan مَغْشِيِّ |
Bayıldı صَعِقَ |
Bayıldı غُشِيَ |
Bayılırlar, çarpılırlar يُصْعَقُونَ |
Bayram عِيداً |
Bazı بَعْضًا 4 بَعْضٍ 4 بَعْضَ 4 بَعْضُ |
Bazılarımız بَعْضُنَا |
Bazısına, bazılarına, bazıları için لِبَعْض |
Bedbaht olur, saki olur يَشْقَى |
Bedel, karsılık olarak بَدَلاً |
Beden بَدَنٌ |
Bedeviler اَعْرَابُ |
Bedeviler بَادُونَ |
Bedir بَدْرٍ |
Beğenmedi نَكِرَ |
Bekçi, nöbetçi حَرَساً |
Bekçilere لِخَزَنَةِ |
Bekle, gözetle فَارْتَقِبْ |
Bekledi, fırsat bekledi تَرَبَّصَ |
Bekledi, gözetledi اِرْتَقَبَ |
Bekledi, gözetti اِنْتَظَرَ |
Beklediniz تَرَبَّصْتُمْ |
Bekleme تَرَبُّصُ |
Bekler يَرَبُّصُ |
Bekler, bakar يَنْتَظِرُ |
Bekler, fırsat bekler يَتَرَبَّصُ |
Bekleriz نَتَرَبَّصُ |
Beklerler (ds, çğ) يَتَرَبَّصْنَ |
Beklerler يَتَرَبَّصُونَ |
Beklerler, bakarlar يَنْتَظِرُونَ |
Beklersiniz تَرَبَّصُونَ |
Bekleyen مُتَرَبِّصٌ |
Bekleyenler مُتَرَبِّصُونَ |
Bekleyenler مُتَرَبِّصِينَ |
Bekleyenler, bakanlar نَاظِرِينَ |
Bekleyenler, gözetleyenler مُنتَظِرُونَ |
Bekleyenler, gözetleyenler مُنتَظِرِينَ |
Bekleyin تَرَبَّصُوا |
Bekleyin فَانْتَظِرُوا |
Bel kemiği فَاقِرَةٌ |
Belalar دَوَائِرَ |
Belde بَلْدَةٌ |
Belirledik, farz kıldık فَرَضْنَا |
Belirledik, yerlestirdik بَوَّأْنَا |
Belirlediniz, farz kıldınız فَرَضْتُمْ |
Belirlenen vakit مِيقَاتًا 4 مِيقَاتُ |
Belirli, tayin edilmis, belli, isim verilmis مُسَمَّى 4 مُسَمًّى |
Belki, her halde, bir zaman رُبَمَا |
Belki, ola ki لَعَلَّ |
Belleyen وَاعِيَةٌ |
Belli olması تَسْتَبِينَ |
Ben değistiririm اُبَدِّلَهُ |
Ben dua ederim اَدْعُو |
Ben edindim اتَّخَذْتُ |
Ben edinirim اَتَّخِذُ |
Ben gördüm رَاَيْتُ |
Ben isyan ettim عَصَيْتُ |
Ben izin veririm اٰذَنَ |
Ben okurum اَتْلُوَ |
Ben oldukça دُمْتُ |
Ben ona isyan ettim عَصَيْتُهُ |
Ben ona tabi olayım اَتَّبِعْهُ |
Ben onu gizlerim اُخْفِيهَا |
Ben öğrettim عَلَّمْتُ |
Ben sahit tutarım اُشْهِدُ |
Ben sahit tuttum اَشْهَدْتُ |
Ben saptım ضَلَلْتُ |
Ben sehadet ederim اَشْهَدُ |
Ben sevdim اَحْبَبْتُ |
Ben severim اُحِبُّ |
Ben sizi çağırırım اَدْعُوكُمْ |
Ben tevbe ederim اَتُوبُ |
Ben uydurdum افْتَرَيْتُ |
Ben verdim اٰتَيْتُ |
Ben yaratırım اَخْلُقُ |
Ben yerine getiririm اُوفِي |
Ben yüklerim, tasırım اَحْمِلُ |
Ben اَنَا |
Bencillik شُحُّ |
Benden acele istemeleri يَسْتَعْجِلُونِ |
Benden baska دُونِي |
Benden baska غَيْرِي |
Benden korkun اخْشَوْنِي 4 اِخْشَوْنِ |
Benden korkun اِرْهَبُونِ |
Benden korkun خَافُونِ |
Benden korkun, sakının اِتَّقُونِ |
Benden mağfiret dile اسْتَغْفِرِي |
Benden önce قَبْلِي |
Benden sonra بَعْدِي |
Benden مِنِّي |
Beni alçaltacaktın لَتُرْدِينِ |
Beni alçalttı اَهَانَنِ |
Beni arttır زِدْنِي |
Beni arttırırsınız تَزِيدُونَنِي |
Beni azdırdın اَغْوَيْتَنِي |
Beni bastan çıkarmak istedi رَاوَدَتْنِى |
Beni beslemeleri يُطْعِمُونِ |
Beni besler يُطْعِمُنِي |
Beni bırak اهْجُرْنِى |
Beni bırak ذَرْنِي |
Beni bırakın ذَرُونِي |
Beni bırakın, uzak durun فَاعْتَزِلُونِ |
Beni bırakman تَذَرْنِي |
Beni bir araya getirdin حَشَرْتَنِي |
Beni bulacaksın سَتَجِدُنِي |
Beni çağırdı, bana dua etti دَعَانِ |
Beni çağırırlar يَدْعُونَنِي |
Beni çağırırsınız تَدْعُونَنِي |
Beni çıkar اَخْرِجْنِي |
Beni çıkardı اَخْرَجَنِي |
Beni denemek için لِيَبْلُوَنِي |
Beni dinleyin, isitin فَاسْمَعُونِ |
Beni diriltir يُحْيِينِ |
Beni doğru yola iletir يَهْدِينِ |
Beni doğru yola iletir يَهْدِيَنِي 4 يَهْدِيَنِ |
Beni edinin اتَّخِذُونِى |
Beni erteledin اَخَّرْتَنِي 4 اَخَّرْتَنِ |
Beni fitneye düsürmen تَفْتِنِّي |
Beni geri döndürün اِرْجِعُونِ |
Beni görmen تَرَنِ |
Beni helak edersin تُرْدِينِ |
Beni helak etti اَهْلَكَنِيَ |
Beni imtihan eder يَبْلُوَنِي |
Beni inkar etmeniz تَكْفُرُونِ |
Beni irade etti, benim için istedi اَرَادَنِىَ |
Beni isitin اِسْمَعُونِ |
Beni kat اَلْحِقْنِي |
Beni kıl, bana ver اِجْعَلْنِى |
Beni kılması يَجْعَلْنِي |
Beni kınadınız لُمْتُنَّنِي |
Beni kınamanız تَلُومُونِي |
Beni korur يَعْصِمُنِي |
Beni kurtar نَجِّنِي |
Beni kurtarır يُجِيرَنِى |
Beni mahcup etmeniz تَفْضَحُونِ |
Beni öldür تَوَفَّنِي |
Beni öldürdün تَوَفَّيْتَنِي |
Beni öldürmen için لِتَقْتُلَنِي |
Beni öldürmen تَقْتُلَنِي |
Beni öldürür يُمِيتُنِي |
Beni öldürürler يَقْتُلُونَنِي |
Beni rezil etmen تُخْزِنِي |
Beni rezil etmeniz تُخْزُونِ |
Beni saptırdı اَضَلَّنِي |
Beni sevk et اَوْزِعْنِي |
Beni sok اَدْخِلْنِى |
Beni sorumlu tutarsın تُؤَاخِذْنِى |
Beni tasdik eder يُصَدِّقُنِي |
Beni taslamanız تَرْجُمُونِ |
Beni tehdit mi ediyorsunuz (ikil) اَتَعِدَانِنِي |
Beni terbiye ettiler (ikil) رَبَّيَانِي |
Beni terk edin, bırakın اعْتَزِلُونِ |
Beni uzak tut اُجْنُبْنِي |
Beni üzer يَحْزُنُنِي |
Beni yalanladılar كَذَّبُونِ |
Beni yalanlamaları يُكَذِّبُونِ |
Beni yapman تَجْعَلْنِي |
Beni yaptı جَعَلَنِى |
Beni yarattı خَلَقَنِي |
Beni yarattı فَطَرَنِي |
Beni yarattın خَلَقْتَنِي |
Beni yerlestirdi, imkan verdi مَكَّنِّي |
Beni zayıf gördüler اِسْتَضْعَفُونِي |
Beni zayıf görmeniz تُفَنِّدُونِ |
Beni zikredin, anın اذْكُرُونِي |
Beni zikret, an اُذْكُرْنِي |
Beni, bana اِيَّايَ |
Beni, bana, benimle بِيَ 4 بِي |
Benim ahdim عَهْدِي |
Benim ahitlesmem اَعْهَدْ |
Benim ailem mi اَرَهْطِي |
Benim ailem, ehlim اَهْلِي |
Benim ailem, kabilem رَهْطِي |
Benim altımda تَحْتِي |
Benim amelim عَمَلِي |
Benim anlatmam اُحْدِثَ |
Benim arttırısım, arttırmam اَزِيدَ |
Benim asam عَصَايَ |
Benim ayetlerim اٰيَاتِي 4 اٰيَاتِىَ |
Benim bahçem, cennetim جَنَّتِي |
Benim basarmam اَفُوزَ |
Benim bilmem اَدْرِ |
Benim bilmem اَعْلَمَ |
Benim bulmam اَجِدَ |
Benim çıkarılmam اُخْرَجَ |
Benim demem اَقُلْ |
Benim demem اَقُولَ |
Benim dilim لِسَانِي |
Benim dinim دِينِ |
Benim dinim دِينِي |
Benim durmam, dinlenmem اَبْرَحَ |
Benim düsmanım عَدُوِّي |
Benim edinmem اَتَّخِذْ |
Benim elçilerim رُسُلِي |
Benim elim يَدَيِ |
Benim erkek kardeslerim اِخْوَتِي |
Benim evim بَيْتِيَ |
Benim evim مَثْوَايَ |
Benim gömleğim قَمِيصِي |
Benim günahım اِثْمِي |
Benim hatam خَطِيئَتِى |
Benim hayatım حَيَاتِي |
Benim ibadetim عِبَادَتِي |
Benim için bina et, insa et لى اِبْنِ |
Benim ilahlarım اٰلِهَتِى |
Benim ilmim عِلْمِي |
Benim inkar etmem اَكْفُرَ |
Benim izim, eserim اَثَرِي |
Benim iznim اِذْنِى |
Benim karım امْرَاَتِي |
Benim karnım بَطْنِي |
Benim karsılasmama, karsılasmaya لِقَاءِي |
Benim katımda عِندِي |
Benim katında لَدُنِّي |
Benim katında لَدَيَّ |
Benim kavmim قَوْمِي |
Benim kitabım كِتَابِى |
Benim kitabım كِتَابيَهْ |
Benim konusmam اُكَلِّمَ |
Benim koyunum غَنَمِي |
Benim lanetim لَعْنَتِي |
Benim misafirim ضَيْفِي |
Benim nasihat etmem اَنصَحَ |
Benim neslim ذُرِّيَّتِي |
Benim okumam اَتْلُ |
Benim olmam اَكُونَ |
Benim ona ihanet etmem اَخُنْهُ |
Benim ortak kosmam اُشْرِكَ |
Benim ortak kosmam اُشْرِكْ |
Benim ortaklarım شُرَكَاءِي |
Benim rahmetim رَحْمَتِي |
Benim rızam مَرْضَاتِي |
Benim sana sormam, istemem اَسْئَلَكَ |
Benim secde etmem اَسْجُدَ |
Benim secde etmem لِاَسْجُدَ |
Benim size sorarım, istemem اَسْئَلُكُم |
Benim sükretmem اَشْكُرَ |
Benim tapmam اَعْبُدَ |
Benim tasam بَثِّي |
Benim teslim olmam اُسْلِمَ |
Benim tuzağım, planım كَيْدِي |
Benim ulasmam اَبْلُغَ |
Benim ücretim, karsılığım اَجْرِيَ |
Benim üzerime عَلَيَّ |
Benim vaadim, sözüm مَوْعِدِي |
Benim vahiylerim رِسَالاَتِي |
Benim velim, dostum وَلِيِّيَ 4 وَلِيِّى |
Benim vermem اَهَبَ |
Benim yapmam اَعْمَلَ |
Benim yardımcım مُصْرِخِيَّ |
Benim yerime geç اُخْلُفْنِي |
Benim yolum سَبِيلِي |
Benim yolum صِرَاطِي |
Benim yüküm اِصْرِي |
Benim yüzüm وَجْهِيَ |
Benim zikrim ذِكْرِي |
Benime mücadele eder misiniz اَتُجَادِلُونَنِي |
Benimle arasında بَيْنِي |
Benimle arkadaslık yapman تُصَاحِبْنِي |
Benimle çekisirsiniz تُحَاجُّونِّى |
Benimle mücadele etmeniz تُجَادِلُونَنِى |
Benimle tartısır mısınız اَتُحَاجُّونِّي |
Benimle مَعِيَ |
Benzedi تَشَابَهَ |
Benzedi تَشَابَهَتْ |
Benzer مُتَشَابِهًا 4 مُتَشَابِهٍ |
Benzer مُشْتَبِهاً |
Benzerine, benzeri için لِمِثْلِ |
Benzerler مَثُلاَتُ |
Benzerler يُضَاهِئُونَ |
Benzetildi شُبِّهَ |
Benzetme, misal, örnek مَثَلاً 4 مَثَلٌ |
Bereketlendirdi, mübarek kıldı بَارَكَ |
Bereketlendirdik بَارَكْنَا |
Bereketler بَرَكَاتٌ |
Beri oldular, uzak oldular بُرَءَاؤُا |
Bertaraf edenler مُغْنُونَ |
Bes خَمْسَةٌ |
Beser için, insan için لِلْبَشَرِ |
Besik, dösek مَهْدًا 4 مَهْدٌ |
Besili, sisman سِمَانٍ |
Besinci خَامِسَةٌ |
Besledi اَسْمَنَ |
Besler يُسْمِنُ |
Beslerler, yedirirler يُطْعِمُونِ |
Beste biri خُمُسَهُ |
Beyan ederim اُبَيِّنُ |
Beyan ederiz, açıklarız نُبَيِّنُ |
Beyan et, açıkla بَيِّنْ |
Beyan, bildiri, açıklama بَيَانٌ |
Beyaz بِيضٌ |
Beyaz اَبْيَضُ |
Beyaz بَيْضَاءٌ |
Beyinsizler سُفَهَاءَ 4 سُفَهَاءُ |
Beylerimiz, efendilerimiz سَادَتَنَا |
Beynini parçalar يَدْمَغُهُ |
Bıçak aldı تَعَاطَى |
Bıçak سِكِّيناً |
Bıldırcın سَلْوَاى |
Bırak ذَرْ |
Bırak, aldırma دَعْ |
Bırakanlar, atanlar مُلْقِيَاتِ |
Bırakılanlar مُرْجَوْنَ |
Bırakın, uzak durun فَاعْتَزِلُوا |
Bırakıp gider يُغَادِرُ |
Bırakır mısın اَتَذَرُ |
Bırakır تَذَرُ |
Bırakır, baki kılar (ds) تُبْقِي |
Bırakır, terk eder يَخْذُلُ |
Bırakırız نَذَرُ |
Bırakırlar يَذَرُونَ |
Bırakırlar يُقْصِرُونَ |
Bırakırsınız تَذَرُونَ |
Bırakırsınız تَضَعُونَ |
Bırakma تَسْرِيحٌ |
Bırakmanız için لِتُعْرِضُوا |
Bırakmanız تَذَرُنَّ |
Bırakmanız تَضَعُوا |
Bırakması تَذَرْ |
Bırakması, terk etmesi لِيَذَرَ |
Bıraktı وَذَرَ |
Bıraktı, baki kıldı اَبْقَى |
Bıraktı, son verdi اَقْصَرَ |
Biat ederler يُبَايِعُونَ |
Biatlarını (ds, çğ) al بَايِعْهُنَّ |
Biçilmis, yıkılmıs حَصِيدٌ |
Biçim, sekil تَقْوِيمٍ |
Biçimlendirilmis مُخَلَّقَةٍ |
Bil ki فَاعْلَمْ |
Bil اِعْلَمْ |
Bildi (ds) عَلِمَتْ |
Bildi عَلِمَ |
Bildi, tanıdı عَرَفَ |
Bildik عَلِمْنَا |
Bildiler عَرَفُوا |
Bildiler عَلِمُوا |
Bildim عَلِمْتُ |
Bildin عَلِمْتَ |
Bildin, tanıdın عَرَفْتَ |
Bildir, ilan et اَذِّنْ |
Bildir, tebliğ et بَلِّغْ |
Bildirdi اَدْرَا |
Bildirdi اَدْرٰي |
Bildirdi, açıkladı, tarif etti, tanıttı عَرَّفَ |
Bildirdi, buldurdu اَعْثَرَ |
Bildirdi, ilan etti اَذَّنَ |
Bildirdi, suuruna vardırdı اَشْعَرَ |
Bildirdik اٰذَنَّا |
Bildirdim اٰذَنْتُ |
Bildirdin بَلَّغْتَ |
Bildiri اَذَانٌ |
Bildirilmis olun فَأْذَنُوا |
bildirin: sedatust@yahoo.com |
Bildirir, farkına vardırır يُشْعِرُ |
Bildirmesi, sezdirmesi يُشْعِرَنَّ |
Bilecek سَيَعْلَمُ |
Bilecekler سَيَعْلَمُونَ |
Bileceksiniz سَتَعْلَمُونَ |
Bilen, haberdar حَفِىٌّ |
Bilezik اَسْوِرَةٌ |
Bilezikler اَسَاوِرَ |
Bilgi edindi, anladı, yükseldi اِطَّلَعَ |
Bilin ki فَاعْلَمُوا |
Bilin أْذَنُواْ |
Bilin اِعْلَمُوا |
Bilinen مَعْلُومٌ |
Bilinen, iyi, adet olan مَعْرُوفَةٌ |
Bilinen, iyi, adet olan مَعْرُوفًا 4 مَعْرُوفٌ |
Bilinenler مَعْلُومَاتٌ |
Bilinir يُعْلَمُ |
Bilinir, tanınır يُعْرَفُ |
Bilinmesi için لِيُعْلَمَ |
Bilir misiniz اَتَعْلَمُونَ |
Bilir يَعْلَمُ |
Bilir, tanır يَعْرِفُ |
Bilirdin لَتَعْلَمُ |
Bilirim اَدْرِي |
Bilirim اَعْلَمُ |
Biliriz نَدْرِي |
Biliriz نَعْلَمُ |
Bilirler يَعْلَمُونَ |
Bilirsin تَدْرِي |
Bilirsin تَعْلَمُ |
Bilirsin, tanırsın تَعْرِفُ |
Bilirsiniz تَدْرُونَ |
Bilirsiniz تَعْلَمُونَ |
Bilirsiniz, bileceksiniz لَتَعْلَمُنَّ |
Billurlar قَوَارِيرَ |
Bilmeleri için لِيَعْلَمُوا |
Bilmeleri يَعْلَمُوا |
Bilmemiz için لِنَعْلَمَ |
Bilmemiz نَعْلَمَ |
Bilmen için, bilmesi için لِتَعْلَمَ |
Bilmen تَعْلَمَ |
Bilmen تَعْلَمْ |
Bilmeniz için لِتَعْلَمُوا |
Bilmeniz تَعْلَمُواْ |
Bilmesi için لِيَعْلَمَ |
Bilmesi يَعْلَمَ |
Bilmesi يَعْلَمْ |
Bilsin وَلْيَعْلَمَ |
Bin (emir) اِرْكَبْ |
Bin (sayı) اَلْفًا 4 اَلْفٍ 4 اَلْفٌ |
Bin gibi كَاَلْفِ |
Bina eder misiniz اَتَبْنُونَ |
Bina edersiniz تَبْنُونَ |
Bina edilmis, yapılmıs مَبْنِيَّةٌ |
Bina etti بَنَا |
Bina ettik بَنَيْنَا |
Bina ettiler بَنَوْا |
Bina ustası بَنَّاءٌ |
Bina بِنَاءٌ |
Binalar بُنْيَانًا 4 بُنْيَانٌ |
Bindiler رَكِبُوا |
Binen رُكْبَانًا 4 رُكْبَانٌ |
Binerler يَرْكَبُونَ |
Binersiniz تَرْكَبُونَ |
Binin اِرْكَبُواْ |
Binlerce اٰلاَفٍ |
Binlerce اُلُوفٌ |
Binmeniz için لِتَرْكَبُوا |
Binmeniz تَرْكَبُوا |
Bir adam için لِرَجُلٍ |
Bir arada لَفِيفاً |
Bir araya getirir يُنْشِزُ |
Bir araya toplanır يُحْشَرُ |
Bir araya toplanması يُحْشَرَ |
Bir beldeye لِبَلَدٍ |
Bir grup لَفَرِيقًا |
Bir gün için, günü için, bir günde لِيَوْمِ 4 لِيَوْمٍ |
Bir ilah mı ءَاِلَهٌ |
Bir insan mı اَبَشَرًا 4 اَبَشَرٌ |
Bir kavme, millete لِقَوْمٍ |
Bir kisi gibi, bir can gibi كَنَفْسٍ |
Bir kisi için لِنَفْسٍ |
Bir mümin için لِمُؤْمِنٍ |
Bir nebi için, bir peygamber için لِنَبِيٍّ |
Bir sey için Arkadasına لِصَاحِبِهِ |
Bir sey ile Müjde veren بَشِيرًا 4 بَشِيرٌ |
Bir süre için لِاَجَلٍ |
Bir tarafa dönme, çekilme مُتَحَرِّفاً |
Bir tutmamız, esit tutmamız نُسَوِّيَ |
Bir vadiye بِوَادٍ |
Bir zaman فَإِذ |
Bir وَاحِدَةٌ |
Bir, birisi (ds) اِحْدَا |
Bir, birisi (ds) اِحْدَى |
Bir, tek, bir kimse اَحَدًا 4 اَحَدٌ |
Biraz رُوَيْداً |
Birbiri ardınca gelen خِلْفَةً |
Birbiri ardınca عُرْفاً |
Birbirinden ayrı, farklı (çğ) مُتَفَرِّقُونَ |
Birbirinden ayrı, farklı مُتَفَرِّقَةٍ |
Birbirinden ayrılırlar تَزَيَّلُوا |
Birbirine dokunurlar يَتَمَاسَّا |
Birbirine dolasmıs, sarmas dolas اَلْفَافاً |
Birbirine dolastı اِلْتَفَّتْ |
Birbirine karıstı اِخْتَلَطَ |
Birbirine kavusur (ikil) يَلْتَقِيَانِ |
Birbirine komsu olanlar (ds, çğ) مُتَجَاوِرَاتٌ |
Birbirine seslendiler تَنَادَوْا 4 تَنَادَوا |
Birbirine seslendiler فَتَنَادَوْاْ |
Birbirine tavsiye ettiler تَوَاصَوْا |
Birbirini bilirler, tanısırlar يَتَعَارَفُونَ |
Birbirini çağırmanız تَنَابَزُوا |
Birbirini destekledi (ikil) تَظَاهَرَا |
Birbirini destekledi تَظَاهَرُ |
Birbirini destekledi ظَهَرَ |
Birbirini gördü تَرَاءتِ |
Birbirini gördü تَرَاءى |
Birbirini vazgeçirirler, yasaklarlar يَتَنَاهَوْنَ |
Birbirinin üzerine binmis مُتَرَاكِباً |
Birbirinize emredin اِئْتَمِرُوا |
Birbirinizi desteklediniz تَظَاهَرُونَ |
Birbirinizi tesvik edersiniz تَحَاضُّونَ |
Birbirinizle atıstınız اِدَّارَأْتُمْ |
Birbiriyle çekisenler مُتَشَاكِسُونَ |
Birbirlerine gösterilirler يُبَصَّرُونَهُمْ |
Birbirlerine sormaları için لِيَتَسَاءَلُوا |
Birbirlerini kınarlar يَتَلاَوَمُونَ |
Biri gibi كَاَحَدٍ |
Biriktirdiniz كَنَزْتُمْ |
Biriktirirsiniz تَدَّخِرُون |
Biriktirirsiniz تَكْنِزُونَ |
Birincide لِاَوَّلِ |
Birisi için, bir kisi için, birisine لِاَحَدٍ |
Birkaç, 3 ila بِضْعِ 9 4 بِضْعَ |
Birlesme yeri, toplanma yeri مَجْمَعَ |
Birlesti اَجْمَعَ |
Birlesti فَالْتَقَى |
Birlestirdin اَلَّفْتَ |
Birlestirilir يُوْصَلُ |
Birlestirilmesi يُوصَلَ |
Birlestirir, yakınlastırır يُؤَلِّفُ |
Birlestirmesi, uyumlastırması يُوَفِّقِ |
Birliğe katılma, mevki alma مُتَحَيِّزاً |
Birlikler ثُبَاتٌ |
Bit قُمَّلٌ |
Biter, tükenir يَنفَدُ |
Biter, yetisir, çıkar تَنبُتُ |
Biterdi, tükenirdi لَنَفِدَ |
Bitirdik, büyüttük اَنبَتْنَا |
Bitirir, çıkarır تُنبِتُ |
Bitirirsiniz, büyütürsünüz تَزْرَعُونَ |
Bitirmeniz تُنبِتُوا |
Bitisik رَتْقاً |
Bitki, ekin زَرْعًا 4 زَرْعٌ |
Bitki, nebat نَبَاتًا 4 نَبَاتٌ |
Biz mi اَنَحْنُ |
Biz onlara taptık عَبَدْنَاهُمْ |
Biz onu saydık ُ3 اَحْصَيْنَا |
Biz öğretildik عُلِّمْنَا |
Biz sana yeteriz كَفَيْنَاكَ |
Biz saptık ضَلَلْنَا |
Biz taptık عَبَدْنَا |
Biz uydurduk افْتَرَيْنَا |
Biz نَحْنُ |
Bizde فِينَا |
Bizden baska دُونِنَا |
Bizden biri اَحَدَنَا |
Bizden önce قَبْلِنَا |
Bizden عَنَّا |
Bizden مِنَّا |
Bize azap eder يُعَذِّبُنَا |
Bize bak اُنْظُرْنَا |
Bize bakın انظُرُونَا |
Bize doğru söyledi صَدَقَنَا |
Bize doğru söyledin صَدَقْتَنَا |
Bize dokundu مَسَّنَا |
Bize dokunması تَمَسَّنا |
Bize dokunur يَمَسُّنَا |
Bize dua ederler يَدْعُونَنَا |
Bize emredersin, emreder تَاْمُرُنَا |
Bize emredersiniz تَاْمُرُونَنَا |
Bize emretti اَمَرَنَا |
Bize eziyet edildi اُوذِينَا |
Bize eziyet ettiniz اٰذَيْتُمُونَا |
Bize fayda verir يُغْنِينَا |
Bize fayda verir يَنفَعُنَا |
Bize fayda vermesi يَنْفَعَنَا |
Bize fetva ver, çözüm bildir اَفْتِنَا |
Bize gel أْتِنَا |
Bize gel, getir اِئْتِنَا |
Bize geldi اَتَانَا |
Bize geldi جَاءَتْنَا |
Bize geldi جَاءَنَا |
Bize geldin جِئْتَنَا |
Bize geldiniz جِئْتُمُونَا |
Bize gelir تَاْتِينَا |
Bize gelir يَاْتِينَا |
Bize gelirler يَاْتُونَنَا |
Bize gelirsin, gelir (ds) تَاْتِنَا |
Bize gelirsiniz تَاْتُونَنَا |
Bize gelsin فَلْيَأْتِنَا |
Bize getir بِ اِئْتِنَا |
Bize getirin اُئْتُونَا |
Bize göster اَرِنَا |
Bize güvenirsin, güvenir (ds) تَاْمَنَّا |
Bize haber ver نَبِّئْنَا |
Bize haber verdi نَبَّاَنَا |
Bize haset edersiniz تَحْسُدُونَنَا |
Bize isabet etmesi تُصِيبَنَا |
Bize isabet يُصِيبَنَا |
Bize itaat ettiler اَطَاعُونَا |
Bize karsılığı verilir نُجْزِي |
Bize konusur تُكَلِّمُنَا |
Bize merhamet et اِرْحَمْنَا |
Bize merhamet etmen تَرْحَمْنَا |
Bize merhamet etmesi يَرْحَمْنَا |
Bize mi geldin, getirdin اَجِئْتَنَا |
Bize rızık ver اُرْزُقْنَا |
Bize rızık verildi رُزِقْنَا |
Bize seslendi, nida etti نَادَانَا |
Bize sorulur نُسْاَلُ |
Bize tabi olmanız تَتَّبِعُونَا |
Bize vaad edersin تَعِدُنَا |
Bize vaad etti وَعَدَنَا |
Bize vaat ettin وَعَدتَّنَا |
Bize ver اٰتِنَا |
Bize verdi اٰتَانَا |
Bize verdin اٰتَيْتَنَا |
Bize verecek سَيُؤْتِينَا |
Bize verildi اُوتِينَا |
Bize verilir نُؤْتَى |
Bize yalvarması, dua etmesi يَدْعُنَا |
Bize yardım eder يَنْصُرُنَا |
Bize yardım et اُنْصُرْنَا |
Bize yardım et فَانصُرْنَا |
Bize yetecek olan حَسْبُنَا |
Bize yol gösterdi هَدَانَا |
Bize yüklemen تُحَمِّلْنَا |
Bize yükletildi حُمِّلْنَا |
Bize zarar verir يَضُرُّنَا |
Bize zulmettiler ظَلَمُونَا |
Bize اِلَيْنَا |
Bize بِنَا |
Bize, bizim için لَنَا |
Bizi affet عَنَّا اُعْفُ |
Bizi arttır زِدْنَا |
Bizi bırak ذَرْنَا |
Bizi büyülemen تَسْحَرَنَا |
Bizi çağırdı, bize dua etti دَعَانَا |
Bizi çağırırsınız تَدْعُونَنَا |
Bizi çağırmanız تَدْعُونَا |
Bizi çevirmen için لِتَأْفِكَنَا |
Bizi çevirmen تَاْفِكَنَا |
Bizi çevirmen تَلْفِتَنَا |
Bizi çevirmeniz تَصُدُّونَا |
Bizi çıkar اَخْرِجْنَا |
Bizi çıkarman için لِتُخْرِجَنَا |
Bizi çıkarman تُخْرِجَنَا |
Bizi dinle رَاعِنَا |
Bizi diriltti, kaldırdı بَعَثَنَا |
Bizi doğru yola götürürler يَهْدُونَنَا |
Bizi döndür اِرْجِعْنَا |
Bizi döndür فَارْجِعْنَا |
Bizi döndürmen için لِتَلْفِتَنَا |
Bizi döndürür يُعِيدُنَا |
Bizi edinir misin اَتَتَّخِذُنَا |
Bizi ertele, geciktir اَخِّرْنَا |
Bizi erteledin اَخَّرْتَنَا |
Bizi geçer يَسْبِقُونَا |
Bizi geçtiler سَبَقُونَا |
Bizi helak eder misin اَتُهْلِكُنَا |
Bizi helak eder misin اَفَتُهْلِكُنَا |
Bizi helak eder يُهْلِكُنَا |
Bizi helak edersin تُهْلِكُنَا |
Bizi ilet اِهْدِنَا |
Bizi kıl, bize ver اجْعَلْنَا |
Bizi kızdırdılar اٰسَفُونَا |
Bizi konusturdu اَنطَقَنَا |
Bizi koru قِنَا |
Bizi korudu وَقَانَا |
Bizi kurtar نَجِّنَا |
Bizi kurtardı اَنجَانَا |
Bizi kurtardı نَجَّانَا |
Bizi men etti مَنَعَنَا |
Bizi mesgul etti شَغَلَتْنَا |
Bizi öldür تَوَفَّنَا |
Bizi öldürdün اَمَتَّنَا |
Bizi rezil etmen تُخْزِنَا |
Bizi saptırdı اَضَلَّنَا |
Bizi saptırdılar (ikil) اَضَلاَّنَا |
Bizi saptırdılar اَضَلُّونَا |
Bizi saptırır يُضِلُّنَا |
Bizi sihirlemen için لِتَسْحَرَنَا |
Bizi sok اَدْخِلْنَا |
Bizi sokması يُدْخِلَنَا |
Bizi sorumlu tutarsın تُؤَاخِذْنَا |
Bizi üstün kıldı, nimet verdi فَضَّلَنَا |
Bizi yakaladın بَطْشَتَنَا |
Bizi yaklastırmaları için لِيُقَرِّبُونَا |
Bizi yaklastırmaları يُقَرِّبُونَا |
Bizi yapman تَجْعَلْنَا |
Bizi yarattı فَطَرَنَا |
Bizi yasaklar mısın اَتَنْهَانَا |
Bizi yasaklarsın تَنْهَانَا |
Bizi yasattın, dirilttin اَحْيَيْتَنَا |
Bizi yaz اكْتُبْنَا |
Bizi yerlestirdi اَحَلَّنَا |
Bizi zorladın اَكْرَهْتَنَا |
Bizi, bize اِيَّانَا |
Bizim ayetlerimiz اٰيَاتِنَا 4 اٰيَاتُنَا |
Bizim ayetlerimize لِاٰيَاتِنَا |
Bizim belirlenen vaktimiz مِيقَاتِنَا |
Bizim değistirmesi يُبْدِلَنَا |
Bizim ecelimiz, süremiz اَجَلَنَا |
Bizim elçilerimiz رُسُلِنَا 4 رُسُلُنَا 4 رُسُلَنَا |
Bizim ellerimiz اَيْدِينَا |
Bizim erkek kardeslerimiz اِخْوَانِنَا |
Bizim eslerimiz اَزْوَاجِنَا |
Bizim gibi مِثْلِنَا 4 مِثْلَنَا 4 مِثْلُنَا |
Bizim günahlarımız ذُنُوبَنَا 4 ذُنُوبِنَا |
Bizim hatalarımız خَطَايَانَا |
Bizim hayatımız حَيَاتُنَا |
Bizim ilahımız اِلَهُنَا |
Bizim ilahlarımız اٰلِهَتَنَا 4 اٰلِهَتِنَا |
Bizim karsılasmamıza, karsılasmaya لِقَاءَنَا |
Bizim katımız, yanımız, katımızda لَدَيْنَا |
Bizim katımızda عِندَنَا 4 عِندِنَا |
Bizim katımızda لَدُنَّا |
Bizim kelimemiz كَلِمَتُنَا |
Bizim kötülüklerimiz سَيِّئَاتِنَا |
Bizim milletimiz, dinimiz مِلَّتِنَا |
Bizim rahmetimiz رَحْمَتِنَا |
Bizim rızkımız رِزْقُنَا |
Bizim sahitliğimiz شَهَادَتُنَا |
Bizim sanımız, anmamız ذِكْرِنَا |
Bizim sersemimiz سَفِيهُنَا |
Bizim sözümüz قَوْلُنَا |
Bizim sünnetimiz سُنَّتِنَا |
Bizim üzerimize عَلَيْنَا |
Bizim yağmur getirenimiz مُمْطِرُنَا |
Bizim yollarımız سُبُلَنَا |
Bizim yollarımız مَنَاسِكَنَا |
Bizim yolumuz سَبِيلَنَا |
Bizimle çekisirsiniz تُحَاجُّونَنَا |
Bizimle konusur يُكَلِّمُنَا |
Bizimle mücadele eder يُجَادِلُنَا |
Bizimle tartısır mısınız اَتُحَاجُّونَنَا |
Bizimle tartıstın جَادَلْتَنَا |
Bizimle مَعَنَا |
Bocalarlar, saskınlık içinde gezinirler يَعْمَهُونَ |
Bocalarlar, tereddüt ederler يَتَرَدَّدُونَ |
Bocalayanlar مُذَبْذَبِينَ |
Boğar يُغْرِقُ |
Boğaz, gırtlak تَرَاقِيَ |
Boğazı tıkayan غُصَّةٌ |
Boğazladı, kesti ذَبَحَ |
Boğazlandı, kesildi ذُبِحَ |
Boğazlar يُذَبِّحُ |
Boğazlar, gırtlaklar حَنَاجِرٌ |
Boğazlarım, keserim اَذْبَحُ |
Boğazlarlar يُذَبِّحُونَ |
Boğduk اَغْرَقْنَا |
Boğman için لِتُغْرِقَ |
Boğularak ölmüs مُنْخَنِقَةُ |
Boğuldular اُغْرِقُوا |
Bol bol مِدْرَاراً |
Bol rızık veren رَزَّاقُ |
Bol yağıs ثَجَّاجًا |
Bol yağmur وَابِلٌ |
Bol غَدَقًا |
Bol, çok لُبَدًا |
Bolluk سَرَّاءُ |
Borç دَيْنٌ |
Borç verdiler اَقْرَضُوا |
Borç verdiniz اَقْرَضْتُمُ |
Borç verin اَقْرِضُوا |
Borç verir يُقْرِضُ |
Borç vermen تُقْرِضُ |
Borç vermeniz تُقْرِضُواْ |
Borç, ziyan مَغْرَمًا 4 مَغْرَمٍ |
Borçlandınız تَدَايَنتُم |
Borçlu, yük غَارِم |
Borçlular غَارِمِينَ |
Borçlular, ziyanda olanlar مُغْرَمُونَ |
Boru, öttürme aleti نَاقُورِ |
Bos alan, çöl قَاعًا |
Bos emellere düsürdü اَمْلَى |
Bos kalacağız سَنَفْرُغُ |
Bos kaldın فَرَغْتَ |
Bos konusmaları يَخُوضُوا |
Bos konusur, konusmaya geçer يَخُوْضُ |
Bos konusurlar يَخُوضُونَ |
Bos sahil, ıssız yer عَرَاءِ |
Bos seyler konusun اِلْغَوْا |
Bos seylere dalarız نَخُوضُ |
Bos söz لاَغِيَةً |
Bos لَغْوًا 4 لَغْوٌ |
Bos, bombos فَارِغاً |
Bos, yıkım تَبَابٍ |
Bosa çıkaracak سَيُحْبِطُ |
Bosa çıkardı, heder etti اَحْبَطَ |
Bosa çıkardı, iptal etti اَبْطَلَ |
Bosa giderdi لَحَبِطَ |
Bosa gitti حَبِطَتْ |
Bosa gitti, heba oldu حَبِطَ |
Bosadı طَلَّقَ |
Bosadınız طَلَّقْتُمُ |
Bosaldı تَخَلَّتْ |
Bosalt, dök, yağdır اَفْرِغْ |
Bosaltayım, dökeyim اُفْرِغْ |
Bosama طَلاقُ |
Bosanmıs kadınlar مُطَلَّقَاتُ |
Bosanmıslar için لِلْمُطَلَّقَاتِ |
Boynuzlanarak ölmüs نَطِيْحَةُ |
Boyun eğdi اِسْتَكَانَ |
Boyun eğdi عَنَتْ |
Boyun eğdi عَنَى |
Boyun eğdiler اِسْتَكَانُوا |
Boyun eğdirdi, kontrol altına aldı سَخَّرَ |
Boyun eğdirdik سَخَّرْنَا |
Boyun eğdirildi, alçaltıldı ذُلِّلَتْ |
Boyun eğenler خَاضِعِينَ |
Boyun عُنُقٌ |
Boyun, esir رَقَبَةٍ |
Boyunlar اَعْنَاقِ |
Boyunlar, esirler رِقَابِ |
Boyunlarına dolanacak سَيُطَوَّقُونَ |
Bozar, sözünden döner يَنْقُضُ |
Bozar, sözünden döner يَنْكُثُ |
Bozarak اَنْكَاثاً |
Bozarlar يَنْقُضُونَ |
Bozarlar, sözünden dönerler يَنكُثُونَ |
Bozarsın تَنْقُضُ |
Bozdu نَبَذَ |
Bozdu, sözünden döndü نَقَضَ |
Bozdu, sözünden döndü نَقَضَتْ |
Bozdu, sözünden döndü نَكَثَ |
Bozduğunu bildir اِنبِذْ |
Bozduk نَبَذْنَا |
Bozdular نَبَذُوا |
Bozdular, sözlerinden döndüler نَكَثُوا |
Bozdum نَبَذْتُ |
Bozguna uğratılan مَهْزُومٌ |
Bozguncular gibi كَالْمُفْسِدِينَ |
Bozgunculuk yaparlar يُفْسِدُونَ |
Bozgunculuk yaparsın تُفْسِدُ |
Bozgunculuk yaparsınız تُفْسِدُنَّ |
Bozgunculuk yapmaları için لِيُفْسِدُوا |
Bozgunculuk yapmaları يُفْسِدُوا |
Bozgunculuk yapmamız için لِنُفْسِدَ |
Bozgunculuk yapman تَعْثَوْا |
Bozgunculuk yapmanız تُفْسِدُواْ |
Bozgunculuk yapması için لِيُفْسِدَ |
Bozgunculuk, fesat فَسَادًا 4 فَسَادٌ |
Bozma, çözme تَحِلَّةَ |
Bozmaları نَقْضِهِمْ |
Bozmanız تَنْقُضُواْ |
Bozulan اٰسِنٍ |
Bozuldu نُبِذَ |
Bozulması يَتَسَنَّهْ |
Bozulur يَبُورُ |
Bozulur, değisir يَتَغَيَّرُ |
Bozulurdu (ikil) لَفَسَدَتَا |
Bozulurdu لَفَسَدَتِ |
Böbürlendi بَطِرَتْ |
Böbürlendi مَرِحَ |
Böbürlenerek بَطَراً |
Böbürlenerek مَرَحاً |
Böbürlenir يَتَمَطَّى |
Böbürlenirsiniz تَمْرَحُونَ |
Böğürme خُوَارٌ |
Bölücüler, paylastırıcılar مُقْتَسِمِينَ |
Bölük bölük ayrılırlar يَصَّدَّعُونَ |
Bölük bölük اَفْوَاجًا |
Bölük bölük زُمَراً |
Bölük, grup, dalga فَوْجًا 4 فَوْجٌ |
Bölük, grup, fırka فَرِيقًا 4 فَرِيقٌ |
Bölükler, gruplar اَفْوَاج |
Bölüm, grup, ayrılık شِيَعًا 4 شِيَعِ |
Bölüm, grup, ayrılık شِيعَةٍ |
Bölüstü, kura çekti اِسْتَقْسَمَ |
Bölüstürürler, taksim ederler يَقْسِمُونَ |
Böyle mi اَهَكَذَا |
Böylece geldi (ds) فَئَاتَتْ |
Bu (ds), (akılsız çoğul) 3 هَذِ ِ |
Bu gün الْيَوْمَ |
Bu ikisi هَذَانِ |
Bu mu اَهَذَا |
Bu sözlükte Kur’an-ı Kerim’de geçen kelimelerin tamamına yakını |
Bugün اَلْيَوْمَ |
Bukağılar اَنْكَالاً |
Bulacaksın سَتَجِدُ |
Bulacaksınız سَتَجِدُونَ |
Bulanıklastı اِنكَدَرَتْ |
Buldu اَلْفٰي |
Buldu اَلْفَى |
Buldu وَجَدَ |
Bulduk اَلْفَيْنَا |
Bulduk وَجَدْنَا |
Buldular (ikil) اَلْفَيَا |
Buldular اَلْفَوْا |
Buldular وَجَدُواْ |
Buldum وَجَدتُّ |
Buldunuz وَجَدتُّم |
Bulmaları يَجِدُوا |
Bulmamız نَجِدْ |
Bulman تَجِدَ |
Bulmanız تَجِدُوا |
Bulması يَجِدْ |
Bulsunlar وَلْيَجِدُوا |
Bulundu وُجِدَ |
Bulundular, yakalandılar ثُقِفُوا |
Bulur يَجِدُ |
Bulurlar يَجِدُونَ |
Bulurlardı لَوَجَدُوا |
Bulursun, bulur (ds) تَجِدُ |
Bulursunuz تَجِدُون |
Bulurum اَجِدُ |
Bulusma zamanınız مَوْعِدُكُمْ |
Bulusma تَلاَقِ |
Bulut سَحَابًا 4 سَحَابٌ |
Bulut عَارِضًا 4 عَارِضٌ |
Bulut غَمَامٌ |
Buna rağmen bulunmayan kelimeler olursa kelimenin ortasında veya |
Bunlar mı اَهَؤُلاَءِ |
Bunlar هَؤُلاَءِ |
Bunu mu اَفَبِهَذَا |
Bunun için لِهَذَا |
bunun tersini yaparak tekrar arayın. Gerekirse ( ا ) elif ve ( ء ) hemze |
Burada, burası هُنَا |
Burçlar بُرُوجًا 4 بُرُوجٌ |
Burun اَنْفٌ |
Burun خُرْطُوْمِ |
Buzağı عِجْلاً 4 عِجْلٌ |
Bühtan, iftira بُهْتَانًا 4 بُهْتَانٌ |
Büktüler, eğdiler نَاكِسُوا |
Büründü, örtündü اِسْتَغْشٰي |
Büründüler اِسْتَغْشَوْا |
Bürünürler يَسْتَغْشُونَ |
Bütün ailesi فَصِيلَتِهِ |
Büyüdü نَبَتَ |
Büyüdü, büyük oldu كَبُرَ |
Büyüdü, büyük oldu كَبُرَتْ |
Büyüğü ُ3 كِبْرَ |
Büyük (ds), daha büyük كُبْرَى |
Büyük büyük كُبَّاراً |
Büyük كَبِيرًا 4 كَبِيرٌ |
Büyük كَبِيرَةً |
Büyük, yüce, azametli عَظِيمًا 4 عَظِيمٌ |
Büyükbas kurbanlık بُدْنَ |
Büyüklendi تَكَبَّرَ |
Büyüklendiler اِسْتَكْبَرُواْ |
Büyüklendin اَسْتَكْبَرْتَ |
Büyüklendiniz اِسْتَكْبَرْتُمْ |
Büyükleneceksiniz لَتَعْلُنَّ |
Büyüklenen مُسْتَكْبِرًا |
Büyüklenen, yüksek عَالِينَ |
Büyüklenenler için لِلْمُتَكَبِّرِينَ |
Büyüklenenler مُسْتَكْبِرُونَ |
Büyüklenir يَتَكَبَّرُ |
Büyüklenirler يَتَكَبَّرُونَ |
Büyüklenme اِسْتِكْبَاراً |
Büyüklenme, tekbir تَكْبِيراً |
Büyüklenmen تَتَكَبَّرَ |
Büyüklenmeniz تَعْلُوا |
Büyüklenmesi يَسْتَكْبِرْ |
Büyükler كَبَائِرَ |
Büyükler, ileri gelenler اَكَابِرَ |
Büyüklerimiz كُبَرَائَنَا |
Büyüklük taslama, kibir كِبْرٌ |
Büyüklük taslarsın تَسْتَكْبِرُ |
Büyüklük taslarsınız تَسْتَكْبِرُونَ |
Büyülemen تَسْحَرَ |
Büyülenenler مُسَحَّرِينَ |
Büyülenenler مَسْحُورُونَ |
Büyülenirsin, sihirlenirsin تُسْحَرُ |
Büyülenirsiniz تُسْحَرُونَ |
Büyümeleri يَكْبَرُواْ |
Büyür يَكْبُرُ |
Büyütmesi يُعْظِمْ |
Büyüttü (ds) اَنبَتَتْ |
Büyüttü اَنْبَتَ |
Büyütür يُنْبِتُ |