Yedi milyar nüfusumuz varsa, bunun 908,283,704 insanımız aç, 7,447,615 kişiyi açlığa kurban vermiş isek…
Buna mukabil 1,562,289,954 insan normalin üzerinde bir kiloya sahip ve bunların içinde de 520,763,318 kişi obez ise…
Böyle bir dünyanın çivisi çıkmış demektir.
Denge yok olmuş, düzen bozulmuş, fesad ortaya çıkmış demektir.
Hani bir fıkra anlatırlar: İri kıyım şişman bir adam; bir deri, bir kemik derecesinde zayıf birine şöyle demiş:
“-Seni gören de, dünyada kıtlık var zanneder!” Sıska adam cevap vermiş:
“-Seni gören de bu kıtlığın sebebini anlar!”
Sahi normalin üzerinde kiloları olan ve onları üzerlerinden atmak için, beslendikleri için harcadıklarından daha fazla harcamak durumunda kalan bu insanlar, bizim bir deri bir kemik kalmış ve birçoğu da açlıktan ölmüş olan insanların âhını almış olmasınlar!
Bu denge baştan mı bozuktu yoksa sonradan mı ortaya çıktı. Çıktıysa sebebi neydi:
Herkes için yeterli bir cevap olur mu bilemem ama Kur’an bu konuda açık seçik şeyler söylüyor ve “Karada ve denizde fesât (bozgun) ortaya çıktı ve bu insanların bizzat kendi yapıp ettiklerinin bir sonucu oldu”[1] diyor (er-Rûm 30/41)
Belli ki asırlar boyu süren bir sömürü düzeni var. Nerede bir zengin varsa tavukları bizim bahçede yemleniyor, gidip kendi kümeslerine yumurtluyor. Batı ineğinin kafası bizim musurda[2], memesi orada; yenilen yem bizim yem, sağılan süt onların sütü. Bizim siyasiler de “onlar bizimle birlikte” diye el çırpıp zenginlerle aynı mekanda olmanın sevincini yaşıyorlar.
Bu bir felaket midir ve biz bunu hak ediyor muyuz?
7,447,615 kişinin açlığa kurban edilmesi ve neredeyse her yedi kişiden birinin yatağına aç girmesi felaketlerin en büyüğü olmalıdır.
Eğer buna bir müsebbip ve suçlu arıyorsak onu da kendimizde aramalıyız: Çünkü Kur’an “Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.”[3] diyor (eş-Şûrâ 42/30). Üstelik başımıza gelenin ıskontolu olduğuna da dikkat çekiyor.
Peki buna Allah ne diyor, Allah’ın adaleti nerede derseniz, onun cevabını da gene Kur’an söylüyor:
“Eğer Allah, insanları kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet süreleri gelince, (gerekeni yapar). Çünkü Allah, kullarını hakkıyla görmektedir.”[4] (Fâtır 35/45)
Allah’ım! Bizi içimizdeki beyinsizler yüzünden helak etme.
Bize acı!
Bize acıma duygusu ver!
İnsanlarımız acından ölmesin!
Yavrularımız, içinde kemiklerin birbirine tokuştuğu bir deri torbasına dönmesin!
Her gün biraz daha fazla ihtiyacından fazla tüketen insanlarımıza insaf ver. Onlara da acı! Acı ki karınlarını doyuran miktardan fazlasının, aslında başkasının hakkı olduğunu bilsinler.
Dua ile!