Sahabelerden Bazılarının Faziletleri – Hazreti Osman Radıyallahu Anh ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari Tirmizi
Başlık: FAZİLETLER BÖLÜMÜ
Konu: Sahabelerden Bazılarının Faziletleri – Hazreti Osman Radıyallahu Anh
Ravi: Osman İbnu Abdillah İbnu Mevhib
Hadisin Arapçası:
وعن عثمان بن عبداللّه بن موهبٍ قال: ]جَاءَ رَجُلٌ مِنْ أهْلِ مِصْرَ يُرِيدُ الْحَجَّ فَرَأى قَوْماً جَلُوساً. فقَالَ: مَنْ هؤَُءِ؟ قَالُوا: قُرَيْشٌ. قَالَ فَمَنِ الشَّيْخُ فِيهِمْ قَالُوا عَبْدُاللّهِ بْنُ عُمَرَ. فقَالَ: يَا ابْنَ عُمَرَ إنِّى سَائِلُكَ عَنْ شَىْءٍ فَحَدِّثْنِى عَنْهُ، هَلْ تَعْلَمُ أنَّ عُثْمَانَ فَرَّ يَوْمَ أُحُدٍ؟ قَالَ: نَعَمْ، فقَالَ هَلْ تَعْلَمُ أنَّهُ تَغَيَّبَ عَنْ بَدْرٍ وَلَمْ يَشْهَدْ؟ قَالَ: نَعَمْ. قَالَ الرَّجُلُ: هَلْ تَعْلَمُ أنَّهُ تَغَيَّبَ عَنْ بَيْعَةِ الرِّضْوَانِ فَلَمْ يَشْهَدْهَا؟ قَالَ: نَعَمْ. فقَالَ الرَّجُلُ: اللّهُ أكْبَرُ، ثُمَّ وَلّى. فقَالَ ابْنُ عُمَرَ: فَتَعَالَ أُبَيِّنْ لَكَ. أمَّا فِرَارُهُ يَوْمَ أُحُدٍ فَأشْهَدُ أنَّ اللّهَ عَفَا عَنْهُ وَغَفَرَ لَهُ. قَالَ اللّهُ تعالى: وَلَقَدْ عَفَا اللّهُ عَنْهُمْ؛ وَأمَّا تَغَيُّبُهُ عَنْ بَدْرٍ، فَإنَّهُ كَانَ تَحْتَهُ رُقَيَّةُ بِنْتُ رَسُولِ اللّهِ # وَكَانَتْ مَرِيضَةً. فقَالَ لَهُ النَّبِىُّ # أقِمْ مَعَهَا وَلَكَ أجْرُ رَجُلٍ مِمَّنْ شَهِدَ بَدْراً وَسَهْمُهُ؛ وَأمَّا تَغَيُّبُهُ عَنْ بَيْعَةِ الرِّضْوَانِ، فَلَوْ كَانَ أحَدٌ بِبَطْنِ مَكَّةَ أعَزَّ مِنْ عُثْمَانَ لَبَعَثَهُ مَكَانَهُ. فَبَعَثَ # عُثْمَانَ رَضِيَ اللّهُ عُنْهُ إلى مَكَّةَ، وَكَانَتْ بَيْعَةُ الرِّضْوَانِ بَعْدَ مَا ذَهَبَ عُثْمَانُ فقَالَ # بِيَدِهِ الْيُمْنى عَلى اليُسْرَى وَقَالَ: هذِهِ لِعُثْمَانَ، وَكَانَتْ يُسْرَى رَسُولِ اللّهِ # لِعُثْمَانَ خَيْراً مِنْ أيْمَانِهِمْ لَهُمْ ثُمَّ قَالَ ابْنُ عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما لِلرَّجُلِ: اذْهَبْ بِهَا اŒنَ مَعَكَ[. أخرجه البخاري والترمذي
Hadisin Anlamı:
Mısır ehlinden biri geldi, hacc yapmak istiyordu. Oturan bir grup gördü ve: “Bunlar da kim?” dedi. “Kureyşliler” denildi. “Aralarındaki yaşlı zat da kim?” dedi. “Abdullah İbnu Ömer Radıyallahu Anh” denildi. (Abdullah’a yaklaşarak) “Sana bir şey soracağım, bana ondan haber ver. Hazreti Osman Uhud günü (savaş meydanından) kaçmış mıydı, biliyor musun?” diye sordu. O da: “Evet!” dedi. “Onun Bedir’de kaybolduğunu ve savaşta hazır bulunmadığını da biliyor musun?” diye sordu. “Evet!” dedi. Adam bu cevap üzerine: “Allahuekber!” deyip döndü. Abdullah İbnu Ömer Radıyallahu Anh: “Gel!” dedi, sana açıklayayım: “Uhud’daki firarına gelince: ” şehadet ederim ki, Allah onu affetti, mağfirette bulundu. Nitekim Allah Teala Hazretleri, haklarında şu ayeti indirdi: “Muhakkak ki iki ordunun karşılaştığı günde içinizden geri dönen kimseleri, Resulullah’ın emrine muhalefet gibi hareketleriyle kazandıkları bazı günahlar yüzünden şeytan kaydırmak istedi. Fakat gerçekten Allah onların günahlarını bağışladı…” (Al-i İmran 155). Bedir’deki kayboluşuna gelince: Onun nikahı altında Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın kerimeleri Rukiyye Radıyallahu Anh vardı ve hasta idi. Aleyhisaalatu vesselam kendisine: “Rukiyye ile kal. Sana Bedr’e katılan bir kimsenin sevabı ve (ganimetten alacağı) pay var” buyurdu. (O da bu istek üzerine kaldı). Bey’atu’r-Rıdvan’daki kayboluşuna gelince: Eğer Batn-ı Mekke’de ondan daha aziz biri olsaydı, (Resulullah), yerine onu gönderecekti. Aleyhissalatu vesselam, Mekke’ye onu gönderdi. Bey’atu’r-Rıdvan, Osman Radıyallahu Anh Mekke’ye gittikten sonra akdedildi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Bey’at akdi sırasında sağ elini sol eli üzerine koyarak: “Bu da Osman yerine!” buyurdular. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın sol elinin Osman için hayrı, onların sağ elinin, kendileri için olan hayrından fazla idi. Sonra İbnu Ömer Radıyallahu Anh, adama: “Haydi şimdi bu (anlattıklarımı) beraberinde götür!” dedi.
Kaynak: Buhari, Fezailu’l-Ashab 7, Humus 14, Megazi 19, Tirmizi, Menakıb, (3709)