Kitabu’ul Emanet ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari Müslim Tirmizi İbni Mace
Başlık: İMAN VE İSLAM HAKKINDA
Konu: Kitabu’ul Emanet
Ravi: Huzeyfetu’bnu’l-Yeman
Hadisin Arapçası:
عن حذيفة بن اليمان رَضِىَ اللّهُ عنهُ قال: ]حَدَّثَنَا رَسُول اللّهِ # حَديثَيْنِ قَدْ رأيتُ أحَدَهُما وَأنَا أنْتَظِرُ اŒخرَ. حدّثنا أنّ ا‘مانَةَ نَزَلَتْ في جِذْرِ قُلوبِ الرّجَالِ، ثمّ نَزَلَ القرآنُ فعلمُوا مِنْ القرآنِ وَعَلِمُوا مِن السنةِ، ثمّ حدّثنا عَنْ رَفعِ ا‘مانةِ. قال: ينامُ الرجُلُ النومةَ فتُقْبضُ ا‘مانةُ منْ قَلْبِهِ فَيَظِلُّ أثَرُها مثلَ أثرِ الوكتِ، ثمّ ينامُ النومةَ فتُقبضُ ا‘مانةُ من قلبهِ فيظلُّ أثَرُهَا مثلَ أثرِ المجْلِ كجمرٍ دحرجْتَه عل رجلك فنفَطَ فتَرَاهُ منتبِراً وليسَ فيهِ شئٌ، ثمَّ أخذَ حصىً فدحْرجَهُ علَى رِجلِهِ فيُصْبِحُ النّاسُ يتبايعونَ فََ يَكادُ أحدٌْ منهمْ يُؤَدّى ا‘مانةَ حتَّى يُقَالَ إنّ في بنى فُنٍ رجً أميناً حتّى يُقالَ لِلرَّجُلِ ما أجلَدَهُ ما أظرفَهُ ما أعقَلَهُ، وَمَا في قلبِِهِ مثقالُ حبةٍ من خردلٍ من إيمانٍ. ولقد أتَى عليّ زمانٌ وَمَا أُبَالى أيُّكُمْ بايعتُ، لَئن كَانَ مسلماً ليردّنّه عليّ دينهُ، وإن كانَ نصرانياً أو يهوديّاً ليردّنّه عليّ ساعيه، وأما اليومَ فَما كنتُ أبايعُ منكم إ فناً وفناً[. أخرجه الشيخان والترمذى.»الْوَكْتُ« ا‘ثر في الشئ من غير لونه كالنقطة »والمجلُ« ما يظهرُ في اليدِ شِبهَ البُثر من معاناةِ ا‘شياء الصلبةِ الخشنةِ »وَالمُنْتَبرُ« المنتفخ .
Hadisin Anlamı:
Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bize iki hadis irad buyurmuştu. Ben bunlardan birini gördüm, diğerini de bekliyorum. Buyurmuştu ki: Emanet (din, adalet duyguları) insanların kalplerinin derinliklerine (yaratılışlarında, fıtri meyiller olarak) konmuştur. Sonradan Kur’an-ı Kerim indi, (İnsanlar kalplerine konmuş olan bu fitri temayüllerin) Kur’an ve hadiste te’yidini buldular. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize bu emanetin kalplerden kalkmasından da bahsetti ve buyurdu ki: “Kişi uykuda imiş gibi farkında olmadan kalbinden emanet alınır. Geride, benek izi gibi bir iz kalır. Sonra ikinci sefer, yine uykuda imişcesine, kişi farkında olmadan kalbindeki emanet duygusundan bir miktar daha alınır. Bunun da, kalpte bir kabarcık izi gibi bir izi kalır, yani şöyle ki, ayağın üzerinden bir kor parçasını yuvarlayacak olsan değdiği yerleri kabarmış görürsün. Ne var ki, içinde işe yarar bir şey yoktur. Sonra Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir çakıl tanesi aldı, onu ayağnıın üzerinde yuvarladı. (Ve sözüne davam etti:) “(Emanet bu şekilde peyder pey azalmaya devam eder, o hale gelinir ki artık) alış verişe giden insanlarda (itimad, güven, doğruluk ve) emanet tamamen kaybolur. Hatta dürüstler ‘Falanca kabilede dürüst insanlar varmış’ diye parmakla gösterirler. Bazan da, kalbinde zerre miktar iman olmayan bir kimsenin “ne civanmerd, ne kibar, ne akıllı kişi” diye övüldüğü olur.” (Huzeyfe devam etti:) “Ben öyle günler gördüm ki, hanginizle alış veriş yaptığıma aldırmazdım. Muhatabım Müslüman idiyse, bana karşı hile yapmasına dindarlığı mani olurdu. Muhatabım Yahudi veya Hıristiyan idiyse, onu da, amiri(nden validen gelen korku ve disiplin) bana hile yapmaktan alıkoyardı. Fakat bugün sizden sadece falanca falanca ile (gönül huzuruyla) alış veriş yapabilirim.”
Kaynak: Buhari, Rikak 35, Fiten 13, Müslim, İman 230, (143), Tirmizi, Fiten 17, (2180), İbnu Mace, Fiten 27, (4053)