İsmin önüne gelen ( كَ ) harficeri … gibi anlamını verir. Oluşan Câr_mecrûr’un, müteallak’ı yoktur. Câr_mecrûr’dan sonra gelen ve anlamı çok iyi bilinen kelime veya cümleye ait bir özelliğin, kendilerinden önce gelen kelime veya cümlede de olduğunu ifade eder.
3/59 ( إِنَّ مَثَلَ عِيسَى عِنْدَ اللهِ كَمَثَلِ ءَادَمَ Muhakkak ki İsa’nın misali Ellah katında Adem’in misali gibidir.) Hz. Resulullah a.s’ın cevaplarını beğenmeyen Necran Hrıstiyanlarını yalanlayan bu ayeti kerime nazil oldu.
Âvamil’den ( قَوْلِهِ تَعَالَى لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْئٌ Ellah Teala’nın “Hiçbir şey O’nun benzeri gibi değildir” kavli şerifinde olduğu gibi.)
Fiilin önüne gelen ( كَمَا ) harficeri de … gibi anlamını verir. Ancak oluşan Câr_mecrûr’un, müteallak’ı vardır. Çünkü, ( مَا ) masdar harfi ile fiilin oluşturduğu masdar-ı müevvelin, ( كَ ) harficerinden sonra gelmesi sebebiyle isim cümlesi olarak CER mahallindedir. Fiillerimiz dâima ahlâkımızın (sıfatlarımızın veya vasıflarımızın) zuhûr şekli olduğu için de, mecrur olan fiil, kişinin ahlâkına bağlı olarak çeşit çeşittir. Yani herkesin (her mecrûr’un) bilgisi de farklı olur, tepkisi de farklı olur anlamı saklıdır. Çünkü, ( كَ ) harficerinden sonra gelen masdar-ı müevvel, semâi olma makamını gizlemiş (sadece fiilleriyle görülen) bir masdardır.
2/146 : ( … الَّذِينَ ءَاتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءَهُمْ )
“Kendilerine kitap verdiklerimiz O’nu çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar …” Ayet-i Kerimesindeki ( مَا يَعْرِفُونَ )’den oluşan masdarı müevvel, ( كَ )
harficerinden sonra gelmesi sebebiyle isim cümlesi olarak CER mahallindedir. Burada her kitap ehlinin Hz. Resûlullah a.s.v’ı tanıma şekli ve derecesi ile bunu gizleme yöntemi farklı olur. Ayrıca kendisi gizlediğini zanneder ama, ârif olan sözünden ve davranışlarından neleri bildiğini ve neleri gizlediğini anlar. bilgileri saklıdır.