İmam Hatip liseleri problemi nasıl çözülmeli?
Din eğitimi, tartışmasız herkesin, ehil eller tarafından verilmesi gerektiğini savunduğu, ihmal edilmesi mümkün olmayan bir konu. İmam Hatip liselerine gitmeyen bir öğrencinin bu eğitimi devlet eliyle alabileceği tek yer ise, gerek müfredat gerekse de ders saati yönüyle son derece sınırlı oranda din öğretimi verilebilen, ilköğretim ve liseler. Bu derslerde din eğitimi veril(e)mediği su götürmez bir vakıa.
İnsanın, yaratılışı gereği hem kalbinin hem de aklının tatmin edilmesi gerekiyor. Aklı tatmin eden müsbet ilimler ise, kalbi tatmin edecek olanlar da dini ilimler. Ancak bu ikisinin imtizacıyla insan sağlıklı bir kişiliğe sahip olabilir. İkisinden birinin eksik olması durumunda ise insan ya kör ya da topal olur.
İşte İmam Hatip liseleri,Türkiye’de yıllarca bu vazifeyi ifa etmişler. Müfredatlarında, düz lise müfradatında olan bütün derslere yer verirken, artı olarak dini ilimlere de yer vermişler. Ancak; modern Türkiye’nin dinle sağlıklı iletişim kuramamasından mıdır, dini temsil edenlerin temsil fonksiyonlarını bihakkın ifa edememesinden midir, bir türlü hüsn-ü kabul gör(e)memiş imam hatip liseleri özellllikle belli bir kesim tarafından.
Hala daha imam hatip lisesine giden bir öğrencinin, sadece imam olabileceği gibi yanlış bir algı var belli toplum kesimlerinde.
Son on yılda aynen baş örtüsü konusunda olduğu gibi bu konudada gereksiz zıtlaşmalar meydana geldi. 28 Şubat hükümetlerinin, İmam hatip liselerinin orta kısımlarını kapatmak için getirdiği sekiz yıllık eğitim gibi modern dünya gerçekleri ve pedagojiden son derece mahrum bir sistem yüzünden çok yara aldı eğitim sistemimiz. Bütün bu gerçeklere rağmen ‘imam hatip’ ismini duyduğunda bile rahatsız olan ciddi bir toplum kesimi de mevcut ülkemizde.
O zaman MEB ne yapmalı? İmam Hatip liseleri problemini nasıl çözmeli?
Bence işe isminden başlamalı. Çok yıpranan ve zihinlerde sanki imam yetiştiren kurumlar olarak hatırlanan imam hatip yerine; ‘müsbet-dini ilimler lisesi’ yapabilir bu kurumların isimlerini. Daha sonra da özellikle orta okul müfredatını dini ilimler açısından daha doyurucu hale getirip yılların bir başka çetrefilli problemini halledebilir.
Halletmelidir de. Artık millet Ak Parti iktidarlarının Milli Eğitim Bakanlarından öze dönük hizmetler bekliyor. Ancak eğitimin ruhu olarak adlandırabileceğimiz öze dönük hizmetlerle bir mana ifade edecektir diğer teknolojik yenilikler. Yoksa içerikten mahrum eğitim reformları, çürük ancak çok gösterişli bir bina gibi garip duruyor.
Taha ÜNAL
Din Sosyoloğu-Eğitimci
tahaunal80@gmail.com