Arapça Türkçe Dualar

HUTBE DUALARI ARAPÇA TÜRKÇE

HUTBE DUALARI ARAPÇA TÜRKÇE

Hutbe Bölümleri ve Okunacak Dualar

 

Camide hutbenin okunduğu yere “minber” denir. Hutbe okumak için minbere çıkış ve inişlerde, konuşma öncesi ve sonrasında okunacak dualar vardır.

  1. a) Hatip minbere çıkmadan basamakların önünde durarak ellerini açar ve şu duayı okur:

اَللّٰهُمَّ افْتَحْ عَلَيْنَا اَبْوَابَ رَحْمَتِكَ وَ يَسِّرْ عَلَيْنَا خَزَائِنَ فَضْلِكَ وَ كَرَمِكَ يَا اَكْرَمَ الْاَكْرَمِينَ وَ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ

“Ey cömertlerin en cömerdi ve ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım! Bize rahmet kapılarını aç; iyilik ve kereminin hazinelerine ulaşmamızı bize kolaylaştır.”

Dua bitince ellerini yüzüne sürer ve sağ ayağı ile ilk basamağa adımını atar, sol ayağını onun yanına almak suretiyle bu şekilde üçüncü basamağa kadar çıkar.

  1. b) Üçüncü basamakta durarak şu duayı okur:

رَبِّ اشْرَحْ لىِ صَدْرِى وَيَسِّرْ لىِ اَمْرِى وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانىِ يَفْقَهُوا قَوْلىِ رَبِّ قَدْ اَتَيْتَنِى مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِى مِنْ تَأْو۪يلِ اْلأَحَاديِثِ رَبِّ زِدْنىِ عِلْمًا وَفَهْمًا وَأَلْحِقْنىِ بِالصَّالِح۪ينَ

“Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar. Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Rabbim! İlmimi ve anlayışımı artır ve beni sâlihlerden eyle.”

Dua bitince ellerini yüzüne sürer ve aynı şekilde yedinci basamağa çıkar.

  1. c) Yedinci basamakta da ellerini açarak şu duayı okur:

اَللّٰهُمَّ هٰذَا الشَّأْنُ لَيْسَ بِشَأْنىِ وَهٰذَا الْمَكَانُ لَيْسَ بِمَكَانِى

اَللّٰهُمَّ يَسِّرْ اَمْرِى وَتَقَبَّلْهُ مِنِّى وَسَلاَمٌ عَلٰى جَمِيعِ اْلاَنْبِيَاءِ وَاْلمُرْسَلِينَ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ اْلعَالَمِينَ

“Allah’ım! Bu şerefi ben elde etmedim, sen verdin; bu makamı ben kazanmadım, sen verdin. Allah’ım! İşimi kolaylaştır ve yaptığım işi kabul eyle! Bütün nebî ve resûllere selâm olsun. Bütün kâinatın sahibi Allah’a hamd olsun.”

Dua bitince cemaate döner, oturur ve okunacak olan iç ezanı dinler.

  1. d) Ezan bittikten sonra hatip ayağa kalkarak hutbenin birinci bölümünün Arapça kısmını oluşturan şu metni okur:

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ اْلعَالَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلٰى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِهِ وَ اَصْحَابِه۪ أَجْمَعِينَ نَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَر۪يكَ لَهُ وَنَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ. أَمَّا بَعْدُ فَيَا عِبَادَ اللّٰهِ اِتَّقُوا اللّٰهَ وَأَطِيعُوهُ إِنَّ اللّٰهَ مَعَ الَّذِينَ اتَّقَوْا وَالَّذِينَ هُمْ مُحْسِنُونَ

قَالَ اللّٰهُ تَعَالٰى ف۪ي كِتَابِهِ الْكَر۪يمِ

أَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

(konu ile ilgili ayet okunur)

وَ قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ

(konu ile ilgili hadis okunur)

“Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salât ve selâm Peygamberimiz Muhammed (s.a.s.)’e, ehli ve ashabının hepsine olsun. Biz tanıklık ederiz ki bir tek Allah’tan başka ilâh yoktur, O’nun ortağı yoktur. Yine tanıklık ederiz ki Muhammed, Allah’ın kulu ve elçisidir.

Ey Allah’ın kulları! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na itaat edin. Şüphesiz Allah, muttakilerle beraberdir, işleri ve görevleri en güzel biçimde yapanlarla beraberdir. Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman Rahim Allah’ın adı ile.”

Hutbenin Türkçe kısmı okunur.

  1. e) Hutbe metni bittikten sonra;

قَالَ عَلَيْهِ الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ اَلتَّائِبُ مِنَ الذَّنْبِ كَمَنْ لاَ ذَنْبَ لَهُ أَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ اْلعَظِيمَ وَأَتوُبُ إِلَيْهِ وَأَسْأَلُ اللّٰهَ ل۪ي وَلَكُمُ التَّوْفِيقَ

“Peygamber (s.a.s.); ‘Günahına tövbe eden, hiç günah işlemeyen kimse gibidir’ buyurmuştur. Yüce Allah’tan bağışlanmamı diler, O’na tövbe ederim. Kendim ve sizin için başarı dilerim” şeklinde dua okur.

  1. f) Sonra oturarak şu duayı okur:

بَارَكَ اللّٰهُ لَنَا وَلَكُمْ وَلِسَائِرِ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُسْلِمِينَ وَاْلمُسْلِمَاتِ اَلْاَحْيَاءِ مِنْهُمْ وَاْلأَمْوَاتِ إِنَّكَ سَمِيعٌ قَرِيبٌ مُجِيبُ الدَّعَوَاتِ

“Allah’ım! Bize, ölü ve diri, kadın ve erkek bütün mü’min ve Müslümanlara bereketini artır. Zira Sen duaları işitir ve kabul edersin.”

  1. g) Sonra ayağa kalkar ve ikinci hutbeye başlar.

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ حَمْدَ اْلكَامِلِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلٰى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِه۪ وَاَصْحَابِه۪ أَجْمَعِينَ * فَقَالَ اللّٰهُ تَعَالٰى إِنَّ اللّٰهَ وَمَلاَئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلٰى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ اۤمَنوُا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّموُا تَسْليِمًا اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اۤلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلٰى إِبْرَاهِيمَ وَعَلٰى اۤلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ * وَبَارِكْ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اۤلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلٰى إِبْرَاهِيمَ وَعَلٰى اۤلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ

“Kâmil manada Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm Peygamberimiz Muhammed’e, bütün aile fertlerinin ve ashabının üzerine olsun. Yüce Allah; ‘Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin’ buyurmuştur.

Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ev halkına rahmet eyle; şerefini yücelt, İbrahim’e ve İbrahim’in ailesine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye lâyık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.

Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine hayır ve bereket ver, İbrahim’e ve İbrahim’in ailesine verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye lâyık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.”

Türkçe olarak da şu dua okunur:

“Allah’ım! İslâm’a ve müslümanlara yardım et! Devletimizi, ülkemizi ve milletimizi her türlü tehlikelerden koru! Bize dünya ve ahirette iyilikler ve güzellikler ihsan eyle! Bizi, ana-babamızı ve bütün mü’minleri bağışla! Şüphesiz sen dualarımızı işitir ve kabul edersin!”

  1. h) Daha sonra;

عِبَادَ اللّٰهِ اِتَّقُوا اللّٰهَ وَأَطِيعُوهُ

“Ey Allah’ın kulları! Allah’a karşı gelmekten sakının ve O’na itaat edin” denir ve Nahl sûresinin 90. ayeti ve meali okunur:

أَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ * بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اِنَّ اللّٰهَ يَاْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْإِحْسَانِ وَا۪يتَآئِ ذِي الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَآءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِۚ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

“Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.

Şüphesiz Allah; adaleti, yararlı amelleri en güzel bir şekilde yapmayı ve akrabalara yardım etmeyi emrediyor; her türlü edepsizlik ve çirkinliği, haram ve kötülüğü, azgınlık ve zulmü yasaklıyor. O, düşünüp tutasınız diye size böyle öğüt veriyor.”

Hatip, hutbeyi bu şekilde tamamladıktan sonra minberden iner, namaz kıldırmak üzere mihraba geçer.

 

İlgili Makaleler