Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari
Başlık: DÜNYANIN VE BAZI YERLERİNİN ZEMMEDİLMESİ BÖLÜMÜ
Konu: Dünyanın Zemmi Ve Kötülenmesi
Ravi: Ebu Said
Hadisin Arapçası:
عن أبى سعيد رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]جَلَسَ رسولُ اللّهِ # عَلى المِنْبرِ وَجَلَسْنَا حَوْلَهُ. فقَالَ: إنَّ مِمَّا أخَافُ عَلَيْكُمْ مَا يُفْتَحُ عَلَيْكُمْ مِنْ زَهْرَةِ الدُّنْيَا وَزِينَتِهَا. فقَالَ رَجُلٌ: أوَ يَأتِى الخَيْرُ بِالشَّرِّ؟ فَسَكَتَ رسولُ اللّهِ # فَرُئِينَا أنَّهُ يَنْزِلُ عَلَيْهِ فَأفَاقَ يَمْسَحُ عَنْهُ الرُّحَضَاءَ. وقالَ: أينَ هذَا السَّائِلُ؟ وَكَأنَّهُ حَمِدَهُ. فقَالَ: إنَّهُ َيَأتِى الخَيْرُ بِالشَّرِّ وَإنَّ مِمَّا يُنْبِتُ الرَّبِيعُ مَا يَقْتُلُ حَبَطاً أوْ يُلِمُّ إَّ آكلةَ الخُضْرَةِ فَإنَّهَا أكَلَتْ حَتَّى إذَا امْتَدَّتْ خَاصِرَتَاهَا فَاسْتَقْبَلَتْ عَيْنَ الشَّمْسِ فثَلَطَتْ وَبَالَتْ ثُمَّ رَتَعَتْ، وَإنَّ هذَا المَالَ خَضِرٌ حُلْوٌ وَنِعْمَ صَاحِبُ المُسْلِمِ هُوَ لِمَنْ أعْطى مِنْهُ المِسْكِينَ وَاليَتِيمَ وَابْنَ السَّبِيل. وَإنَّ مَنْ يَأخُذُهُ بِغَيْرِ حَقِّهِ كَمَنْ يَأكُلُ وََ يَشْبَعُ وَيَكُونُ عَلَيْهِ شَهِيداً يَوْمَ الْقِيَامَةِ[. أخرجه الشيخان والنسائى.»زَهْرَةُ الدُّنْيَا« حسنها وبهجتها.»والرُّحَضَاءُ« العَرَق الكثير.»وَالحَبَطُ« انتفاخ يقال حبط بطنه إذا انتفخ فهلك.»وَثَلَطَ الْبَعِيرُ« يثلُط إذا ألقى رجيعه سهً رقيقاً. وفي الحديث مثن: أحدهُما للمفرط في جمع الدنيا، واŒخر للمقتصد في أخذها وانتفاع بها .
Hadisin Anlamı:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık. Buyurdular ki: “Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!” Bir adam (araya girerek söze karıştı ve): “Yani (nail olacağımız) hayır, şer mi getirecek?” dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu soru üzerine sükut etti. (Adama: “Sana ne oluyor da Resulullah’ın sözünü kesip, onunla konuşmaya kalkıyorsun? O sana konuşmuyor ki!” diye paylıyanlar oldu). Gördük ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hali açılmış, yüzündeki terleri silmekte idi. “Şu soru soran nerede?” diye söze başladı. Ve sanki adamı (soruşu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sözlerine şöyle devam etti: “Muhakkak ki, hayır, şer getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasında, ya çatlatarak öldüren ya da ölüme yaklaştıran bitki de var. Yalnız yeşil ot yiyen hayvanlar müstesna, Zira bunlar yeyip böğürleri şişince güneşe karşı dururlar. (Geviş getirirler), akıtırlar ve rahatça def’i hacet yaparlar, sonra tekrar dönüp yayılırlar. Şüphesiz ki, bu mal hoştur, tatlıdır. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malın Müslüman sahibi en iyi (insan)dir. Bunu haketmeden alan, yediği halde doymayan kimse gibidir, O mal, kıyamet günü aleyhinde şahidlik yapacaktır.”
Kaynak: Buhari, Zekat 47, Cuma 28, Cihad 37, Rikak 7, Müslim Zekat 123, (1052), Nesai, Zekat 81, (5. 90)