Özafşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TRT Anadolu ile ortak yayın yapan ve Miraç kandilinde Bursa Ulu Camisi’nden test yayın ile yayın hayatına başlayan Diyanet TV’nin ramazan ayı süresince 12 saat süreyle izleyiciyle buluştuğunu da dile getirdi.
Diyanet TV’nin ramazan ayı boyunca TRT Anadolu kanalında saat 15.00’den itibaren “DTV” logosu ile yayın yaptığını anımsatan Özafşar, yayının ramazan dolasıyla hatimle başladığını, kadınlara ve çocuklara yönelik programlarla iftara kadar sürdüğünü kaydetti.
Özafşar, saat 19.00’dan itibaren de Topkapı Sarayı’ndan canlı yayınla iftar programı yapıldığını anlatarak, iftarın ardından Fatih Camisi’nden canlı enderun usulü teravih yayını yapıldığını belirtti.
Sahura kadar çeşitli programların izleyiciye sunulduğunu ve canlı sahur programı yapıldığını ifade eden Özafşar, yanının yine hatimle kapandığını söyledi.
Diyanet TV’nin çocuk, genç ve kadınlara büyük önem verdiğini de dile getiren Özafşar, “Çocukları çok önemsiyoruz. Çocukların yetiştirilmesi, bilgi ile buluşturulması, kitapla, toplum hayatıyla tanıştırılmasına önem veriyoruz” dedi.
Özafşar, zamanla çizgi filmlerin de olacağını ifade ederek, çocuk programlarına ilişkin hazırlıkların sürdüğünü de kaydetti.
Kanala özgü, ramazandan sonra da devam edecek bir kıraat programı da olduğunu belirten Özafşar, Kur’an-ı Kerim’in okunuş yöntemleri, metodu, ekolleriyle ilgili bir program olduğunu da dile getirdi.
Özafşar, dini musiki programlarının yer aldığını anlatarak, “Diyanet TV’nin avantajlarından bir tanesi de insan kaynağı çok geniş. Din alanındaki en geniş insan kaynağına sahip” diye konuştu.
Diyanet TV’yi izleyenlerin tepkilerinin kendilerini cesaretlendirdiğini de ifade eden Özafşar, Fatih Camisi’nden yapılan canlı teravih namazının büyük ilgi gördüğünü de söyledi.
Özafşar, ramazan ayından sonra Diyanet TV’nin farklı saatlerde yayında olacağını da kaydederek, yayınların sabah namazında başlayacağını 6 saat sürdükten sonra, akşama doğru tekrar yeni bir kuşağın yayına gireceğini dile getirdi.
TV’den Kur’an öğretimi yapılacak
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar, “Kur’an öğretimini çok önemsiyoruz. Her yaştan, çocukların, gençlerin, ev kadınlarının Kur’an öğrenmesini çok önemsiyoruz. TV izleyerek çok kolay öğrenebilecekler. Hiçbir çevre baskısı olmadan kendi kendilerine oturup öğrenecekler” diye konuştu.
Kur’an öğretimine ilişkin çok özel programlar hazırlayacaklarını da ifade eden Özafşar, “Kur’an öğretim kuşakları olacak. Kadın kuşağı olacak. Dini soruların cevaplandırıldığı programlar olacak” dedi.
Din kültüründen ve tarihinden de programların olacağını anlatan Özafşar, İslam ile Türk kültürü ve medeniyetine ilişkin programların da yer alacağını söyledi.
Gençlere ilişkin “Genç İletişim” diye bir programın da izleyici ile buluşacağını dile getiren Özafşar, “Bu program şaşırtıcı, belki de kamuoyunda yaygın olan Diyanet algısının sınırlarını da zorlayacak bir içerikte bir program olacak. Alışılmış kalıp yargılar var ‘Diyanet, cami, imam’ denildiğinde ona bir çerçeve çiziliyor, onun dışında bir ufuk alanı tanınmıyor. Ama bu program gösterecek ki, hakikaten din, Diyanet camiası üzerinden de, dini bilgi üzerinden de çok farklı, insanları heyecanlandıran, onlara aydınlık ufuklar sunan içerikler sunulabilir” şeklinde konuştu.
Ramazan sonrasına bir tartışma programı hazırlandığını da kaydeden Özafşar, açık üniversite tadı verecek bir program olacağını, Türkiye’nin yetkin sosyologları, felsefecileri, din bilimcileri, kelamcılarının konuk edileceğini, hayata dokunacak meselelerin ele alınacağını kaydetti.
“Mezhebi bir kanal değil”
Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar, şunları dile getirdi:
“Kanalımızın ilkeleri var. En başta gelen, sağlıklı ve doğru bilgi. Manipüle edilmemiş, çarpıtılmamış, insanların duygusal zafiyetlerini, eksikliklerini istismar ederek onları farklı yönlere kanalize etmeyen, şeffaf, açık, dürüst, yalın, kurmacadan uzak bir yayın anlayışı benimsiyoruz. Propaganda dili olmayan, insanlara manevi baskı uygulamayan, Türkçemizi en iyi kullanan, kullanmaya gayret eden, özgürlükçü, her türlü, her türlü düşünce, fikir ve inanca saygı duyan, topluma ayna tutan, toplumla dini bilgi arasına mesafe koyan değil, bir anlamda dini soluduğumuz hava gibi insanların hayatının içerisinde olmasını sağlayan, hayatının akışı ile birlikte yürüyen bir anlayışı benimsiyoruz.
Öyle olduğu için de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu kanalı, Diyanet TV, topluma ayna tutacak, toplumun realitesiyle çatışmayacak, topluma bir özel ajanda dayatmayacak, politik hiçbir ajandası olmayacak. Her halde ve şartta gündelik siyasetin fevkinde olacak, üstünde olacak, dışında olacak, hikmetin ve hakikatin dili olacak. İnsanlara insani yetkinliklerde, insani sahalarda rol modeller sunan, insanlardaki yüksek duyguları harekete geçiren etik ve estetik bir anlayışa sahip olacak. Böyle bir hedef kendisine koyuyor. Öyle olduğu içinde insanların izlediği her programı kapattığında gönül huzuruyla koltuğundan kalkacağını umuyoruz, bekliyoruz. Bir ezilmişlik, baskı, bunalmışlık hissi değil, daha çok kendisiyle buluşan, kendisiyle yüzleşen insan iradesine saygı, hukukun üstünlüğünün önceliğini her hal ve şartta vurgulayan, insan haklarına, hayvan haklarına, çevre haklarına (ki bu alanda bizim kültürümüz zengindir) sürekli vurgu yapan, bölmeyen, bölücü bir dil kullanmayan bir kanal.”
Toplum içinde sosyal bir olgu olan Aleviliğin de, Yezidiliğin de, toplum için de var olan her şeyin Diyanet TV’de ele alınacağını ifade eden Özafşar, şöyle devam etti:
“Burada kendisine yer bulacaktır. Bir özel ajandası yok. Toplumdaki bütün fenomenler, tabii ki din ve Diyanetin kendi tabiatıyla uyumlu bir formatta yer alacaktır. Dolayısıyla bütün Türkiye’deki inanışlar, kültürler, Anadolu inanışları hatta Balkanlar’da, Kafkaslar’da bulunan inanışlar, insanımızın sosyal realitesi kendisine yer bulacaktır. Bu kanal bir sekter kanal olmadığı için, mezhebi bir kanal değildir.”
Kanalın insanlara bir form empoze etmeyi düşünmediğini de kaydeden Özafşar, insanlara bir ayna tutmayı hedeflediğini anlattı.
Özafşar, “Bu ayna tutmanın din, diyanet çerçevesinde ve toplumun zihinlerinde oluşan, tarihten bu güne gelen, kendi kalıplarının formunu bulmuş, insanları inanan, inanmayan diye ayırmadan, insanların dini hassasiyetlerini de örselememeye özen göstererek” yapılacağını da belirterek, yayınların algılanışının ve yorumlanışının farklı olabileceğini, bunları da anlayışla karşılayacaklarını kaydetti.
Orta ve uzun vadede Diyanetin içten ve samimi yaklaşımının toplumun geniş kesimleri tarafından hissedileceğini ve Diyanet TV’nin aranan, özlenen, tavsiye edilen bir kanal olacağını ifade eden Özafşar, Diyanet TV’nin sağduyunun sesi olacağını da vurguladı.
Özafşar, “Toplum eğer lütfeder ilgi gösterirse, bizi de izlemeye değer bulursa, tenkitlerini, eleştirilerini, önerilerini bize iletirlerse biz bütün bunlardan istifade etmeye, ona göre kendimizi yenilemeye hazırız. Biz toplumu izliyoruz, toplum da bizi izlemeye devam etsin” dedi.