Başlık: TEFSİR BÖLÜMÜ – ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu: A’la Suresi
Ravi: Ebu Zerr
Hadisin Arapçası:
عن أبى ذر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ. قال: ]دَخَلْتُ عَلى رسول اللّه # الْمَسْجِدَ فقَالَ يَا أبَا ذَرٍّ إنَّ لِلْمَسْجِدِ تَحِيَّةً، قُلْتُ: وَمَا تَحِيَّتُهُ؟ قَالَ: رَكْعَتَانِ تَركَعُهُمَا. قُلْتُ: يَارسولَ اللّهِ: هَلْ أُنزِلَ عَلَيْكَ شَئٌ مِمّا كانَ في صُحُفِ إبْرَاهِىمَ وَمُوسَى؟ قَالَ: يا أبَا ذَرٍّ قَدْ أفْلَحَ مَنْ تَزَكّى حَتَّى بَلَغَ إنَّ هذا لَفِى الصُّحُفِ ا‘ولى صُحُفِ إبْرَاهِيمَ وَمُوسى. قُلْتُ: يَا رسوُلَ اللّه وَمَا كَانَتْ صُحُفُ إبْرَاهِيمَ وَمُوسَى؟ قَالَ: كَانتْ عِبَراً كُلُّهَا: عَجِبْتُ لِمنْ أيْقَنَ بِالْمَوتِ ثُمَّ يَفْرَحُ! عَجِبْتُ لِمَنْ أيْقَنَ بِالنَّارِ كَيْفَ يَضْحَكُ! عَجِبْتُ لِمَنْ رَأى الدَّنْيَا وَتَقَلُّبَهَا بَأهْلِهَا ثُمَّ يَطْمَئنُّ إلَيْهَا! عَجِبْتُ لِمَنْ أيْقَنَ بِالْقَدَرِ ثُمَّ يَنْصَبُ! عَجِبْتُ لِمَنْ أيْقَنَ بِالْحِسَابِ ثُمَّ َ يَعْمَلُ[. أخرجه رزين .
Hadisin Anlamı:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mescidde iken huzuruna girdim. Bana: “Ey Ebu Zerr mescide tahiyye (selam vermek) gerekir” buyurdu. Ben: “Mescide verilecek selam nedir?” diye sorunca: “(Girince) kılacağın iki rek’at namazdır” dedi. Ben: “Ey Allah’ın Resulü, Hazreti İbrahim ve Hazreti Musa’nın suhuflarında olanlardan herhangi bir şey size indirildi mi?” diye sordum, şu cevabı verdi: “Ey Ebu Zerr! (Evet, şu mealdeki ayetler indi deyip okudu:) “Şüphesiz iyi temizlenen ve Rabbinin adını zikredip de namaz kılan kimse umduğuna erişmiştir. Belki siz dünya hayatını (ahiretten) üstün tutarsınız. Halbuki ahiret daha hayırlı, daha süreklidir. Şüphesiz ki bunlar evvelki sabitelerde, İbrahim ile Musa’nın sahifelerinde de vardır” (A’la, 14-19). Ben tekrar sordum: “Ey Allah’ın Resulü, Hazreti İbrahim ve Hazreti Musa (a.s.)’nın suhuflarında ne vardı?” “Bunlarda” dedi, “hep ibretli şeyler vardı, (mesela şöyle denmişti): Ölümü görüp bildiği halde gamsız-kedersiz yaşayana şaşarım, Cehenneme kesinlikle inandığı halde gülene şaşarım, içinde yaşayanlarla birlikte dünyanın devamlı değiştiğini görüp de ondan tatmin bulana şaşarım. Kadere inanıp da (haram-helal ayırımı yapmadan hırsla mal peşinde) yorulana şaşarım. Ahiret hesabına inanıp da o maksadla çalışmayana şaşarım” (Rezin ilavesidir, ed-Dürrü’l-Mensur’da (6, 341) daha uzun olarak kaydedilmiştir)
Kaynak: Rezin