Din adamı meslek grubunun sosyal görünürlüğü en fazla olan “imam”lar, habere konu olma açısından Diyanet İşleri Başkanı’ndan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Dinî bürokratik yapılanma içerisinde taşra görevlileri olarak tanımlanan imam kimliğinin, altı temel başlıkla haber konusu anlaşılmaktadır. Bu konular, “Aile İmamlığı”, “Olumlu Özellik/ Yaklaşım”, “Olumsuz Özellik/Yaklaşım”, “Nötr Durum/Yorumsuz”, “İmamlık Sınavı” ve “Soruşturma” şeklinde sıralanabilir.
“Aile hekimliği”nden mülhem aile imamlığı konusunun, Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yürüttüğü “Din Hizmetleri Gelişim Projesi”nin farklı değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Zira bu durum Diyanet İşleri Başkanlığının resmî internet sitesinde 10.03.2011 tarihinde “Basın Açıklaması” başlığıyla duyurulmuştur. Öncelikle kamuoyuna aktarıldığı şekilde gerçekliğe sahip olmadığı belirtilen ve haber metinlerinin kurgusal boyutunu örnekleyen aile imamlığı konusunun haber özelliklerini incelemek gerekmektedir. Söz konusu haber, 9 gazete haberinde olgusal içerikle yorumsuz olarak yer alırken, 6 gazete haberinde olumlu 6 gazete haberinde ise olumsuz ifadelerle yayınlanmıştır. Fakat konunun yayınlandığı şekillerden farklı bir boyuta sahip olduğu açıklanmasına rağmen konuya yorumsuz, olumlu ve olumsuz yaklaşım sergileyen gazetelerin ilerleyen günlerde bu açıklamaya yer vermemeleri dikkat çekmektedir.Öncelikle olumlu özellik/yaklaşım içeren haberlerin dağılımına bakıldığında toplam 21 haberden 9 tanesinin bireysel faaliyetlerin pozitif temsilini, geri kalan 12 haber ise mesleki toplumsal algıyı yansıtmaktadır. Bireysel faaliyetlerin olumlu temsilini içeren haberler incelendiğinde ise imamların sahip oldukları yeteneklerden toplumsal sorunlara karşı gösterdikleri hassasiyetler dikkat çekmektedir.
Aynı şekilde olumlu sosyal algının oluşmasını sağlayan haberlere bakıldığında ise şiddetten demokratik açılıma kadar geniş bir alanda dinî bir özne olarak imamların toplumsal etkinliğinin öncelendiği görülmektedir.
Olumsuz özellikler incelendiğinde ise farklı sonuçların ortaya çıktığı görülmektedir. Haberler bireysel kimlik ve toplumsal imaj açısından değerlendirildiğinde 7 haberin imamlar tarafından ortaya konulan “kötü” davranışlardan kaynaklandığı, 8 haberinde mesleki kimliğin olumsuz sosyal imajına gönderme yaptığı ortaya çıkmaktadır. Öncelikle dinî aktör olarak imamların olumsuz kişilik algısı, görevi suiistimal, cinsel istismar ve taciz konularıyla birlikte inşa edilmektedir.Dinihaberler-com Olumsuz sosyal imajı ortaya koyan haberlerin ise imamların kurumsal faaliyetlerinin yansımaları dolayısıyla değil kendilerine tahsis edilen bürokratik hiyerarşi dışına çıkma çabaları ve bu çabaların günlük siyasal manevraların bir parçası olması bağlamında değerlendirildiği görülmektedir. Bu olumsuz sosyal algı, içerikleri incelendiğinde haberlerin önemli bir kısmı imamları siyasal iktidarın bürokrasiyi ele geçirme hamlesinin gizli aktörleri konumunda değerlendirdiği anlaşılmaktadır.
Gazetelerde din adamları ile ilgili yayınlanan haberlerde Diyanet İşleri Başkanı ve imamlardan sonra resmî dinî bürokrasinin taşra yöneticisi konumundaki müftülerin geldiği görülmektedir. Müftülerle ilgili gazetelerde sadece 8 haberin yer alması görev gereği sahip oldukları idarecilik özelliklerinin etkili olduğu düşüncesiyle açıklanabilir. 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikası kanununun 24446 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanları da sendikal faaliyet hakkını elde etmiştir. Bu tarihten itibaren kurulmaya başlayan Diyanet işkolu sendikaları, üyelerinin ekonomik, sosyal, mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek temel amacıyla din görevlilerinin yeni bir sivil faaliyet alanını oluşturmuşlardır. Fakat Diyanet işkolu sendikalarının faaliyet alanları sadece kendi üyelerinin haklarını korumak ve geliştirmekle kalmamış, siyasal ve toplumsal hayatın gündeminde yer alan farklı konularla da kendilerini görünür kılmışlardır.
Zira bu durum sendikaların hangi bağlamlarda haber konusu olarak yazılı medyada yer aldıklarıyla desteklenmektedir. Gazetelerde yayınlanan sendika ile ilgili haberlerin konu dağılımına göz atıldığında “sendika içi haberler” ve “kınama, tepki, suç duyurusu” olayların sayısal oranı dikkat çekmektedir. Bu iki konunun dışında sendikalar, “Diyanet’e öneri”, “eğitim”, siyasal teklif”, “kadın” ve “aile” gibi konularla da yazılı basında yer almışlardır. Ancak temel faaliyet alanını üyelerinin bireysel beklentilerini yükseltmeye yardımcı olmak şeklinde belirleyen sendikaların, bu amaca uygun olarak sadece bir defa habere konu olmaları da dikkat çekmektedir.
Sonuç itibarıyla toplumsal ve kurumsal statüleri itibariyle ayrı bir “sınıf”sal yapı oluşturmayan din adamlarının yazılı basında temsili, dört kategoride incelenmiştir. Bunlar Diyanet İşleri Başkanı, imam, Diyanet ile ilgili sendika-dernek çalışanı ve müftü olarak ortaya çıkmıştır. Ancak kimliğin temsili bağlamında yayınlanan haberlerin diğer üç kategoriden daha fazla “imam” karakteri ile ilgili olduğu görülmüştür. Çünkü Diyanet İşleri Başkanı ile ilgili yayınlanan haberlerin bürokratik hiyerarşi açısından Başkan’ın sahip olduğu mevkie gönderme yaptığı anlaşılmaktadır. Müftü ve sendika-dernek görevlileri ile haberlerin dağılımı da aynı sonuç doğrultusunda kimliğin temsiline dair bir içerik barındırmamaktadır. Din adamı kimliğinin ortaya çıkmasını sağlayan haberlerin ise “imamlar”la ilgili olduğu gözlenmiştir. Bu haberlerin dağılımı dikkate alındığında ise “imam” kimliğinin olumlu yönleriyle ilgili haberlerin kurumsal, durumsal ve yorumsuz haberlerden fazla olduğu tespit edilmiştir. Ancak bu olumlu özellikleri yansıtan haberlerin dışında olumsuz özellikleri vurgulayan haberlerin sayısı da azımsanamayacak oranda görünmektedir.