Başlık: MUDAREBE BÖLÜMÜ
Konu: Mudarebe Hakkında
Ravi: Zeyd İbnu Eşlem
Hadisin Arapçası:
عن زيد بن أسلم عن أبيه قال: ]خَرَجَ عَبْدُاللّهِ وَعُبَيْدُاللّهِ ابْنَا عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهم في جَيْشٍ الى الْعِرَاقِ. فَلَمَّا قَفََ مَرّا عَلى أبِي مُوسى ا‘شْعَرِيِّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه وَهُوَ أمِيرُ الْبَصْرَةِ فَرَحّبَ بِهِمَا وَسَهّلَ. ثُمَّ قالَ: لَو أقْدِرُ لَكُمَا عَلى أمْرٍ أنْفَعُكُمَا بِهِ لَفَعَلْتُ؟ ثُمَّ قَالَ: بَلى، ههُنَا مَالٌ مِنْ مَالِ اللّهِ أُرِيدُ أنْ أبْعَثَ بِهِ الى أمِيرِ الْمُؤْمِنينَ فاسْلِفَكُمَاهُ، فَابْتَاعَا بِهِ مِنْ مَتَاعِ الْعِرَاقِ ثُمَّ تَبِيعَانِهِ بِالْمَدِينَةِ، فَتُؤَدِّيَانِ رَأسَ الْمَالِ الى أمِيرِ الْمُؤْمِنِينَ وَيَكُونُ لَكُمَا الرِّبْحُ. فقَاَ: وَدِدْنَا، فَفَعَلَ. وَكَتَبَ الى عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه أنْ يَأخُذَ مِنْهُمَا الْمَالَ. فَلَمّا قَدِمَا بَاعَا فأرْبَحَا فَلَمَّا دَفَعَا ذلِكَ الى عُمَرَ، قَال: ألِكُلِّ الْجَيْشِ أسْلَفَ مِثْلَ مَا أسْلَفَكُمَا. أدّيَّا الْمَالَ ورِبْحَهُ. فأمَّا عَبْدُاللّهِ فَسَكَتَ، فأمَّا عُبَيْدُاللّهِ فقَالَ: مَا يَنْبَغِي لَكَ يَا أمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ هذَا؛ أرَأيْتَ لَوْ نَقَصَ الْمَالُ أوْ هَلَكَ ضَمَنَّاهُ. فقَالَ: أدِّيَا الْمَالَ وَرِبْحَهُ فَسَكَتَ عَبْدُاللّهِ. فَرَاجَعَهُ عُبَيْدُاللّهِ فقَالَ رَجُلٌ مِنْ جُلَسَائِهِ: يَا أمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ؛ لَوْ جَعَلْتُهُ قِراضاً؟ فَقَالَ: عُمَرُ قَدْ جَعَلْتُهُ قراضاً، أدِّيَا الْمَالَ وَرِبْحَهُ. فَسَكَتَ عَبْدُاللّهِ فَأخَذَ رَأسَ الْمَالِ وَنِصْفَ رِبْحِهِ. وَأخَذَ عَبْدُاللّهِ وَعُبَيْدُ اللّهِ نِصْفَ رِبْحِ الْمَالِ[. أخرجه مالك .
Hadisin Anlamı:
Babasından naklen anlattığına göre, “Ömer İbnu’l-Hattab’ın iki oğlu Abdullah ve Ubeydullah Radıyallahu Anh, Irak’a giden bir orduya katılıp sefere çıktılar. Bu seferde, Basra emiri olan Ebu Musa el-Eş’ari Radıyallahu Anh’ye uğradılar. Ebu Musa onlarla merhabalaşıp, kolaylık diledikten sonra: “Size faydası dokunacak bir şey yapabilmeyi ne kadar isterdim!” dedi ve az sonra hatırladı: “Evet evet! Şurada Allah’ın malından mal var. Onu Emirü’l-mü’minin (Hazreti Ömer)’e göndermek istiyorum. Ben onu size karz olarak vereyim. Siz onunla Irak mallarından satın alın, sonra da Medine’de satın. Sermayeyi emiru’l-mü’minin’e ödeyin, kar da sizin olsun!” dedi. Abdullah ve Ubeydullah: “Bunu yapmak isteriz” dediler ve yaptılar. Ebu Musa, Hazreti Ömer Radıyallahu Anh’e onlardan malı almasını yazdı. Medine’ye geldikleri vakit malı sattılar, kar ettiler. Parayı Hazreti Ömer’e verdikleri zaman: “Ebu Musa, her askere size yaptığı gibi borç veriyor mu?” diye sordu. Oğulları, “Hayır!” dediler. Bunun üzerine Hazreti Ömer: “Emiru’l-mü’mininin iki oğlu olduğunuz için borç vermiş. (Olmaz böyle şey!) Sermayeyi de, karı da getirin!” diye gürledi. Abdullah sükut etti. Ubeydullah ise: “Ey Emiru’l-mü’minin, bu davranış sana yakışmaz! Eğer bu sermaye noksanlaşsa veya kaybolsa idi, biz tazmin edecektik” dedi. Fakat Hazreti Ömer: “Karı da getirin!” diye ısrar etti. Abdullah yine sesini çıkarmadı. Ubeydullah (önceki söylediklerini tekrar ederek) karşılık verdi. Bunun üzerine Hazreti Ömer’in meclis arkadaşlarından bir adam: “Ey Emiru’l-mü’minin! Bunu mudarebe saysan!” teklifinde bulundu. Hazreti Ömer de: “Evet, onu mudarebe kıldım!” deyip, sermayeyi ve karın yarısını aldı. Abdullah’la Ubeydullah da diğer yarısını aldılar.
Kaynak: Muvatta, Kıraz 1, (2, 687,688)