Hadis Arapça TürkçeSüneni Nesai Hadisleri

Mescidlerin İnşa Edilmesi ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Nesai

Başlık: MESCİDLER BÖLÜMÜ

Konu: Mescidlerin İnşa Edilmesi
Ravi: Talk İbnu Ali
Hadisin Arapçası:

وعن طَلْقِ بن علي رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]خَرَجْنَا وفْداً الى رَسُولِ اللّهِ # فَبَايَعْنَاهُ وَصَلَّيْنَا مَعَهُ، وَأخْبَرْنَاهُ أنَّ بِأرْضِنَا بَيْعَةً لَنَا، وَاسْتَوْهَبْنَاهُ مِنْ فَضْلِ طَهُورِهِ، فَدَعَا بِمَاءٍ فَتَوضّأَ وَتَمَضْمَضَ ثُمَّ صَبَّهُ لَنَا فِي إدَاوَةٍ وَقَالَ: إذَا أتَيْتُمْ فَاكْسِرُوا بِيْعَتُكُمْ، وَانْضَحُوا مَكَانَهَا هذَا الْمَاءَ، وَاتَّخِذوهَا مَسْجِداً. فَقُلْنَا: إنَّ الْبَلَدَ بَعِيدٌ، وَالْحَرُّ شَدِيدٌ، وَالْمَاءُ يَنْشَفُ. فَقَالَ: مُدُّوهُ مِنَ الْمَاءِ فَإنَّهُ َ يَزْدَادُ إَّ طِيباً فَقَدِمْنَا بَلَدَنَا، وَكَسَرْنَا بَيْعَتَنَا، ثُمَّ نَضَحْنَا مَكَانَهَا وَاتَّخَذْنَاهَا مَسْجِداً فَنَادَيْنَا فيهِ بِا‘ذَانِ، وَالْرَّاهِبُ رَجُلٌ مِنْ طَيِّئِ فَلَمَّا سَمِعَ ا‘ذَانَ قَالَ: دَعْوَةُ حَقٍّ. ثُمَّ اسْتَقْبَلَ تَلْعَةً مِنْ تَِعِنَا فَلَمْ نَرَهُ بَعْدَهُ[. أخرجه النسائي.»التَّلْعَةُ« مجرى أعلى ا‘رض الى بطون ا‘ودية، وقيل هو ما ارتفع من ا‘رض، وما انهبط منها، فهو من ا‘ضداد إذاً .

Hadisin Anlamı:

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e heyet olarak yola çıktık. Gelip ona biat ettik. Onunla namaz kıldık. Kendisine, memleketimizde Ehl-i Kitaba ait mabedin olduğunu haber verdik. Abdest suyunun fazlasından bize hibede bulunmasını talep ettik. Su getirtip abdest aldı, mazmaza yaptı, sonra bunu bir kaba bizim için döktü. Dedi ki: “Haydi gidin! Memleketinize varınca (o eski) mabedinizi yıkın. Bu suyu onun yerine çileyin, orasını mescid yapın!” Biz: “Ama yerimiz uzak, hararet şiddetlidir. Bu su (buharlaşıp) kurur ” dedik. Bize: “Ona bir müdd su ilave edin. O (abdest artığı) öbürünün (ilave edilen suyun) güzelliğini de artırır” buyurdular. Oradan ayrılıp memleketimize geldik. Mabedimizi yıktık. Sonra yerine o suyu çiledik, orayı kendimize mescid yaptık, içerisinde ezan okuduk. Rahibi, Tayylı bir adamdı, ezanı işitince: “Bu, hak bir davettir!” dedi. Sonra dağın sırtındaki sel yataklarından birine yöneldi. Bir daha onu görmedik.”

Kaynak: Nesai, Mesacid (2, 38-39)

İlgili Makaleler