كُلِّ شَيْئٍ | عَالِمُ | اللهَ تَعَالَى | إِنَّ |
Her şeyi | Bilendir | Allah-u Teala | Muhakkak ki |
İnne’nin Haberi | İnne’nin ismi | inne |
إِنَّ harfi ismini nasb, haberini ref eden harflerin birincisidir. Tahkik manasındadır. Burada önüne aldığı اللهَ lafzı إِنَّ ‘nin ismidir ve mansubtur, عَالِمُ lafzı ise إِنَّ ‘nin haberidir ve merfudur. |
عَلَى كُلِّ شَيْئٍ | قَادِرٌ | اللهَ تَعَالَى | أَنَّ | إِعْتَقَدْتُ |
Her şeye | kadirdir | Allah-u Teala | Muhakkak ki | İtikad ettim |
Enne’nin Haberi | Enne’nin ismi | enne | Fiil+fail |
أَنَّ harfi ismini nasb, haberini ref eden harflerin ikincisidir. Tahkik manasındadır. Burada önüne aldığı اللهَ lafzı أَنَّ ‘nin ismidir ve mansubtur, قَادِرٌ lafzı ise أَنَّ ‘nin haberidir ve merfudur. |
نَارٌ | الْحَرَامَ | كَأَنَّ |
ateştir | haram | sanki |
Kenne’nin Haberi | Kenne’nin ismi | Kenne Harfi |
كَأَنَّ ismini nasb, haberini ref eden edatların üçüncüsüdür. “sanki, gibi” manalarını taşır. Misalde önüne almış olduğu الْحَرَامَ lafzını nasb etmiştir ve kendine isim almıştır. الْحَرَامَ lafzı, كَأَنَّ ‘nin ismidir ve نَارٌ lafzı ise كَأَنَّ ‘nin haberi olarak merfudur. |
فَائِزٌ | الْعَالِمَ | لَكِنَّ | مَا فَازَ الْجَاهِلُ |
kurtulucudur | alim | lakin | Cahil kurtuculu değildir |
Lakinne’nin haberi | Lakinne’nin ismi | Lakinne |
لَكِنَّ ismini nasb, haberini ref eden edatların dördüncüsüdür. “lakin, fakat, ama” manalarını taşır. Misalde önüne almış olduğu الْعَالِمَ lafzını nasb etmiştir ve kendine isim almıştır. الْعَالِمَ lafzı, لَكِنَّ ‘nin ismidir ve فَائِزٌ lafzı ise لَكِنَّ ‘nin haberi olarak merfudur. |
لِكُلِّ أَحَدٍ | مَرْزُوقٌ | الْعِلْمَ | لَيْتَ |
Her kişi için | rızıklanmış | ilim | keşke |
Leyte’nin haberi | Leyte’nin ismi | leyte |
لَيْتَ ismini nasb, haberini ref eden edatların beşincisidir. “keşke” manalarını taşır. Misalde önüne almış olduğu الْعِلْمَ lafzını nasb etmiştir ve kendine isim almıştır. الْعِلْمَ lafzı, لَيْتَ ‘nin ismidir ve مَرْزُوقٌ lafzı ise لَيْتَ ‘nin haberi olarak merfudur. |
ذَنْبِى | غَافِرُ | اللهَ تَعَالَى | لَعَلَّ |
günahımı | bağışlar | Allah-u Teala | Umulur ki |
Lealle’nin haberi | Lealle’nin ismi | lealle |
لَعَلَّ ismini nasb, haberini ref eden edatların altıncısıdır. “Umulur ki, ümit etmek” manalarını taşır. Misalde önüne almış olduğu اللهَ lafzını nasb etmiştir ve kendine isim almıştır. اللهَ lafzı, لَعَلَّ ‘nin ismidir ve غَافِرُ lafzı ise لَعَلَّ ‘nin haberi olarak merfudur. |
اَلْمَعْصِيَةُ masiyet (çirkin işler), مُبَعِّدَةٌ uzaklaştırır, uzaklaştırıcıdır; عَنِ الْجَنَّةِ cennetten. إِلاَّ ancak uzaklaştırmaz (bu illa istisnai munkatı olduğu için kendinden önceki اَلْمَعْصِيَةُ مُبَعِّدَةٌ عَنِ الْجَنَّةِ cümlesinin hükmünün tam tersini ifade eder), الطَّاعَةَ taat, ibadet vs. مُقَرِّبَةٌ yakınlaştırıcıdır, yaklaştırıcıdır; مِنْهَا ona, yani cennete. “Masiyet cennetten uzaklaştırır, ancak taat cennete yaklaştırır” cümlesindeki “ancak” lafı إِلاَّ harfidir. Misale إِلاَّ الطَّاعَةَ مُقَرِّبَةٌ cümlesinde, إِلاَّ edatı الطَّاعَةَ lafzını önüne alıp nasb etmiştir ve kendisine isim yapmıştır. مُقَرِّبَةٌ lafzı ise إِلاَّ ‘nın haberi olarak merfudur. Cinsin hükmünü nefy eden لاَ edatının misali ise; لاَ فَاعِلَ bir fail, amel eden yoktur, شَرٍّ yani şerr bir amel eden yoktur ki; فَائِزٌ kurtulucudur. لاَ edatı ismini nasb, haberini ref eden edatların sekizincisidir. Burada فَاعِلَ lafzını önüne alıp nasb etmiştir ve kendine isim yapmıştır. فَائِزٌ lafzı ise لاَ ‘nın haberi olarak merfudur.
Fiile Benzeyen Harfler / حُرُوفٌ مُشَبَّهَةٌ بِالْفِعْلِ |
لَعَلَّ | لَيْتَ | لَكِنَّ | كَأَنَّ | أَنَّ | إِنَّ |
Terecci | Lakin | Teşbih | Tahkik |
فِي الْإِسْتِثْنَاءِ الْمُنْقَطِعِ | لِنَفْىِ الْجِنْسِ |
إِلاَّ | لاَ |
ancak | Olumsuz eki |
Tagsinne ve ahavatuha inne ve benzerleri inne ve kardeşleri