Hadis Arapça TürkçeSahihi Buhari Buhari Hadisleri

Gazveler – Fetih ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari

Başlık: GAZVELER BÖLÜMÜ

Konu: Gazveler – Fetih
Ravi: Urve İbnu Zübeyr
Hadisin Arapçası:

وَعَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ قَالَ: ]لَمَّا سَارَ رَسُولُ اللّهِ # عَامَ الْفَتْحِ بَلَغَ ذلِكَ قُرَيْشاً. فَخَرَجَ أبُو سُفْيَانَ بْنُ حَرْبٍ، وَحَكِيمُ بْنُ حِزَامٍ، وَبُدَيْلُ بْنُ وَرْقَاءَ يَلْتَمِسُونَ الْخَبَرَ. فَأقْبَلُوا يَسِيرُونَ حَتّى أتَوْا مَرَّ الظَّهْرَانِ. فإذَا هُمْ بِنِيرَانٍ كَأنَّهَا نِيرَانُ عَرَفَةَ. فَقَالَ أبُو سُفْيَانَ: مَا هذِهِ؟ لَكَأنَّهَا نِيرَانُ عَرَفَةَ؛ فقَالَ بُدَيْلُ بْنُ وَرْقَاءَ: نِيرَانُ بَنِى عَمْرٍو. فقَالَ أبُو سُفْيَانَ: بَنُو عَمْرٍو أقَلُّ مِنْ ذلِكَ. فَرَآهُمْ نَاسٌ مِنْ حَرَسِ رَسُولِ اللّهِ # فأدْرَكُوهُمْ فَأخَذُوهُمْ، فَأتَوْا بِهِمْ رَسُولَ اللّهِ # فأسْلَمَ أبُو سُفْيَانَ. فَلَمَّا سَارَ قَالَ لِلْعَبَّاسِ: اِحْبِسْ أبَا سُفْيَانَ عِنْدَ خَطْمِ الْجَبَلِ حَتّى يَنْظُرَ إلى الْمُسْلِمِينَ. فَحَبَسَهُ الْعَبَّاسُ فَجَعَلَتِ الْقَبَائِلُ تَمُرُّ مَعَ النَّبِىِّ # كَتِيبَةًً كَتِيبَةً عَلى أبِي سُفْيَانَ. فَمَرَّتْ كَتِيبَةٌ. فقَالَ: يَا عَبَّاسُ مَنْ هذِهِ؟ قَالَ: هذِهِ غِفَارٌ. فقَالَ: مَالِى وَلِغِفَارٍ. ثُمَّ مَرَّتْ جُهَيْنَةُ. فقَالَ: مِثْلَ ذلِكَ وَمَرَّتْ سُلَيْمٌ. فقَالَ: مِثْلَ ذلِكَ حَتّى أقْبَلَتْ كَتِيبَةٌ لَمْ يَرَ مِثْلَهَا. فقَالَ: يَا عَبَّاسُ مَنْ هذِهِ؟ قَالَ: هؤَُءِ ا‘نْصَارُ عَلَيْهِمْ سَعْدُ ابْنُ عُبَادَةَ مَعَهُ الرَّايَةُ. فقَالَ سَعْدٌ: يَا أبَا سُفْيَانَ الْيَوْمُ يَوْمُ الْمَلْحَمَةِ، الْيَوْمَ تُسْتَحَلُّ الْكَعْبَةُ. فقَالَ أبُو سُفْيَانَ: يَا عَبَّاسُ، حَبَّذَا يَوْمُ الذِّمَارِ. ثُمَّ جَاَءَتْ كَتِيبَةٌ وَهِىَ أقَلُّ الْكَتَائِبِ، فِيهِمْ رَسولُ اللّهِ # وَأصْحَابُهُ، وَرَايَةُ النَّبِىِّ # مَعَ الزُّبَيْرِ ابْنِ الْعَوَّامِ رَضِيَ اللّهُ عَنْه فَلَمَّا مَرَّ رَسولُ اللّهِ # بَِأبِي سُفْيَانَ قَالَ: ألَمْ تَعْلَمْ مَا قَالَ سَعْدُ بْنُ عُبَادَةَ؟ قَالَ: مَا قَالَ؟ قَالَ: كَذَا وَكَذَا. فقَالَ كَذَبَ سَعْدُ بْنُ عُبَادَةَ، وَلَكِنْ هذَا يَوْمٌ يُعَظِّمُ اللّهُ فِيهِ الْكَعْبَةَ ويَوْمٌ تُكْسَى فِيهِ الْكَعْبَةُ، وَأمَرَ رَسُولُ اللّهِ # أنْ تُرْكَزَ رَايَتُهُ بِالْحَجُونِ، وَأمَرَ خَالِدَ بْنَ الْوَلِيدِ رَضِيَ اللّهُ عَنْه أنْ يَدْخُلَ مِنْ أعْلى مَكَّةَ مِنْ كَدَى، وَدَخَلَ # مِنْ كَدَاءَ. فَقُتِلَ مِنْ خَيْلِ خَالِدٍ يَوْمَئِذٍ رَجَُنِ: حُبَيْشُ بْنُ ا‘شْعَرِ، وَكُرْزُ بْنُ جَابِرٍ الْفِهْرِىُّ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما[. أخرجه البخاري.»خَطْمُ الْجَبَلِ« بِالخاء المعجمة: أنفهُ النّادرُ منه، وحطم الخيل بالحاء المُهملة والخيل بمعجمة ثم مثفاة تحتانية هو الموضع المتضايق الذي تنحطم فيه الخيل ويحطم بعضها بعضاً. وذلك ليراها جميعها وتكنر في عينه.»والذِّمار« بكسر الذّال المعجمة: ما يلزمك حفظه مما يتعلق بك، والمراد هنا به الحرب ‘نّ ا“نسان يُقاتل على ما يلزمه حفظه.»وَالكَتيبةُ« واحدة الكتائب وهى العساكر المرتبة.و»الملحمة« الحرب والقتال الَّذى يخلص منه.»والحجون« أحد جبلى مكّة من جهة الغرب والشّمال .

Hadisin Anlamı:

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Fetih senesinde (Mekke’ye müteveccihen) yürüyünce, bu haber Kureyş’e ulaştı. Ebu Süfyan İbnu Harb, Hakim İbnu Hizam, Büdeyl İbnu Verka haber toplamak üzere şehrin dışına çıktılar. Yürüyerek ilerleyip Merrü’z-Zehrto nam mevkie kadar geldiler. Bir de ne görsünler, her tarafta ateşler yanıyor, tıpkı Arafat’ta hacıların yaktığı ateşler gibi. Ebu Süfyan şaşkın: “Bu da ne? Sanki Arafat’taki ateşler!” der. Büdeyl İbnu Verka, “Beni Amr’ın ateşleri olmasın?” der. Ebü Sufyan: “Ama, Beni Amr’ın ateşi bundan az olmalı!” der. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devriyelerinden bazıları bunları görür, yaklaşır ve tevkif edip, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e getirirler. Ebu Süfyan müslüman olur. Yürüdükleri zaman Abbas Radıyallahu Anh’a: “Sen Ebu Süfyan’ı şu dağın burnunda durdur da müslümanları görsün!” buyurur. Tenbih edildiği şekilde Hazreti Abbas, Ebu Süfyan’ı (hakim bir noktada) durdurur. Kabileler, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’la birlikte bölük bölük Ebu Süfyan’ın önünden geçmeye başlarlar. Bir bölük geçer, Ebu Süfyan sorar: “Ey Abbas bunlar kim?” “Bunlar Beni Gıfar!” der. Ebu Süfyan: “Bana ne Gıfar’dan!” der. Sonra Ceheyne kabilesi geçer. Ebu Süfyan aynı şekilde sorar, aldığı cevaba benzer mukabelede bulunur. Arkadan Süleym geçer. Ebu Süfyan aynı şekilde sorar, aldığı cevaba benzer mukabelede bulunur. Derken bir bölük gelir ki, bu öncekilerden çok farklıdır. Yine sorar: “Ey Abbas bunlar kim?” “Bunlar,” der Abbas, “Ensardır. Başlarında Sa’d İbnu Ubade, beraberlerinde de bayrak var!” Sa’d der ki: “Ey Ebu Süfyan, bugün savaş günüdür. Bugün Kabe’nin helal addolunacağı gündür!” Ebu Süfyan Abbas’a: “Ey Abbasi (Sen Mekkelisin) bugün muhafaza vazifeni yapacağın en iyi fırsat. Görelim seni (şehri yağmalatma)” der. Derken bir bölük daha geçer. Bu geçenlerin sayıca en küçüğü. Bunların içinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve (yakın) ashabı var. Resulullah’ın sancağı da Zübeyr İbnü’l-Avvam Radıyallahu Anh’ın elindedir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Süfyan’ın yanından geçerken, Ebu Süfyan: “Sa’d İbnu’l-Ubade’nin söylediğini biliyor musun?” der. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Ne demişti?” diye sorar. Ebu Süfyan: “Şunu şunu söyledi” diyerek (yukarıda kaydedilen sözlerini) hatırlatır. Bunun üzerine Resulullah: “Sa’d İbnu Ubade yanıldı. Bilakis, bugün Allah’ın Ka’be’nin şanını yücelttiği bir gündür, bugün Ka’be’ye örtünün giydirildiği bir gündür!” dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), sancağının (Mekke’nin Batı ve Kuzey cihetinde yer alan iki dağdan biri olan) el-Hacun’a dikilmesini emretti. Halid İbnu Velid Radıyallahu Anh’e, şehre Mekke’nin üst kısmından, Keda’dan girmesini ferman buyurdu. O gün Halid İbnu Velid’in süvarilerinden iki kişi öldürülür: Hubeyş İbnu’l-Eş’ar ve Kürz İbnu Cabir el-Fihri Radıyallahu Anh.

Kaynak: Buhari, Megazi, 48

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu