İhdad (Matem) ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari Müslim Nesai Ebu Davud Tirmizi Malik
Başlık: İDDET VE İSTİBRA BÖLÜMÜ
Konu: İhdad (Matem)
Ravi: Humeyd İbnu Nafi’
Hadisin Arapçası:
عن حميد بن نافع قال: أخبرتني زينب أبي سلمة بهذه احاديث الثثة. قالت: ]دَخَلْتُ عَلى أُمِّ حَبِيبَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ # حِينَ تُوُفِّيَ أبُوهَا أبُو سُفْيَانَ ابْنُ حَرْبٍ فَدَعَتْ أُمُّ حَبِيبَةَ بِطِيبٍ فيهِ صُفْرَةٌ، َخَلُوقٌ أوْ غَيْرَهُ، فَدَهَنَتْ مِنْهُ جَارِيَةً ثُمَّ مَسَّتْ بِعَارِضَيْهَا. ثُمَّ قَالَتْ: وَاللّهِ مَالِي بِالطِّيبِ مَنْ حَاجَةٍ، غَيْرَ أنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ: َ يَحِلُّ مْرَأةٍ تُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ اŒخرِ أنْ تَحِدَّ عَلى مَيِّتٍ فَوْقَ ثََثِ لَيَالٍ إَّ عَلى زَوْجٍ أرْبَعَةَ أشْهُرٍ وعَشْراً. قَالَتْ زَيْنَبُ: فَدَخَلْتُ عَلى زَيْنَبَ بنْتِ جَحْشٍ حِينَ تُوُفِّيَ أخُوهَا فَدَعَتْ بِطِيبٍ فَمَسَّتْ مِنْهُ. ثُمَّ قَالَتْ: أمَا وَاللّهِ مَالِي بِالطِّيبِ مِنْ حَاجَةٍ غَيْرِ أنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ: َ يَحِلُّ “مْرَأةٍ تُؤْمِنُ باللّهِ وَالْيَوْمِ اŒخِرِ، وَذَكَرَتْ نَحْوَهُ. قَالَتْ رَيْنَبُ: وَسَمِعْتُ أُمِّي أُمِّ سَلَمَةَ تَقُولُ: جَاءَتِ امْرَأةٌ إلى النَّبِيِّ # فَقَالَتْ: إنَّ ابْنَتِي تَوَفِّي عَنْهَا زَوْجُهَا وَقَدِ اشْتَكَتْ عَيْنَهَا أفَنَكْحُلُهَا؟ فقَالَ # َ، مَرَّتَيْنِ أوْ ثَثاً. كُلُّ ذلِكَ يَقُولُ َ. ثُمَّ قَالَ: إنَّمَا هِيَ أرْبَعَةُ أشْهُرٍ وَعَشْرٌ. وَقَدْ كَانَتْ إحْدَاكُنَّ فِي الْجَاهِلِيَّةِ تَرْمِي بِالْبَعْرِةِ عَلى رَأسِ الْحَوْلِ. قَالَتْ زَيْنَبُ رَضِيَ اللّهُ عَنْها كَانَتِ الْمَرْأةُ إذَا تُوُفِّي زَوْجُهَا دَخَلَتْ حِفْشاً وَلَبِسَتْ شَرَّ ثِيَابِهَا وَلَمْ تَمَسَّ طِيباً حَتّى تَمُرَّ بِهَا سَنَةٌ. ثُمَّ تُؤْتى بِدَابَّةٍ، حِمَارٍ أوْ شَاةٍ أوْ طَيْرٍ، فَتَفْتَضُّ بِهِ، فَقَلَّمَا تَفْتَضُّ بشَىْءٍ إَّ مَاتَ. ثُمَّ تَخْرُجُ فَتُعْطى بَعْرَةً فَتَرْمِى بِهَا. ثُمَّ تُرَاجِعُ بَعْدُ مَا شَاءَتْ مِنْ طِيبٍ أوْ غَيْرِهِ[.قَالَ مَالك: »تَفْتَضُّ« تَمْسَحْ بِهِ جلدهَا أخرجه الستة.»الحِفْشُ« بيت صَغِير قَصِير سُمِّيَ خفشاً لضيقه .
Hadisin Anlamı:
Bana Zeyneb Bintu Ebi Seleme şu üç hadisi haber verdi: Dedi ki: “Babası Ebu Süfyan İbnu Harb vefat edince, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın zevce-i pekleri Ümmü Habibe’nin yanına girdim. (Ben yanında iken) Ümmü Habibe içerisinde sarı renk bulunan bir sürünme maddesi (tiyb) getirtti, bu haluk veya bir başkası idi. Ondan bir cariyeye sürdü, sonra da yanaklarına süründü. Sonra dedi ki: “Vallahi benim sürünüp süslenmeye ihtiyacım yok. Ancak Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın şöyle söylediğini işittim: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadına, bir ölü üzerine üç geceden fazla matem tutması helal olmaz. Fakat kocası müstesna, ona dört ay on gun matem tutar.” Zeyneb dedi ki: “Kardeşi öldüğü zaman Zeyneb Bintu Cahş Radıyallahu Anh’nın yanına girdim. O da bir tiyb istedi ve ondan süründü. Sonra dedi ki: “Doğrusu, vallahi sürünmeye bir ihtiyacım yok. Ancak Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın şöyle söylediğini işittim: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadına…” diye başlayan önceki hadisi aynen zikretti.” Zeyneb (üçüncü rivayetinde) dedi ki: “Annem Ümmü Seleme’yi işittim, diyordu ki: “Bir kadın Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e, gelerek: “Kızımın kocası öldü. Gözünden de hasta, gözüne (ilaç niyetiyle) sürme çekebilir miyiz?” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Hayır!” dedi. Kadın iki veya üç sefer aynı talebte bulundu. Aleyhissalatu vesselam her seferinde “Hayır!” dedi ve sonuncuda ilave etti: “Onun matem müddeti dört ay on gündür. Cahiliye devrinde sizden biri, sene başına mayıs atardı.” [Ravi Humeyd der ki: “Zeyneb’e “Senenin başına mayıs atma” nedir?” diye sordum] Zeyneb Radıyallahu Anh dedi ki: “Kocası ölen bir kadın hıfş (denen hücre)’ına çekilir, en kötü elbisesini giyer, üzerinden bir yıl geçmedikçe tiyb sürünmez (yıkanmaz, tırnak kesmez, hiçbir temizlik ameliyesinde bulunmaz, sonra bir yıl tamam olunca berbat bir manzara ile çıkar)dı. Sonra ona bir hayvan getirilirdi. Bu eşek veya koyun veya bir kuş olabilirdi. Bu (hayvanı önüne sürmek suretiyle iddet halini) kırardı. İddetini kırmada kullandığı hayvan hemen hemen ölürdü. Sonra (iddetten) çıkardı, kendisine mayıs verilirdi, o da bunu [önüne] atardı. (Böylece evlenmeye helal olurdu.) İşte bundan sonra tiyb ve diğer (süslenme ve başka) şeylere müracaat ederdi.”
Kaynak: Buhari, Talak 46, 47, 60, Cenaiz 31, Müslim, Talak 58 (1486-1489), Muvatta, Talak 101, (2, 596-598), Ebu Davud, Talak 42, (2299), Tirmizi, Talak 18, (1195, 1196, 1197), Nesai, Talak 61, (6, 201), 60, (6, 205)