Başlık: HACC VE UMRE BÖLÜMÜ
Konu: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın Hacc Ve Umresi
Ravi: Ali
Hadisin Arapçası:
وعن على رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]وَقَفَ رسولُ اللّهِ # بِعَرفَةَ وقال: هذِهِ عَرفَة وَهُوَ المَوْقِفُ وَعَرَفَةُ كُلُّهَا مَوْقِفٌ. ثُمَّ أفَاضَ حِينَ غَرَبَتِ الشّمْسُ وَأرْدَفَ أُسَامَةَ بنَ زَيْدٍ وَجَعَلَ يُشِيرُ بِيَدِهِ عَلى هَيْنَتِهِ وَالنّاسُ يَضْرِبُونَ يَمِيناً وَشِماً َ يَلْتَفِتُ إلَيْهِمْ. وَيَقولُ: يَا أيُّهَا النَّاسُ عَلَيْكُمْ السّكِينَةُ. ثُمَّ أتَى جَمْعاً فَصَلَّى بِهِمُ الصََّتَيْنِ جَمِيعاً. فَلَمَّا أصْبَحَ أتَى قُزَحَ وَوَقَفَ عَلَيْهِ؛ وقال: هذَا قُزَحُ، وَهُوَ المَوْقِفُ وَجَمْعٌ كُلُّهَا مَوْقِفٌ. ثُمَّ أفَاضَ حَتَّى انْتَهى إلى وَادِى مُحَسِّرٍ، فقَرَعَ نَاقَتَهُ فَخَبّتْ حَتَّى جَاوَزَ الْوَادِىَ فَوقفَ وَأرْدَفَ الْفَضْلَ. ثُمَّ أتَى الجَمْرَةَ فَرَمَاهَا. ثُمَّ أتَى إلى المَنْحَرِ فقال: هَذَا المَنْحَرُ وَمِنىً كُلُّهَا مَنْحَرٌ وَاسْتَفْتَتْهُ جَارِيَةٌ شَابَّةٌ مِنْ خَثعَمَ قالَتْ يَا رسولَ اللّهِ إنَّ أبى شَيْخٌ كَبِيرٌ قَدْ أدْرَكَتْهُ فَرِيضَةُ اللّهِ تَعالى في الحَجِّ أفَيُجْزِى أنْ أحُجَّ عَنْهُ؟ قال: حُجِّى عَنْ أبِيكِ. قال: وَلوَى عُنُقَ الْفَضْلِ، فقَالَ الْعَبّاسُ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ: يَارَسُولَ اللّهُ؟ لِمَ لَوَيْتَ عُنَقَ ابنِ عَمِّكَ؟ قال: رَأيْتُ شَاباً وَشَابَةً، فَلَمْ آمَنِ الشَّيْطَانَ عَلَيْهِمَا. فَأتَاهُ رَجُلٌ فقَالَ يارسُولَ اللّهِ: إنِّى أفَضْتُ قَبْلَ أنْ أحْلِقَ؟ فقَالَ: احْلِقْ وََ حَرَجَ. وَجَاءَ آخَرُ: فقَالَ يَا رسُولَ اللّهِ: إنِّى ذَبَحْتُ قَبْلَ أنْ أرْمِىَ؟ فقَالَ: ارْمِ وََ حَرَجَ. قالَ: ثُمَّ أتَى الْبَيْتَ فَطَافَ بِهِ ثُمَّ أتَى زَمْزَمَ فقََالَ يَا بَنِى عَبدِالمطلبِ لَوَْ أنْ يَغْلِبَكُمْ النَّاسُ عَلَيْهِ لَنَزَعْتُ[. أخرجه الترمذى .
Hadisin Anlamı:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Arafat’ta vakfe yaptı ve: “Burası Arafat’tır, vakfe yeridir, Arafat’ın her yeri vakfe yeridir” dedi. Sonra güneş batar batmaz ifaza yaptı. (Arafat’ı terketti). Devesinin terkisine Üsame İbnu Zeyd Radıyallahu Anh’i bindirdi. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), -halk sağında ve solunda (develere telaşla vururlarken) onlara dönüp bakmadan- her zamanki sükun ve rıfk halini koruyarak eliyle işaret edip: “Ey insanlar! Sakin olun” diyordu. Sonra Cem’e (Müzdelife’ye) geldi. Orada iki namazı da (akşam ve yatsı) beraberce kıldırdı. Sabah olunca Kuzeh tepesine gelip üzerinde vakfe yaptı. “Burası Kuzeh’dir, vakfe yeridir. Cem’in tamamı vakfe yeridir!” dedi. Sonra oradan ayrıldı, Mubassır vadisine geldi. Devesine vurdu. Deve dört nala koşarak vadiyi geçti. Orada durup, amcası Abbas Radıyallahu Anh’ın oğlu Fazl’ı devesinin terkisine aldı. Oradan Cemretu’l-Akabe’ye geldi ve taşlama yaptı. Sonra menhara (kesim yerine) geldi: “Burası menhardır (kurbanlarımızı keseceğimiz yer), Mina’nın her tarafı menhardır” buyurdu. Has’am kabilesinden genç bir kadın gelerek: “Ey Allah’ın Resulü! Babam yaşlanmış bir ihtiyardır, Allah’ın hacc farızası kendisine terettüp etmektedir. Ben ona bedel hacc yapabilir miyim?” diye bir sual sordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Babana bedel hacc yap!” cevabını verdi. Bu sırada eliyle, devenin terkisinde bulunan Fazl’ın başını büktü. Amcası Abbas Radıyallahu Anh: “Ey Allah’ın Resulü! Amcanın oğlu Fazl’ın başını niye büktün?” diye sordu. “İkisini de birer genç görüyorum. Onlar hakkında şeytanın şerrinden emin değilim!” dedi. Derken bir adam daha gelip: “Ey Allah’ın Resulü, ben traş olmazdan önce ifaza tavafını yaptım!” dedi. “Traş da ol, bunda mahzur yok!” cevabını aldı. Derken bir başkası daha gelip: “Ey Allah’ın Resulü, ben taşlama yapmazdan önce kurbanımı kesmiş bulundum!” dedi. “Taşlarını da at, bunda bir mahzur yok!” cevabını aldı. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Beytullah’a geldi, onu tavaf etti. sonra zemzem’e geldi ve: “Ey Abdulmuttaliboğulları, eğer halk size bunun üzerine galebe etmeyecek olsa mutlaka çekerdim” dedi.
Kaynak: