Bingöl Üniversitesi yerleşkesinde düzenlenen ve Türkçe, Arapça, Kürtçe ve Zazaca dillerinde 20 ayrı oturumda geçekleşen sempozyumda, toplam 95 bildiri sunuldu.
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Tanrıverdi, “Şark Medreselerinde Seviye Belirleme Yöntemi” başlıklı sunumunda, medreselerde verilen eğitimi değerlendirdi.
Son dönemde medreselerin, hükümet ve devlet tarafından da gündeme getirildiğini ifade eden Prof. Dr. Tanrıverdi, “Medreselere gerçekten bir konum, bir statü verilmek isteniyorsa medreselerin sistemleştirilmesi ve kurumsallaştırılmaları gerekiyor. Eski klasik haliyle pek çok medreselerin eksiği var. Bu konuda medrese-ilahiyat işbirliğinin çok faydalı olacağı kanaatindeyim” dedi.
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yalar da “Şark Medreselerine Analitik ve Eleştirel Bir Bakış” konulu sunumunda, eğitim ve öğretim faaliyetinin, toplumun bazı ihtiyaçlarını karşılamak ve öngörülen birtakım hedefleri gerçekleştirmek amacıyla yürütüldüğünü belirterek, “Bu bağlamda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu medreselerinin öğretim metodu, ders müfredatı, kitapları ve süresi de bu medreselerin ortaya çıktığı dönemin şartlarını oluşturan ihtiyaç ve hedeflerebağlı olarak belirlenmiş, eğitim ve öğretim faaliyetleri bu çerçevede sürdürülmüştür” diye konuştu.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Yılmaz Kılınç ise “İlim, İslam ve Batı Medeniyeti” konulu tebliğinde, ilmin düzenli toplanmış bilgiler topluluğu olduğunu ifade ederek, “Hafızanın algıladığı her şeye ‘bilgi’ denir. Bilgileri düzenli toplayan ya da belli konularda ihtisas sahibi olanlara da ‘ilim adamı‘ veya ‘alim’ diyebiliriz. Böylece bu özellikteki ilim sahibine ‘alim’ veya bilgi sahibine de ‘bilim adamı’ diyeceğimiz ortaya çıkıyor. Demek ki her bilginin ilim, her bilenin de alim olmadığı anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı