Muzari Fiil Fiili Muzari Çekimi
FİİL-İ MUZÂRİ
Arapça’da iki temel farklı fiil çekimi vardır. Başına bir harf getirilmek veya son harekede değişiklik yapmak suretiyle diğer zamanlar hep bu ikisinden türetilir. Mâzî fiil çekiminden sonra öğrenmemiz ve ezberlememiz gereken ikinci fiil çekimi muzâri fiil çekimidir. Şimdiki ve geniş zamandaki bir olayı bildiren fiillere Fiil-i muzâri denir. Fiilin sonuna …er, ….ar, …yor manası verir. Türkçe’mizdekinden farklı olarak aynı fiil Arapça’da hem şimdiki zamanı hem de geniş zamanı karşılar. Muzâri fiil أَتَيْنَ ibaresindeki harflerden biriyle başlar. Örnek:
تَخْرُجُ | (Sen) çıkıyorsun, çıkarsın | أَخْرُجُ | (Ben) çıkıyorum, çıkarım |
نَخْرُجُ | (Biz) çıkıyoruz, çıkarız | يَخْرُجُ | (O) çıkıyor, çıkar |
يَكْتُبُ | yazar, yazıyor | يَعْلَمُ | biliyor, bilir |
Fiil-i muzâride dikkat edilmesi gereken husus şudur: Yukarıda örnek olarak gösterilen ve أَتَيْنَ harflerinden biriyle başlayan sülâsi (üç harfli) fiillerin ortak noktası; muzaraat harflerinin üstünle başlaması ve hepsinin son harfinin harekesinin merfû olmasıdır. Ortadaki harfin harekesi ise değişkendir. Üstün, ötre veya esre olarak gelebilir ve bunun belli bir kaidesi yoktur. Ancak ezberlenmek ve sözlükten bakılmak suretiyle orta harfi bilinir. Sülasi mücerret dediğimiz üçlü fiillerde mâzî ile muzâri fiil aşağıdaki altı şekilden biriyle meydana gelir:
1. Birinci bab -َ -ُ نَصَرَ يَنْصُرُ yardım etti
خَرَجَ يَخْرُجُ | çıktı | أخَذَ يَأْخُذُ | aldı | قَتَلَ يَقْتُلُ | öldürdü |
2. İkinci bab -َ -ِ ضَرَبَ يَضْرِبُ vurdu, dövdü
رَجَعَ يَرْجِعُ | döndü | ظَلَمَ يَظْلِمُ | zulmetti | جَلَسَ يَجْلِسُ | oturdu |
3. Üçüncü bab -َ -َ فَتَحَ يَفْتَحُ açtı
سَأَلَ يَسْأَلُ | sordu | صَنَعَ يَصْنَعُ | yaptı, işledi | ذَهَبَ يَذْهَبُ | gitti |
4. Dördüncü bab -ِ -َ عَلِمَ يَعْلَمُ bildi
وَجِلَ يَجَلُ | korktu | شَهِدَ يَشْهَدُ | şahit oldu |
5. Beşinci bab -ُ -ُ حَسُنَ يَحْسُنُ güzel oldu
كَبُرَ يَكْبُرُ | büyüdü | قَبُحَ يَقْبُحُ | çirkin oldu |
6. Altıncı bab -ِ -ِ حَسِبَ يَحْسِبُ saydı, zannetti
وَرِثَ يَرِثُ | varis oldu |
*Ezberlenmesi tavsiye edilen ve Kur’ân’da en çok kullanılan fiillerin mâzî ve muzârileri şunlardır:
Muzâri orta harfi ötre olanlar:
خَرَجَ – يَخْرُجُ | çıktı – çıkıyor | كَتَبَ – يَكْتُبُ | yazdı – yazıyor | |||
ذَكَرَ – يَذْكُرُ | zikretti-zikrediyor | دَخَلَ – يَدْخُلُ | girdi – giriyor | |||
عَبَدَ – يَعْبُدُ | ibadet etti-ibadet ediyor | نَصَرَ- يَنْصُرُ | yardım etti-yardım ediyor | |||
أَمَرَ – يَأْمُرُ | emretti- emrediyor | نَظَرَ – يَنْظُرُ | baktı – bakıyor | |||
سَجَدَ – يَسْجُدُ | secde etti-secde ediyor | أَخَذَ – يَأْخُذُ | aldı – alıyor | |||
طَلَبَ – يَطْلُبُ | istedi – istiyor | خَلَقَ – يَخْلُقُ | yarattı – yaratıyor | |||
شَكَرَ – يَشْكُرُ | teşekkür etti, şükretti – teşekkür ediyor, şükrediyor | |||||
Muzâri orta harfi üstün olanlar:
سَأَلَ – يَسْأَلُ | sordu, istedi-sorar, ister | فَتَحَ – يَفْتَحُ | açtı – açar | |||||
شَرِبَ – يَشْرَبُ | içti – içer | قَرَأَ- يَقْرَأُ | okudu – okur | |||||
لَعَنَ – يَلْعَنُ | lanet etti – lanet eder | فَعَلَ – يَفْعَلُ | yaptı – yapar | |||||
بَعَثَ – يَبْعَثُ | gönderdi – gönderir | ذَهَبَ – يَذْهَبُ | gitti – gider | |||||
عَمِلَ – يَعْمَلُ | çalıştı, yaptı- çalışır, yapar | عَلِمَ – يَعْلَمُ | bildi – bilir | |||||
جَعَلَ – يَجْعَلُ | kıldı,yaptı – kılar,yapar | سَمِعَ – يَسْمَعُ | işitti – işitir | |||||
مَنَعَ – يَمْنَعُ | menetti,yasakladı-meneder, yasaklar | فَهِمَ – يَفْهَمُ | anladı – anlar | |||||
Muzâri orta harfi esre olanlar:
عَقَلَ- يَعْقِلُ | akletti – akleder | ضَرَبَ – يَضْرِبُ | vurdu- vurur | ||
غَلَبَ – يَغْلِبُ | galib geldi – galib gelir | جَلَسَ- يَجْلِسُ | oturdu-oturur | ||
عَرَفَ – يَعْرِفُ | bildi, tanıdı – bilir, tanır | نَزَلَ – يَنْزِلُ | indi – iner | ||
عَرَضَ – يَعْرِضُ | arzetti, gösterdi – arzeder, gösterir | ||||
Fiil-i Muzâri’nin Çekim Tablosu
Cemi | Müsennâ | Müfred | |||
Müzekker | يَكْتُبُونَ | يَكْتُبَانِ | يَكْتُبُ | Gâib | |
(Onlar) yazıyorlar | (O ikisi) yazıyor | (O) yazıyor | |||
Müennes | يَكْتُبْنَ | تَكْتُبَانِ | تَكْتُبُ | Gâibe | |
Müzekker | تَكْتُبُونَ | تَكْتُبَانِ | تَكْتُبُ | Muhâtab | ||||
(Sizler) yazıyorsunuz | (İkiniz) yazıyorsunuz | (Sen) yazıyorsun | ||||||
Müennes | تَكْتُبْنَ | تَكْتُباَنِ | تَكْتُبِينَ | Muhâtaba | ||||
Müz + Müe | نَكْتُبُ | نَكْتُبُ | أَكْتُبُ | Mütekellim | ||||
| (Bizler) yazıyoruz | (İkimiz)yazıyoruz | (Ben) yazıyorum |
| ||||
Not: Mâzîdeki ilk harfi hemze olan أَكَلَ (yedi) –أَمَرَ (emretti)- أَخَذَ (aldı) gibi fiillerin hemzeleri, muzâri mütekellim vahde (ben) siygalarında, iki hemze yanyana geldiği için (أَاْكُلُ) şeklinde değil, birleştirilerek آكُلُ (yerim), آمُرُ (emrederim, emrediyorum), آخُذُ (alırım, alıyorum) şeklinde uzatılan tek hemze halinde söylenir.
Fiili Muzari iki kısımdır:
1) Muzari Malum
2) Muzari Meçhul
Muzari malum üç şekil üzere bulunur:
1) يَفْعُلُ kalıbında gelir. يَكْتُبُ gibi.
2) يَفْعِلُ kalıbında gelir. يَغْسِلُ gibi.
3) يَفْعَلُ kalıbında gelir. يَعْلَمُ gibi.
Üç kalıbın birbirinden farkı yalnız üçüncü harfin harekesinden doğuyor. Yoksa birinci harf hepsinde üstün, ikinci harf hepsinde sakin, dördüncü harf hepsinde ötredir.
Dikkat:
Bir fiili muzari harekeli ise harekesine bakarak falan şekildedir, deriz. Fakat harekesi yoksa hangi şekilde okunacağını sözlüğe bakarız.
MÜZARİ MALUM
يَفْعُلُ kalıbında bulunan يَكْتُبُ muzari filin çekimi şöyledir:
جَمْعٌ Çoğul | تَثْنِيَةٌ İkil | مُفْرَدٌ Tekil | ||
يَكْتُبُونَ | يَكْتُبَانِ | يَكْتُبُ | مُذَكَّرٌ Eril | غَائِبٌ |
يَكْتُبْنَ | تَكْتُبَانِ | تَكْتُبُ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
تَكْتُبُونَ | تَكْتُبَانِ | تَكْتُبُ | مُذَكَّرٌ Eril | مُخَاطَبٌ |
تَكْتُبْنَ | تَكْتُبَانِ | تَكْتُبِينَ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
نَكْتُبُ | اَكْتُبُ | مُتَكَلِّمٌ |
يَفْعِلُ kalıbında bulunan يَغْسِلُ muzari filin çekimi şöyledir:
جَمْعٌ Çoğul | تَثْنِيَةٌ İkil | مُفْرَدٌ Tekil | ||
يَغْسِلُونَ | يَغْسِلاَنِ | يَغْسِلُ | مُذَكَّرٌ Eril | غَائِبٌ |
يَغْسِلْنَ | تَغْسِلاَنِ | تَغْسِلُ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
تَغْسِلُونَ | تَغْسِلاَنِ | تَغْسِلُ | مُذَكَّرٌ Eril | مُخَاطَبٌ |
تَغْسِلْنَ | تَغْسِلاَنِ | تَغْسِلِينَ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
نَغْسِلُ | اَغْسِلُ | مُتَكَلِّمٌ |
يَفْعَلُ kalıbında bulunan يَعْلَمُ muzari filin çekimi şöyledir:
جَمْعٌ Çoğul | تَثْنِيَةٌ İkil | مُفْرَدٌ Tekil | ||
يَعْلَمُونَ | يَعْلَمَانِ | يَعْلَمُ | مُذَكَّرٌ Eril | غَائِبٌ |
يَعْلَمْنَ | تَعْلَمَانِ | تَعْلَمُ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
تَعْلَمُونَ | تَعْلَمَانِ | تَعْلَمُ | مُذَكَّرٌ Eril | مُخَاطَبٌ |
تَعْلَمْنَ | تَعْلَمَانِ | تَعْلَمِِينَ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
نَعْلَمُ | اَعْلَمُ | مُتَكَلِّمٌ |
MÜZARİ MEÇHUL
Müzari meçhul yalnız bir şekilde bulunur ki, o da يَفْعَلُ kalıbındadır.
Şu halde;
يَكْتُبُ muzari fiilin meçhulü يُكْتَبُ ,
يَغْسِلُ muzari fiilin meçhulü يُغْسَلُ ,
يَعْلَمُ muzari fiilin meçhulü يُعْلَمُ , kalıbından gelir.
يُفْعَلُ kalıbında bulunan يُكْتَبُ muzari fiili meçhulün çekimi şöyledir:
جَمْعٌ Çoğul | تَثْنِيَةٌ İkil | مُفْرَدٌ Tekil | ||
يُكْتَبُونَ | يُكْتَبَانِ | يُكْتَبُ | مُذَكَّرٌ Eril | غَائِبٌ |
يُكْتَبْنَ | تُكْتَبَانِ | تُكْتَبُ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
تُكْتَبُونَ | تُكْتَبَانِ | تُكْتَبُ | مُذَكَّرٌ Eril | مُخَاطَبٌ |
تُكْتَبْنَ | تُكْتَبَانِ | تُكْتَبِينَ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
نُكْتَبُ | اُكْتَبُ | مُتَكَلِّمٌ |
يُفْعَلُ kalıbında bulunan يُغْسَلُ muzari fiili meçhulün çekimi şöyledir:
جَمْعٌ Çoğul | تَثْنِيَةٌ İkil | مُفْرَدٌ Tekil | ||
يُغْسَلُونَ | يُغْسَلاَنِ | يُغْسَلُ | مُذَكَّرٌ Eril | غَائِبٌ |
يُغْسَلْنَ | تُغْسَلاَنِ | تُغْسَلُ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
تُغْسَلُونَ | تُغْسَلاَنِ | تُغْسَلُ | مُذَكَّرٌ Eril | مُخَاطَبٌ |
تُغْسَلْنَ | تُغْسَلاَنِ | تُغْسَلِينَ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
نُغْسَلُ | اُغْسَلُ | مُتَكَلِّمٌ |
يُفْعَلُ kalıbında bulunan يُعْلَمُ muzari fiili meçhulün çekimi şöyledir:
جَمْعٌ Çoğul | تَثْنِيَةٌ İkil | مُفْرَدٌ Tekil | ||
يُعْلَمُونَ | يُعْلَمَانِ | يُعْلَمُ | مُذَكَّرٌ Eril | غَائِبٌ |
يُعْلَمْنَ | تُعْلَمَانِ | تُعْلَمُ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
تُعْلَمُونَ | تُعْلَمَانِ | تُعْلَمُ | مُذَكَّرٌ Eril | مُخَاطَبٌ |
تُعْلَمْنَ | تُعْلَمَانِ | تُعْلَمِينَ | مُؤَنَّثٌ Dişil | |
نُعْلَمُ | اُعْلَمُ | مُتَكَلِّمٌ |
Dikkat:
1- Fiili muzariler –gerek malum ve gerekse meçhul olsunlar- Türkçeye “şimdiki zaman” veya “geniş zaman” ile tercüme edilirler. Eğer bir işe başlamışız da henüz bitmemiş ve devam ediyorsa “şimdiki zaman” ile, eğer görünürde başlanmış bir iş yoksa “geniş zaman” ile tercüme edilir. Örnek: يَكْتُبُ kelimesi “yazıyor” yahut “yazar”; يُكْتَبُ kelimesi de “yazılıyor” yahut “yazılır” şeklinde tercüme edilirler.
2- Fiili muzarinin başına “istikbal: gelecek edatı” denilen سَ , yahut سَوْفَ geçerse, Türkçeye “gelecek zaman” ile tercüme edilir. Örnek: سَيَكْتُبُ (yazacak), سَيُكْتَبُ (yazılacak);سَوْفَ يَكْتُبُ (yazacak), سَوْفَ يُكْتَبُ (yazılacak), gibi. Bu سَ ve سَوْفَ çekimde hiçbir değişiklik yapmadan fiili muzarinin her çekiminin başına geçebilir.
3- Fiili muzarinin başına لاَمُ مَفْتُوعَة (lamı meftuha – üstün lam) gelirse, Türkçeye “şimdiki zaman” ile tercüme edilir. Örnek: لَيَكْتُبُ (yazıyor), لَيُكْتَبُ (yazılıyor),gibi. Bu لَ harfi çekimde hiçbir değişiklik getirmeden fiili muzarinin her çekiminin başına geçebilir.
NEFY-İ HAL (MUZARİİ MENFİ)
Fiili muzarinin başına مَا geçerse (Nefyi hal) olup Türkçeye “şimdiki zamanın olumsuzu” ile tercüme edilir. Örnek: مَا يَكْتُبُ (yazmıyor), مَا يُكْتَبُ (yazılmıyor), gibi.
Bu مَا çekimde hiçbir değişiklik yapmadan fiili muzarinin her sigasının başına geçebilir.
NEFYİ İSTİKBAL NEFYİ MUZARİ
Fiili muzarinin başına لاَ geçerse Sibeveyh’e göre (Nefyi İstikbal) olup Türkçeye “geniş zamanın olumsuzu” iler tercüme edilir.
لاَ يَكْتُبُ (yazmaz), لاَ يِكْتَبُ (yazılmaz) gibi. Fakat İbni Malik’e göre (Nefyi Muzari) olup Türkçeye “geniş zamanın olumsuzu” veya “şimdiki zamanın olumsuzu” ile tercüme edilebilir.
لاَ يُكْتَبُ (yazmaz veya yazmıyor); لاَ يُكْتَبُ (yazılmaz veya yazılmıyor) gibi. Bu لاَ çekimde hiçbir değişiklik yapmadan fiili muzarinin her çekiminin başına geçebilir.
Cümle Örnekleri:
ماَذاَ تاْكُلُ فيِ الْفَطوُرِ ؟ | Kahvaltıda ne yersin? |
آكُلُ الْبَيْضَ. | Yumurta yerim. |
وَ ماَذاَ تَشْرَبُ ؟ أَشْرَبُ اللَّبَنَ. | (Peki) Ne içersin ? Süt içerim. |
ماَذاَ تَأْكُلُ فيِ الْعَشاَءِ ؟ | Akşam yemeğinde ne yersin? |
آكُلُ الْفاَكِهَةَ. | Meyve yerim. |
ماَذاَ تَشْرَبُ ؟ أَشْرَبُ الْقَهْوَةَ. | Ne içersin? Kahve içerim. |
أَخيِ يَشْرَبُ الْقَهْوَةَ داَئِماً. | (Erkek) Kardeşim daima kahve içer. |
ماَذاَ تَرْسُمُ مَرْيَمُ ؟ تَرْسُمُ شَجَرَةً. Meryem ne resm(i) yapıyor? Bir ağaç resmi yapıyor. | |
أَنْتِ تَرْسُميِنَ جَيِّداً. | Sen iyi resim yapıyorsun. |
ماَذاَ تاْكُليِنَ فيِ الْغَداَءِ ؟ | Öğle yemeğinde ne yersin? |
آكُلُ الدَّجاَجَ أَوِ السَّمَكَ. | Tavuk veya balık yerim. |
وَماَذاَ تَشْرَبيِنَ ؟ أَشْرَبُ الشاَّىَ أَوِ() الْعَصيِرَ. | (Peki) ne içersin? Çay veya meyve suyu içerim. |
اَلْمُديِرُ يَنْزِلُ مِنَ السَّياَّرَةِ. | Müdür arabadan iniyor. |
هَلْ تَعْرِفُ هَذاَ الْوَلَدَ ؟ نَعَمْ ، أَعْرِفُهُ. | Bu çocuğu tanıyor musun? Evet, onu tanıyorum. |
هَلْ تَعْرِفُ الْمُدَرِّسِينَ فِي الْمَدْرَسَةِ ؟ | Okuldaki öğretmenleri tanıyor musun? |
نَعَمْ ، أَعْرِفُهُمْ. | Evet, onları tanıyorum. |
هَلْ تَعْرِفُ هَذهِ الْبِنْتَ ؟ | Bu kızı tanıyor musun? |
نَعَمْ ، أَعْرِفُهاَ . هِيَ فاَطِمَةُ. | Evet, onu tanıyorum. O Fatıma’dır. |
لِمَنْ تَكْتُبُ الرَّساَئِلَ ؟ | Mektupları kimin için (kime) yazıyorsun ? |
أَكْتُبُ الرَّساَئِلَ لِعاَئِلَتيِ وَلِأَصْدِقاَئيِ. | Mektupları ailem ve arkadaşlarım için yazıyorum. |
أَناَ اَكْتُبُ لِعاَئِلَتيِ فَقَطْ. | Ben sadece ailem için yazıyorum. |
هَلْ تَعْرِفُ هَذِهِ الْمُدَرِّسَةَ ؟ | Bu öğretmeni tanıyor musun? |
نَعَمْ ، أَعْرِفُهاَ. هِيَ عاَئِشَةُ. | Evet, onu tanıyorum. O Aişe’dir. |
مَتَى تَرْجِعُ مِنَ الرِّحْلَةِ ؟ | Geziden ne zaman dönüyorsun? |
سَعيِدٌ يَعْمَلُ الشاَّيَ فيِ الْمَطْبَخِ. | Said mutfakta çay yapıyor. |
بِماَذاَ يَلْعَبُ التَّلاَميِذُ ؟ هُمْ يَلْعَبُونَ بِالْكُرَةِ. | Öğrenciler ne ile oynuyor? Onlar top ile oynuyor. |
هِشاَمٌ يَذْهَبُ مَعَ واَلِدِهِ إِلَى السُّوقِ مَساَءً. | Hişam babasıyla akşamleyin çarşıya gidiyor. |
هَلْ تَذْهَبُ أُخْتُكَ إِلَى مَدْرَسَتِهاَ مُبَكِّرَةً. | Kızkardeşin okuluna erken mi gider? |
ماَذاَ يَفْعَلُونَ فيِ الْمَسْجِدِ ؟ | Mescidde ne yapıyorlar? |
هُمْ يَدْرُسوُنَ الْعَرَبِيَّةَ. | Onlar Arapça tahsil ediyorlar. |
هُنَّ يَحْفَظْنَ الْقُرْآنَ. | Onlar Kur’ân’ı ezberliyorlar. |
هُمْ يَشْرَبوُنَ الشاَّىَ. | Onlar çay içiyorlar. |
هُنَّ يَرْكَبْنَ الْحاَفِلَةَ. | Onlar otobüse biniyorlar. |
يَذْهَبُ عَبْدُ اللَّهِ إِلَى الْمَصْنَعِ غَداً. | Abdullah yarın fabrikaya gidiyor. |
أَيْنَ يَجْلِسُ الْوَلَدُ وَ واَلِدُهُ ؟ | Çocuk ve babası nerede oturuyor? |
يَجْلِساَنِ فِي الْغُرْفَةِ. | Odada oturuyorlar. |
لِماَذاَ يَجْلِساَنِ فِي الْغُرْفَةِ ؟ | Niçin odada oturuyorlar? |
أَكْتُبُ الدَّرْسَ قَبْلَ النَّوْمِ | Dersi uykudan önce yazıyorum. |
ماَذاَ يَفْعَلُ الطَّبِيبُ ؟ | Doktor ne yapıyor? |
هَلْ تَسْكُنُ وَحْدَكَ فِي الْغُرْفَةِ ؟ | Odada tek başına mı oturuyorsun? |
تَنْصَحُ الْمُعَلِّمَةُ التِّلْمِيذاَتِ. | Öğretmen kız öğrencilere nasihat ediyor. |
تَشْكُرُ الْمُدِيرَةُ الطاَّلِبَتَيْنِ. | Müdür iki öğrenciye teşekkür ediyor. |
إِنَّهُنَّ يَعْرِفْنَ الْخَبَرَ. | Gerçekten onlar haberi biliyorlar. |
يَفْحَصُ الطَّبِيبُ الْوَلَدَ وَ يَسْأَلُهُ عَنْ مَرَضِهِ. Doktor çocuğu muayene ediyor ve hastalığı hakkında soruyor. |