2- Haddini Bilmek Ya Da Ehliyete Riayet:
Muhaddis, hadîs rivayetini belli bir olgunluk ve
yaş hududunda yapmalıdır. İbnu Hallâd elli ile seksen yaş arasını tavsiye eder.
Bazıları da 40 yaşından önce rivayetin caiz olmadığını söyler. Kadı İyaz buna
itiraz ederek 40 yaşından ve hatta 30 yaşından önce hadis rivâyet eden selef
büyüklerinden misal vermiştir. Mâlik İbnu Enes (İmam-ı Mâlik) bunlardan biridir.
Halk, kendisini dinlemek üzere, büyük kalabalıklar teşkil etmeye başladığı zaman
üstadları henüz hayatta idi. Öte yandan, muhaddisin bu yaşı beklemesi bazı
tehlikeleri de beraberinde getirecektir: İlmin ziyâı gibi. Çünkü, kırk elli
yaşına ulaşmadan ölenler var. Ömer İbnu Abdilaziz, Saîd İbnu Cübeyr, İbrahim en-Nehâî
gibi nice büyük alimler ellisini idrak etmeden vefat etmişlerdir.İbnu Hallâd’ın,
ihtilât ârız olur endişesiyle “seksenden sonra rivâyeti kesmelidir” sözüne de
itiraz edilmiştir. Zira sahabe ve sonrakilerden çok sayıda selef, ileri yaşlarda
hadis rivayetinde bulunmuştur. Enes İbnu Mâlik, Sehl İbnu Sa’d, Abdullah İbnu
Ebî Evfa (radıyallahü anhüm) gibi. Hatta yüz yaşını aştığı halde sağlıklı
şekilde rivâyet edenler olmuştur: Hasan İbnu Arfe, Ebu’l-Kasım el-Bağavî, Ebu
İshâk el-Hüseynî, el-Kadı Ebu’t-Tayyib et-Taberî vs.
[1]
Hadis hocasının, yaşı ne olursa olsun, ehil
olmadıkça hadis okutmaya ve rivayetine kalkışmaması lazımdır. Ruvayet ve hocalık
yaşı olarak ileri sürülen 33, 40 ve 50 rakamları ve delillerini bir tarafa
bırakarak mes’elenin prensibini, “ilmine ihtiyaç duyulması” olarak tesbit etmek
daha uygundur. İlmine ihtiyaç duyulan bir kişinin, yaşı kaç olursa olsun, bundan
çekinmesi doğru olmaz.
Unutulmamalıdır ki, “cahil, yaşlı da olsa küçük;
alim genç de olsa büyüktür.”
[2]