5- “Usûl”le İlgili Te’lifler
Usûl’le ilgili prensipler sahâbe devrinde
görülmeye başlamıştır. Tabiîn devrinde ise daha da gelişmiş, İmam-ı Azam
örneğinde olduğu üzere istikrarını bulan prensiplerden hareketle fıkıh tedvîn
edilecek hâle gelmiştir. Usûl-i Fıkıh kitapları -meselâ Usûl-i Serahsî- tedkîk
edilecek olsa İmam Azam (V. 150/767) zamanına kadar takarrur etmiş ve onun
müstenedâtı olan -hadîse müteallik- birçok prensip ve kaideyi görmek mümkündür.
İmam Şâfiî (V.204/819) zamanında daha da gelişmekten öte, sistematize edilip
yazıya geçirildiğini görürüz. Nitekim Şâfiî Hazretleri (radıyallahu anh)’nin
er-Risâle adlı te’lifi ilk usûl-i fıkıh olduğu kadar ilk usûl-i hadîsdir de.
Ancak muhaddisler, usûl-i hadîsle ilgili
bahislerin üçüncü asır boyunca da artmaya devam edip, ıstılahların dördüncü
asırda olgunlaştığını ve ilk müstakil te’lifin bundan sonra ortaya çıktığını
kabûl ederler.[1]
Hadis metinlerinin hadis kitaplarında bir araya
getirilmesi, temelde “sahih” hadisleri tesbit amacından kaynaklanmaktaydı. Bu
tesbit çalışmaları da belli kaidelere göre yapılıyordu. Bazıları kabul edilirken
bir kısmı da güvenilir bulunmuyor ve reddediliyordu. Ne var ki bu tesbit, red ve
kabullere esas teşkil eden kaideler (usûl) belli kitaplarda toplanmış değildi.
Kaidelerin biliniyor ve uygulanıyor olması yeterli görülmekteydi. Hadis
metinlerinin bu uygulanan canlı kaidelere göre tesbitinden sonra, geleceğin
araştırıcılarına hadis edebiyatının hangi kaidelere göre oluşturulduğunu anlatma
görevi de yerine getirilirdi. Nitekim bu da geciktirilmemiş, Kütüb-i Sitte
dönemini takip eden yıllarda usül edebiyatı da müstakil mahsullerini vermiştir.
Ancak yine bu arada hatırlanması uygun olan bir
durum söz konusudur. O da -müstakilen olmasa bile- bazı hadis usûlü kaideleri
daha önceki kaidelere ait eserlerde yer almıştır. Meselâ İmam Şafiî’nin
er-Risale’si, Ahmed b. Hanbel’in, kendisine sorulan suallere verdiği cevaplar,
Müslim’in Sahih’ine yazdığı mukaddime, Ebu Davud’un Mekkelilere yazdığı mektup,
Tirmizî’nin Cami’i ve sonundaki Kitabu’l-İlel’i bu konuda ilk anda sayılabilecek
eserlerdir. Yine Buharî’nin üç Tarih’i cerh ve ta’dil bilgilerinin
değerlendirilmeleri de hadis usûlü kaidelerinin alt kaynaklarıdır.
[2]
Mustalahu’l-hadis de denilen Hadis usûlü ilmine
dair bir çok kitap yazılmıştır. Bu kitaplardan en önemlileri şunlardır[3]: