MÂZİ FİİLİN MEÇHÛLU
Fiiller aktif ve pasif olmak üzere ikiye ayrılır. Fâili belli olana Arapça’da ma’lûm fiil (aktif, etken fiil) denir.
ضَرَبَ بَكْرٌ الْحِصَانَ. Bekir ata vurdu.
İşi yapan fâil (Bekir) bu cümlede bellidir. Fiili ma’lûmdur. Fâili belli olmayan (pasif, edilgen) fiile ise meçhûl fiil denir.
ضُرِبَ الْحِصَانُ. Ata vuruldu.
Fâil belli olmadığından bu cümledeki fiil meçhûldür.
Mâzî ma’lûm fiili meçhûl yapmak için üç harfli fiilin baş harfi ötre, ikinci harfi esre okunur:
ضَرَبَ | vurdu → | ضُرِبَ | Vuruldu | كَتَبَ | yazdı → | كُتِبَ | Yazıldı |
عَلِمَ | bildi → | عُلِمَ | Bilindi | فَتَحَ | açtı → | فُتِحَ | Açıldı |
أَكَلَ | yedi → | أُكِلَ | Yenildi | شَرِبَ | içti → | شُرِبَ | İçildi |
Meçhûl fiil cümlesinde, fâil olmadığı için cümlenin mef’ûlü, fâil yerine geçer. Arapça’da buna nâib-i fâil denir ve son harfi fâil gibi ötre okunur
كُتِبَ الدَّرْسُ. | Ders yazıldı. | ||||||||
Naibu fâil (son harekesi ötre)
| |||||||||
| Çekim Tablosu |
| |||||||
| Cem | Müsennâ | Müfred |
| |||||
Müzekker | ضُرِبُوا | ضُرِبَا | ضُرِبَ | Gâib | |||||
Onlar dövüldü | İkisi dövüldü | O dövüldü | |||||||
Müennes | ضُرِبْنَ | ضُرِبَتَا | ضُرِبَتْ | Gâibe | |||||
Müzekker | ضُرِبْتُمْ | ضُرِبْتُمَا | ضُرِبْتَ | Muhâtab | ||||
Sizler dövüldünüz | İkiniz dövüldünüz | Sen dövüldün | ||||||
Müennes | ضُرِبْتُنَّ | ضُرِبْتُمَا | ضُرِبْتِ | Muhâtaba | ||||
Müz + Müe | ضُرِبْنَا | ضُرِبْنَا | ضُرِبْتُ | Mütekellim | ||||
| Bizler dövüldük | İkimiz dövüldük | (Ben) dövüldüm |
| ||||
رَسَمَ الطاَّلِبُ الصُّورَةَ فِي الْحَدِيقَةِ. | Öğrenci resmi bahçede çizdi. |
Câr-mecrûr Mef’ûl Fâil Fiil-i Mâzî Ma’lûm | |
رُسِمَتِ الصُّورَةُ فِي الْحَدِيقَةِ. | Resim bahçede çizildi. |
Naibu fâil Fiil-i Mâzî Meçhûl |
Görüldüğü gibi birinci cümlenin mef’ûlü ikinci cümlede nâibu fâil olmuş, dolayısıyla meçhûl fiil de ona uygun olarak müennes siyga ile kurulmuştur.
Cümle örnekleri:
أَخَذَتِ الْمُعَلِّمَةُ الدَّفْتَرَ مِنَ التِّلْمِيذِ. | Öğretmen defteri öğrenciden aldı. |
أُخِذَ الدَّفْتَرُ مِنَ التِّلْمِيذِ. | Defter öğrenciden alındı. |
كَسَبَ الْفَرِيقُ الْمُباَراَةَ فِي آخِرِ لَحْظَةٍ. | Takım maçı son anda kazandı. |
كُسِبَتِ الْمُباَراَةُ فِي آخِرِ لَحْظَةٍ. | Maç son anda kazanıldı. |
شَرِبَتِ الْمَرِيضَةُ الدَّواَءَ. | Hasta ilacı içti. |
شُرِبَ الدَّواَءُ. | İlaç içildi. |
مِنْ أَيْنَ أُخِذَتْ هَذِهِ الصُّورَةُ ؟ | Bu resim nereden alındı? |
شَكَرَ حَسَنٌ الْمُدَرِّسِينَ. | Hasan öğretmenlere teşekkür etti. |
شُكِرَ الْمُدَرِّسُونَ. | Öğretmenlere teşekkür edildi. |
| |
رَكِبَ عُمَرُ الدَّراَّجَةَ. | Ömer bisiklete bindi. |
رُكِبَتِ الدَّراَّجَةُ. | Bisiklete binildi. |
فَهِمَ التَّلاَمِيذُ الدُّرُوسَ. | Öğrenciler dersleri anladı. |
فُهِمَتِ الدُّرُوسُ. | Dersler anlaşıldı. |
كَتَبَتْ لَيْلَى رِساَلَتَيْنِ. | Leyla iki mektup yazdı. |
كُتِبَتْ رِساَلَتاَنِ. | İki mektup yazıldı. |
فَتَحَ مَحْمُودٌ الْباَبَ. | Mahmud kapıyı açtı. |
فُتِحَ الْباَبُ. | Kapı açıldı. |
أَكَلَ أَحْمَدُ التُّفاَّحَةَ. | Ahmed elmayı yedi. |
أُكِلَتِ التُّفاَّحَةُ. | Elma yenildi. |
كَتَبَتْ فاَطِمَةُ الدَّرْسَيْنِ. | Fatıma iki ders yazdı. |
كُتِبَ الدَّرْساَنِ. | İki ders yazıldı. |
مَسَحَ خاَلِدٌ السَّبُّورَةَ. | Halit tahtayı sildi. |
مُسِحَتِ السَّبُّورَةُ. | Tahta silindi. |
أُخِذَ الْكِتاَبُ. | Kitap alındı. |
فُهِمَتِ الْقِصَّتاَنِ. | İki hikaye anlaşıldı. |
قَرَأَ الطُّلاَّبُ الْقِصَّةَ. | Öğrenciler hikayeyi okudu. |
قُرِئَتِ الْقِصَّةُ. | Hikaye okundu. |
شَرَحَتِ الْأُسْتاَذَةُ الدَّرْسَيْنِ. | Hoca iki dersi şerhetti (açıkladı). |
شُرِحَ الدَّرْساَنِ. | İki ders açıklandı. |
فَرَضَ اللَّهُ الصَّلاَةَ عَلَى الْمُسْلِمِينَ. | Allah namazı müslümanlara farz kıldı. |
فُرِضَتِ الصَّلاَةُ عَلَى الْمُسْلِمِينَ. | Namaz müslümanlara farz kılındı. |
فَحَصَ الطَّبِيبُ الْمَرِيضاَتِ. | Doktor bayan hastaları muayene etti. |
فُحِصَتِ الْمَرِيضاَتُ. | Bayan hastalar muayene edildi. |
كَتَبَ أَخِي الرِّساَلَتَيْنِ. | Kardeşim iki mektubu yazdı. |
كُتِبَتِ الرِّساَلَتاَنِ. | İki mektup yazıldı. |
شَكَرَ الْقاَئِدُ الْمُجاَهِدِينَ. | Komutan savaşçılara teşekkür etti. |
شُكِرَ الْمُجاَهِدُونَ. | Mücahitlere teşekkür edildi.. |
تُرِكَ الْعَمَلُ لِلصَّلاَةِ. | İş namaz için terk edildi. |
جَعَلَ اللَّهُ الْأَرْضَ مَسْكَناً لِلْإِنْساَنِ. | Allah yeryüzünü insan için mesken kıldı. |
جُعِلَتِ الْأَرْضُ مَسْكَناً لِلْإِنْساَنِ. | Yeryüzü insan için mesken kılındı. |