Sarf

Arapça Klasik Sarf Kitapları

Medreseler
Osmanlı maarif teşkilatı içinde yüksek seviyede eğitim ve öğretim
gerçekleştiren müesseseler, medreselerdi. Sıbyân mektepleri veya o seviyede
husûsî öğrenim görmüş talebeler buralara girerek muayyen hocalardan belli
dersleri, belirli zamanlarda okurlardı. Daha üst seviyedeki medreselerde tahsil
gördükten sonra mezun olurlardı. İlmiye sınıfı buralarda yetişirdi.

Bu medreseler genel olarak Umûmî ve Ihtisâs Medreseleri olmak üzere iki
gruba ayrılır. Bu kısımda kısaca Umûmî Medreselerden ve bu medreselerde
okutulan Arapça kitaplardan bahsedeceğiz.
Umûmî Medreseler:
Bunlar İslâmî ilimlerle (Ulûm-i îslâmiyye) İslâm dünyasına dışardan gelen
ilimlerin (Ulûm-i Dâhile) muayyen nisbetlerde okutulduğu medreselerdir.
Osmanlı medreselerinin teşekkülünde, Memlûk medreselerinde yetişerek
Osmanlı ülkesine gelen veya getirilen âlimlerin büyük rolü olmuştur  
Medreseler Fatih zamanında tekâmül ederek İlmî derecelerine göre çeşitli
medreseler ihdâs edilmiştir

Bu medreselerde okutulan kitapların ve derslerin Arapça olması bakımından
bunları anlayabilmek için, talebelerin daha önce Sarftan Emsile, Bina, Maksûd,
İzzi, Merah, Nahiv den Avâmil, İzhâr, Kâfiye, Kavâidül İrâb şerhi, Muğni El
Lebîb gibi gramer kitaplarının tamamını veya bir kısmım okumaları gerekirdi  .
Uzun seneler medreselerde okutulan ve hâlâ da bazı kurslarda okutulmasına
devam edilen yukarıdaki sarf ve nahiv kitaplarından kısaca bahsetmemiz uygun
olacaktır.

el-Emsile:
Sarf (tasrif) kitabıdır. Müellifi bilinmemektedir  نصر fiilinden iştikâk
eden şekillerin listesini ihtiva eder. Eser iki kısımdan müteşekkildir. 

a. el-Emsiletü muhtelife
b. el-Emsiletü muttaride
Kitapta fiillerin ma lûm (aktif) ve mechûl (pasif) şekilleri de dâhil yirmi dört
siyga olan Emsile-i muhtelifesi ve bunların herbirinin ayrı ayrı çekimi olan
Emsile-i muttaridesi yapılmıştır. Ayrıca bu siygaların herbirinin altında, Türkçe
izâhları vardır.
el-Emsile, bazı Osmanlı müellifleri tarafından şerhedilmiştir

Binâ
Kitabın esas adı Binâul efâl dir. Emsileden sonra okutulan sarf kitabıdır.
Binâ nın da müellifi bilinmemektedir. Emsilede sülâsî (üçlü) fiil misâl olarak
alındığı halde, Binada Arapça fiillerin bütün şekilleri ele alınmıştır. Bu kitapta
sarfın bâbları 35 olarak gösterilmiş, kitabın sonunda sahih, ecvef, mudâaf,
misâl, mehmûz, nâkıs ve lefîf birer misâlle izâh edilmiştir.
Binâul Efâli  birçok Osmanlı müellifi şerhetmiştir 

el-Maksûd

Medreselerde tahsil edilen üçüncü sarf kitabı Maksûddur. Müellifinin kim
olduğu ihtilâflıdır. îmâm Birgivî Maksûd Imâm-i A’zâm (v. 150/767)  izâfe
eder 
Maksûd, Binâdan daha mufassaldır. Maksûd da Binadaki gibi sahih
fiiller tekrarlanmış, sonra sahih olmayan fiiller anlatılarak ilâl kâideleri ve illet
harfleri izâh edilmiştir. Son kısımda ise müştakkât yani, ism-i fâil, ism-i mefûl,
mimli masdar v.s. izâh edilmiştir.
el-Maksûdun ilk şerhi Muhammed b. Halil b. Danyel (v. 700/ 1310)
tarafından yapılmıştır. Ayrıca Osmanlıca şerhleri de vardır 

el-Izzî
Ebul-Meâlî İzzeddin b. AbdulvaMıâb b. İbrahim el-Hazrecî ez-Zencânî (v.
655/ 1257)nin yazdığı bir sarf kitabı olup, müellifinin isminden dolayı Izzî diye
tanınmıştır. Eser, Tasrîfu Zencânî ve Tasrîfu Izzî veya el- Muhtasar adlan
ile de bilinmektedir.
Bu eser XV. asırdan itibaren Osmanlı medreselerinde tedris edilmiştir.
el-Izzî de fiillerin şekil ve değişiklikleri ele alınmış, fiillerin harf sayısına ve
nevilerine göre tasnifi yapılmıştır. Müellif bu tasnifi emsile-i muhtelife sırasına
göre yapmıştır. Ayrıca ilâl kâidelerinin izâhı yapılarak illetli fiillerin istisnâî
durumları zikredilmiştir.
Eserin birçok şerhi vardır 

Merah
Sarf öğretiminde takip edilen beşinci kitap olup, asıl adı Merâhul Ervah tır.
XV. asırdan sonra meşhur olmuştur. Kitabın yazarı Ahmedb. Ali b. Mes’ûd dur.
Müellif bu eserinde fiilin yapısını tahlil ederek onu yedi kısma ayırmış ve
ilâl kâideleri üzerinde durmuştur.
Ayrıca Ibn Kemâl in Merâh a yazdığı şerh meşhurdur

Eş-Şâfiye
Medreselerde okutulan sarf kitaplarından biri de İbnHâcib (v. 646/1248) 76 in
eş-Şâfiye sidir.
Bizzat müellifi tarafından şerhedilmiş olan eş-Şâfiye nin daha başka şerhleri
de vardır.

 

Osmanlı medreselerinde sarf tahsilinden sonra nahiv okunmaya başlanırdı.
Belli başlı Nahiv kitapları şöylece sıralanabilir:

Avâmil:
Uzun yıllar Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuş, bugün
bile özel olarak Arapça öğrenenlerin ellerinde görülen nahiv kitabıdır. .
Osmanlı medreselerinde okunan Avâmil adlı iki eser vardır: Birincisi
Avâmil-i Cürcânî (Avâmil-i Atik = Eski Avâmil)  , diğeri ise Avâmil-i Birgivî
(Avâmil-i Cedîd = Yeni Avâmil)  dir. Önceleri medreselerde Avâmil-i Cürcânî
okunurken XVII asrın sonralarına doğru Birgivî nin Avâmil-i Cedîd i de
okutulmaya başlanmıştır.
Avâmil lerin her ikisinde de âmillerden bahsedilerek kullanılışları hakkında
izâhlar yapılıp misâller verilmiş; ayrıca, Avâmil-i Cedîd de mamûl ve irâbdan
da bahsedilmiştir.
Her iki Avâmil in de birçok şerhleri vardır

İzhâr:
İzhâru l-esrâr adı ile İmâm-ı Birgivî (v. 9 81/1573) tarafından didaktik bir
uslûbla tasnif edilmiş bir nahiv kitabıdır.

Esas itibariyle el-İzhâr da Avâmil-i Cedîd gibi Âmil, Mamûl ve İrâb olmak
üzere üç ana bölüme ayrılmış, kısa bir mukaddime ile başlayıp, kelime ve
lafızdan sonra Arap dilinin üç esas unsuru olan Harf, İsim ve Fiil in ayrıca
âmillerin tarif ve izâhları yapılmıştır.
İzhâr ınbirçok şerhi olmakla beraber en önemlisi Kuşadalı Mustafa b.
Hamza (v. 1085/1674-75) nın Adalı diye meşhur Netâicüi-efkârıdır 

el-Kâfiye:
Medreselerde okutulan nahiv kitaplarının üçüncüsü olan el-Kâfiye nin
müellifi, sarf kitabı eş-Şâfiye nm yazarı İbnHâcib 82 (v. 646/1249) dir.
el-Kâfiye, kelime, kelâm, isim ve i râb gibi Arap nahvinin temel tâbirlerini
izâh ettikten sonra merfûât, mansûbât, mecrûrât ve tevâbi, mebniyyât, fiil ve
harflerden bahseder.
Pekçok yazma ve basma nüshalarda Birgivî nin Avâmil-i Cedîd i, İzhârul esrâr ve Kâfiye bir arada bulunmaktadır.
el-Kâfiye nin birçok şerhi vardır 83 .

Molla Câmi:
Kafiye nin en meşhur şerhi olan Molla Câmî nin müellifi Nureddin
Abdurrahmân b. Ahmed el-Câmî (v. 898/1492)  dir. Molla Câmî nin asıl adı el-
Fevâidü d-diyâiyye dir.
Molla Câmî ye de yazılmış hâşiyeler vardır 

el-Elfiye:
ibn Mâlik 86 (v. 672/1274) tarafından manzûm olarak yazılmış nahiv eseridir.
İbn Mâlik in Hülâsa adım verdiği eser el-Elfiye diye meşhurdur. Eser bin
beyitlik manzûmeden oluşur 

Muğnil-Lebîb:
İbn Hişâm(v. 761/1360) tarafından yazılmış olan Muğnil Lebıb in asıl ismi
Muğni l-lebîb an-kütübi l-eârib dir
Nahiv (İrâb) kitabı olan bu eser, Türkiye de XV. asırdan beri
tanınmaktadır 
Bunların dışında Osmanlı medreselerinde Arapça öğretiminde İbn Hişâm m
Kavâidu l-irâb ı, Zemahşerî (538/1144) nin el-Mufassal ı ve İbnul-Âcmrûm (v.
723/1323) m el-Âcurrûmiyye sini de ders kitabı olarak okuttuğu görülmektedir .

Yukarıda kısaca tanıtılan eserler Tanzimat a kadar hiçbir değişiklik
yapılmaksızın aynı metodla okutulmuştur. Ancak zaman zaman bu eserlere
şerhler ve hâşiyeler yazıldığı da görülmektedir. Bugün bile bu eserler bazı
değişikliklerle aynı tertip ve metodla çeşitli özel kurslarda okutulmaktadır.
Tanzimat tan sonra, medreselerde okutulan eserlerin, şerhleri-nin ve
hâşiyelerinin yanında tercüme şeklinde veya değişik metodlarla yeni gramer
kitapları yazıldığı da görülmektedir. Bunlardan ilk akla gelenler İbrahim Hacı 
(v. 1305/1888) mn Sarf Tercümesi ve Nahiv Tercümesi, Şemseddin Sami  (v.
1321/1904) nin Tasrıfât-ı Arabiyye si, Manastırlı Mehmed Rıfat (v.
1325/1907) m Tatbîkât-ı Arabiyye si, İlm-i Nahv-i Arabi si, Mehmed Zihni  (v.
1329/1911) -nin el-Muntehab ve el- Muktedab ı, Bahaeddin in Arapça Sarf-
Nahvi, Mehmet Şakir (Hambelizâde)  (v. 1378/1958) in Temrinli ve î rablı
Lisân-ı Arabi başlıklı Sarf ve Nahv idir  .
Bu eserlerden İbrahim Hacı’nın Nahiv Tercümesi ile Mehmed Zihni nin el-
Muntehab ve el-Muktedab ı çok önemli ve kıymetli eserlerdir.

 

Modem Arapça Dönemi.
XIX. yüzyıl başlarında Napolyon un Mısır Seferi (1798), Arap dünyası ile
Avrupayı yakın temasa geçirmiştir. Bu temasların İlmî, ticârî ve kültürel
sahalarda olduğu gibi dilde de (Arapça) tesiri görülmüş, Avrupa dan tercüme
edilen kitaplarda ve konuşma dilinde yabancı kelimeler kullanılmaya
başlanmıştır.

Arapça ya Avrupa dillerinden kelime akışım önlemek için 1919 da Şam da
el-Mecmau l-ilmiyyü l-Arabi, 1932 de Mısır da Mecmau l-lugati l- Arabiyyeti l-
Melikiyye bugünkü adıyla Mecmau l-lugati l-Arabiyye, 1947 de Irak ta el-
Mecmau l-ilmiyyu l-Irâkî gibi dil akademileri ve enstitüleri kurulmuştur.
Milâdî VII. itibaren Arap ülkelerinde müşâhede olunan mahallî lehçeler
akımı, başta Kur ân ve hadis olmak üzere, ortak kültürleri sayesinde büyük
ölçüde engellenmiştir. Ayrıca son zamanlarda kurulan dil akademilerinin ve
enstitülerinin çalışmalarıyla müşterek bir yazı dili oluşmaya, radyo ve
televizyon yayınlarında da lehçeler arasındaki farklılıkları yavaşlatan
programlar yapıldığı görülmeğe başlanmıştır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu