İlahiyat Haber

İmam Hatip ortaokuluna ihtiyaç var mı?

28 Şubat’ın ilk uygulama alanlarından birisi sekiz yıllık kesintisiz eğitimi zorunlu kılarak İmam Hatip Liselerinin ortaokul bölümlerinin kapatılması olmuştu. Aylarca kesintisiz eğitim protestoları gerçekleşmişti. Özellikle İmam Hatip Liselerinin ortaokul bölümlerini kapamaya dönük olarak çıkarılan MGK yasaları 1997’den bu güne on beş yıl boyunca halka dayatıldı.
28 Şubat darbe sürecinde halkın kendi gücüyle yaptırmış olduğu okullar zorla ellerinden alınmıştı. Orta bölümleri kapatılan okulların lise bölümleri de gerek katsayı zulmü ile gerekse de başörtüsü zulmü ile son derece zayıflatılmıştı. Bu okullar ve mezunları üzerinden yürütülen psikolojik, yasal ve fiili baskılar nedeniyle neredeyse öğrenci bulamamaktan dolayı tercih edilmeyen okul olarak gösterilerek kendi kendini kapatan okul durumuna düşürülmek istenmişti.

Sistematik bir biçimde sindirme ve bastırma yöntemlerinin sürdüğü yıllarda dahi halkın İmam Hatiplerin önünün açılmasına dönük talepleri hiç bitmedi. Katsayı uygulamasının açık bir zulüm olduğu ortadaydı. Aynı şartlarda sınava giremeyen öğrencilere zulmedildiği, haklarının gaspedildiği hep vurgulandı. İHL’lere yönelik bu zorbalıktan bir an önce vazgeçilmesi için toplumsal duyarlılık ve talepler değişik vesilelerle hep gündemleştirildi.

Son birkaç yılda Hükümetin aldığı kararlarla üniversiteye girişte katsayı zulmünün giderilmesi ve başörtüsü yasağının fiilen kaldırılması İmam Hatiplere teveccühü yeniden canlandırdı. Son olarak da 2012-2013 eğitim-öğretim dönemi ile birlikte 4+4+4 şeklinde bir eğitim modeline geçilmesiyle birlikte İmam Hatip okullarına yeniden eski ilgi ve alaka gördüğü günlere kavuşmuş oldu.

Talepleri Karşılayacak Kadar İmam Hatip Açılmalı

Ancak İmam Hatip Okullarına kavuşmak o kadar kolay olmayacak. Bunun sebebi de başvurularda yaşanan talep patlamasına ve ihtiyaca karşılık vermekten çok uzak tahsisler. Özellikle İstanbul’un bazı ilçelerinde 150-200 gibi kısıtlı kontenjanlar için 5 binin üzerinde kayıt başvurusu yapılması velilerin tercihlerini açıkça gösteriyor. Kalabalık ilçe nüfusları düşünüldüğünde açılacak olan bir ya da iki imam hatip ortaokulunun talepleri karşılaması tabii ki beklenemez. Fiziki şartların bahane gösterilmesi mazur görülebilecek bir bahane değil. Daha fazla okul dönüştürülerek sorunun çözümüne gidilmesi gerekiyor. Aksi takdirde göstermelik olarak İmam Hatip okulları açılmış, her ilçeden sembolik sayıda öğrenci bu okullarda eğitim alabilmiş olacak fakat halkın talebi karşılanmamış olacaktır.

Yeni kayıt dönemi başlarken il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından kontenjan ve bina sıkıntısı nedeniyle İHL’lere kayıtların kura sistemi ile yapılacağı açıklanmıştı. Ancak şimdiden belli ki kurayı kazanamayacak çocuk sayısı kazanacak çocukların kat be kat fazlası olacak. Yeterli sayıda derslik tahsis edilmediği için ‘şanssız’ sayılacak çocukların ve ailelerinin mağduriyeti kim tarafından giderilecek? Öğrencilerin başka ilçelere taşınması seçeneğini hiç kimse teklif etmesin çünkü taşıma-servis sorunları bir tarafa zaten her ilçe de İHL orta kısımları için yoğun talep var. Ayrıca hatırlatmak gerekirse 5. Sınıf öğrencisi olacak olan çocuklar servislerle evlerinden uzak okullara gitmek zorunda kalacaklarına evlerine en yakın İmam Hatip ortaokuluna gidebilme hakkından mahrum edilmemeliler.

İmam Hatip Okulunda okuyabilme hakkı ve talebi devletin planlayamama yeteneksizliği veya acziyeti dolayısıyla bir cezaya dönüştürülmemeli. Hem öğrenciler için hem de veliler için İHL’ler kolay ulaşılabilen okullar olmalıdır.

EĞİTİMİN KALİTESİ DE İHMAL EDİLMEMELİ

Yaygın fakat yanlış bir biçimde bir biçimde öğrenci ailelerinde tezahür eden “çocuğumuzu bir İmam Hatip’e yerleştirelim gerisi kolay” anlayışının ciddi bir muhasebeye ihtiyacı var. Başta müfredat programı olmak üzere, o müfredatın uygulanabileceği ortam ve müfredatı uygulayacak eğitim kadrosunun da başarıyı hedeflemesi önemli.

İmam Hatip talebinde bulunan aileler bir taraftan çocuklarının kontenjan mağduru olmaması için diğer taraftan da müfredat ve işleyiş mağduru olmaması için şimdiden harekete geçmeliler. İHL taleplerini hızlı, örgütlü ve ısrarlı bir biçimde kamuoyuna taşınması yaşanacak mağduriyetleri engelleyecektir. 

Timetürk

İlgili Makaleler