Riyazus Salihin Arapça Türkçe Hadisler

HAYIR YOLLARININ ÇOK OLUŞU ARAPÇA TÜRKÇE HADİSİ ŞERİFLER RİYAZUS SALİHİN

 

65- عن أَبِي ذرٍّ جُنْدَبِ بنِ جُنَادَةَ رضي اللَّه عنه قال : قلت يا رسولَ اللَّه، أيُّ الأعْمالِ أفْضَلُ ؟ قال : « الإِيمانُ بِاللَّهِ ، وَالجِهَادُ فِي سَبِيلِهِ » . قُلْتُ : أيُّ الرِّقَابِ أفْضَلُ ؟ قال : « أنْفَسُهَا عِنْد أهْلِهَا ، وأكثَرُهَا ثَمَناً » . قُلْتُ : فَإِنْ لَمْ أفْعلْ ؟ قال : « تُعينُ صَانِعاً أوْ تَصْنَعُ لأخْرَقَ » قُلْتُ : يا رسول اللَّه أرَأيتَ إنْ ضَعُفْتُ عَنْ بَعْضِ الْعملِ ؟ قال : « تَكُفُّ شَرَّكَ عَن النَّاسِ فَإِنَّها صدقةٌ مِنْكَ على نَفسِكَ » . متفقٌ عليه .  

117-65 Ebû Zerr Cündüb ibn Cünâde (r.a) şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü hangi amel daha üstündür? dedim. “Allah’a iman ve Allah yolunda cihaddır” buyurdu. Bu sefer ben: Hangi esir ve köleyi hürriyetine kavuşturmak daha faziletlidir? dedim. “Sahipleri yanında en kıymetli ve değeri yüksek olanı” buyurdu. Cihadı ve köle azadını yapamaz isem dedim. “İş bilene yardım edersin, iş bilmeyenin işini yaparsın” buyurdu. Ey Allah’ın Rasûlü bunların hiçbirini yapamaz isem dedim. “İnsanlara zarar vermekten sakınırsın bu da senin için sadakadır” buyurdu. (Buhârî, Itk 2; Müslim, İman 136)

66- عن أَبِي ذرٍّ رضي اللَّه عنه : قال النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « عُرِضَتْ عَلَيَّ أعْمالُ أُمَّتي حسَنُهَا وسيِّئُهَا فوجَدْتُ في مَحاسِنِ أعْمالِهَا الأذَى يُماطُ عن الطَّرِيقِ ، وَوجَدْتُ في مَساوَىءِ أعْمالِها النُّخَاعَةُ تَكُونُ فِي المَسْجِدِ لاَ تُدْفَنُ » رواه مسلم .

119-66 Ebû Zerr (r.a)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ümmetimin iyi, kötü tüm amelleri bana arzolundu, iyi işlerinin içinde gelip geçenlere eziyet veren şeylerin yollardan kaldırılması da vardı. Mescitlerin kirletilmesi ve o haliyle bırakılması da çirkin ameller arasında idi.” (Müslim, Mesâcid 57)

67- أنَّ ناساً قال : قال لي النبيُّ صلى اللَّه عليه وآله وسلم : «لاَ تَحقِرنَّ مِن المعْرُوفِ شَيْئاً ولَوْ أنْ تلْقَى أخَاكَ بِوجهٍ طلِيقٍ » رواه مسلم .                    

121-67 Ebû Zerr (r.a) şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v) bana şöyle dedi: “Kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibaret bile olsa hiçbir iyiliği küçük görme!” (Müslim, Birr 144)

68- : عن أَبِي هريرة رضي اللَّه عنه: قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « يا نِسَاء المُسْلِماتِ لاَ تَحْقِرنَّ جارَةٌ لِجارتِهَا ولَوْ فِرْسِنَ شاةٍ » متفقٌ عليه .          

124-68 Ebû Hureyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ey müslüman hanımlar hiçbir komşu kadın komşusunun verdiği koyun paçası bile olsa yaptığı iyiliği küçümsemesin.” (Buhârî, Hîbe 1; Müslim, Zekat 90)

69- : عن أَبِي هريرة رضي اللَّه عنه عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « الإِيمَانُ بِضْعٌ وَسبْعُونَ ، أوْ بِضْعٌ وَسِتُّونَ شَعْبَةً : فَأفْضلُهَا قوْلُ لاَ إلَهَ إلاَّ اللَّهُ ، وَأدْنَاهَا إمَاطَةُ الأذَى عنِ الطَّرِيقِ ، وَالحيَاءُ شُعْبةٌ مِنَ الإِيمانِ » متفقٌ عليه .                      

125-69 Ebû Hureyre (r.a)’den aktarıldığına göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “İman yetmiş yahut altmış bu kadar şubedir. En yükseği لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ = Allah’tan başka ibadet edilecek sözü dinlenecek gerçek ilah yoktur sözüdür. En aşağısı ise eziyet verecek şeyleri yollardan kaldırmaktır, utanmak da imandan bir bölümdür.” (Buhârî, İman 3; Müslim, İman 58)

70- : عن أَبِي هريرة رضي اللَّه عنه أن رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال: « بَيْنمَا رَجُلٌ يَمْشِي بطَريقٍ اشْتَدَّ علَيْهِ الْعَطشُ ، فَوجد بِئراً فَنزَلَ فيها فَشَربَ ، ثُمَّ خرج فإِذا كلْبٌ يلهثُ يَأْكُلُ الثَّرَى مِنَ الْعَطَشِ ، فقال الرَّجُلُ : لَقَدْ بلَغَ هَذَا الْكَلْبُ مِنَ العطشِ مِثْلَ الَّذِي كَانَ قَدْ بَلَغَ مِنِّي ، فَنَزَلَ الْبِئْرَ فَملأَ خُفَّه مَاءً ثُمَّ أَمْسَكَه بِفيهِ ، حتَّى رقِيَ فَسَقَى الْكَلْبَ ، فَشَكَرَ اللَّهُ لَه فَغَفَرَ لَه. قَالُوا: يا رسولَ اللَّه إِنَّ لَنَا في الْبَهَائِم أَجْراً ؟ فَقَالَ: « في كُلِّ كَبِدٍ رَطْبةٍ أَجْرٌ » متفقٌ عليه .                    

126-70 Ebû Hureyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Vaktiyle bir adam yolda giderken çok susadı, nihayet bir kuyu bulup oraya indi, su içip çıktı, bir de ne görsün bir köpek dilini çıkarmış soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalıyordu. Adama kendi kendine bu köpek te tıpkı benim gibi susamış dedi ve hemen kuyuya indi, mestini su ile doldurdu ve mesti ağzına alarak kuyudan çıktı, köpeği suladı. Bundan dolayı Allah o kimseden razı oldu ve onu bağışladı.” Sahabîler: Ey Allah’ın Rasûlü bizim için hayvanlardan dolayı sevap var mıdır? dediler. Rasûlullah (s.a.v) de: “Her canlı sebebiyle sevap vardır” buyurdular.

Bir başka rivayette: “Allah ondan memnun oldu ve onu bağışlayıp cennetine koydu” denilmektedir.

Bir diğer rivayette ise şöyle buyurulmaktadır: “Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpek bir kuyunun etrafında dolaşıp duruyordu. İsrailoğullarından ahlaksız bir kadın onu gördü hemen çizmesini çıkardı, köpek için kuyudan su çekerek onu suladı, bu sebeble o kadın bağışlandı.” (Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Selam 155)

71- : عن أَبِي هريرة رضي اللَّه عنه عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « لَقَد رأَيْتُ رَجُلاً يَتَقَلَّبُ فِي الْجنَّةِ فِي شَجرةٍ قطَعها مِنْ ظَهْرِ الطَّريقِ كَانَتْ تُؤْذِي الْمُسلِمِينَ » . رواه مسلم .                                                      

127-71 Ebû Hureyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: “Müslümanları rahatsız eden yol üzerindeki bir ağacı kesen bir kişiyi cennet nimetleri içinde yüzer gördüm.” (Müslim, Birr 129) Başka bir rivayette ise şöyle buyurulur: “Adamın biri yol üzerinde bir ağaç dalı gördü ve Allah’a yemin ederim ki; bunu müslümanları rahatsız etmemesi için buradan kaldıracağım dedi ve o ağacı kaldırdı, bu yüzden cennetlik oldu.” (Müslim, Birr 128) Başka bir rivayette de şöyle denilir: “Bir adam yolda yürürken yol üzerinde bir diken dalı buldu ve insanlara eziyet vermesin diye onu yoldan uzaklaştırdı. Bu yüzden Allah ondan razı oldu ve onu bağışladı.” (Buhârî, Ezan 32; Müslim, Birr 127)

72- : عن أَبِي هريرة رضي اللَّه عنه: قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « ألا أدلُّكَم على ما يَمْحُو اللَّهُ بِهِ الْخَطايا ، ويرْفَعُ بِهِ الدَّرجاتِ ؟ » قالوا : بلى يا رسُولَ اللَّهِ ، قال : « إسباغ الْوُضوءِ على الْمَكَارِهِ وكَثْرةُ الْخُطَا إِلَى الْمسَاجِدِ ، وانْتِظَارُ الصَّلاةِ بعْدِ الصَّلاةِ ، فَذلِكُمُ الرّبَاطُ » رواه مسلم                                

131-72 Ebu Hüreyre (r.a.)’den bildirildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın günahları silmesine ve dereceleri yükseltmesine sebep olacak iyilik ve hayırları size açıklayayım mı? Diye sordu. Sahabiler ise evet açıkla dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “Güç ve zor zamanlarda bile olsa abdesti tam ve mükemmel almak, mescidlere gidişte adımları çoğaltmak, namaz-dan sonra ikinci bir namazı beklemek. İşte bunlar hudutta nöbet bekleme gibi sevap kazandıran işlerdendir.” (Müslim, Taharet 41)

73- عنْ جابرٍ رضي اللَّه عنه قال: قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « ما مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْساً إلاَّ كانَ ما أُكِلَ مِنْهُ لهُ صدقةً ، وما سُرِقَ مِنْه لَه صدقَةً ، ولا يرْزؤه أَحَدٌ إلاَّ كَانَ له صدقةً» رواه مسلم . وفي رواية له : « فَلا يغْرِس الْمُسْلِم غرساً ، فَيَأْكُلَ مِنْهُ إِنسانٌ ولا دابةٌ ولا طَيرٌ إلاَّ كانَ له صدقَةً إِلَى يَوْمِ الْقِيَامة ».  

135-73 Cabir ibn-i Abdullah (r.a.)’den rivayete göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Herhangi bir müslümanın diktiği ağaçtan yenen çalınan ve eksiltilen her şey o ağacı diken için sadakadır.” (Müslim Müsakat 7)

Müslim’in diğer bir rivayeti şöyledir: “Müslüman bir kişi bir ağaç diker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse bu yenen şey kıyamete kadar o kimseye sadakadır.” (Müslim Müsakat 10)

Yine Müslim’in bir rivayeti şöyledir: “Bir Müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insanın hayvanın ve kuşların yedikleri şeyler o müslüman için sadaka olur.” (Müslim Müsakat 9)

74- عَنْ عدِيِّ بنِ حاتِمٍ رضي اللَّه عنه قال : سمِعْتُ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقول : « اتَّقُوا النار وَلوْ بِشقِّ تَمْرةٍ » متفقٌ عليه .                              

139-74 Adiy İbn-i Hatim (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyururken dinledim demiştir: “Yarım hurmayla da olsa cehennemden korunmaya çalışın.” (Buhari Edeb 34, Müslim Zekat 66)

75- عن أَبِي رضي اللَّه عنه ، عن النبى صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ صدقةٌ » قال : أَرَأَيْتَ إِنْ لَمْ يَجدْ ؟ قالَ : « يعْمَل بِيَديِهِ فَينْفَعُ نَفْسَه وَيَتَصدَّقُ » : قَال : أَرَأَيْتَ إِنْ لَمْ يسْتطِعْ ؟ قال : يُعِينُ ذَا الْحَاجَةِ الْملْهوفَ » قالَ : أَرأَيْت إِنْ لَمْ يسْتَطِعْ قالَ : « يَأْمُرُ بِالمَعْرُوفِ أَوِ الْخَيْرِ » قالَ : أَرأَيْتَ إِنْ لَمْ يفْعلْ ؟ قالْ : «يُمْسِكُ عَنِ الشَّرِّ فَإِنَّهَا صدَقةٌ » متفقٌ عليه .                                      

141-75 Ebu Musa el-Eş’ari (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) : “Her müslümanın sadaka vermesi gerekir.” Buyurdu.

-Sadaka verecek bir şey bulamazsa? dediler.

-Eliyle çalışır, kazanır, hem kendisine faydalı olur hem de sadaka verir.” buyurdu.

-Buna gücü yetmez veya iş bulamaz ise, denildi.

-Sıkıntıya düşmüş ihtiyaç sahibine yardım eder, buyurdu.

-Bu da elinden gelmezse dediler.

-Kötülük yapmaktan uzak durur, bu da onun için sadakadır, buyurdu. (Buhari Zekat 30, Müslim Zekat 55)

 

 

İlgili Makaleler