Riyazus Salihin Arapça Türkçe Hadisler

HASTA ZİYARETİ ve CENAZEDE BULUNMAK BÖLÜMÜ ARAPÇA TÜRKÇE HADİSİ ŞERİFLER RİYAZUS SALİHİN

 

333- وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال: إنَّ الله عزَّ وجل يَقُولُ يَوْمَ القيَامَة : « يَا ابْنَ آدَمَ مَرضْتُ فَلَم تَعُدْني ، قال : ياربِّ كَيْفَ أعُودُكَ وأنْتَ رَبُّ العَالَمين ؟ قال : أمَا عَلْمتَ أنَّ عَبْدي فُلاَناًَ مَرِضَ فَلَمْ تَعُدْهُ ، أمَا عَلمتَ أنَّك  لو عُدْته لوجدتني عنده ؟ يا ابن آدم اطعمتك فلم تطعمني ، قال : يا رب كيف أطعمك وأنت رب العالمين ، قال : أما علمت أنه استطعمك  عبدي فلان فلم تطعمه أما علمت أنك لو أطعمته لوجدت ذلك عندي ؟ يا ابن آدم استسقيتك فلم تسقني ، قال : يارب كيف اسقيك وأنت رب العالمين ؟ قال : استسقاك عبدي فلان فلم تسقه ، أما علمت أنك لو سقيته لو جدت ذلك عندي ؟ » رواه مسلم .                            

896-333 Yine Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah kıyamet gününde şöyle buyurur: – Ey Ademoğlu hastalandım, beni ziyaret etmedin. Ademoğlu diyecek ki: Sen alemlerin rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirdim? Allah’ta:

Falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulurdun, bunu bilmiyor musun? Ey Ademoğlu beni doyurmanı istedim, doyurmadın, buyurur. Ademoğlu: Sen alemlerin rabbi iken ben seni nasıl doyurabilirdim? der. Allah’ta:

Falan kulum senden yiyecek istedi vermedin. Eğer ona yiyecek verseydin, verdiğini benim katımda mutlak bulacağını bilmez misin? Ey Ademoğlu senden su istedim vermedin, buyurur. Ademoğlu: Ya Rabbi sana nasıl su vereyim, sen alemlerin rabbisin. Allah buyuracaktır:

Falan kulum senden su istedi de vermedin, eğer ona istediğini verseydin verdiğinin sevabını katımda bulurdun, bunu bilmez misin? buyurur. (Müslim, Birr 43)

334- وعن أَنسٍ رضي اللَّه عنه أَنه قال لِثابِتٍ رحمه اللَّه : أَلا أَرْقِيكَ بِرُقْيَةِ رسولِ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ؟ قال : بَلى . قال : اللَّهُمَّ رَبَّ النَّاسِ ، مُذْهِبَ البَأسِ ، اشْفِ أَنتَ الشَّافي ، لا شافي إِلاَّ أَنْتَ ، شِفاءً لا يُغادِر سَقَماً . رواه البخاري .    

903-334 Enes (r.a.)’den: Tabiinden olan Sabit’e şöyle dedim. Peygamber (s.a.v.)’in hastaya okuduğunu sana da okuyayım mı? – Oku diye cevap verdi. Bunun üzerine ben: “Ey insanların Rabbi ve bütün ızdırapları gideren Allah’ım! Senden başka şifa verecek yoktur. Bu hastaya hiçbir hastalık izi bırakmayacak şekilde şifa ver.” (Buhari, Tıb 38)

335- وعن أَبي عبد اللَّهِ عثمانَ بنِ العَاصِ ، رضي اللَّه عنه أَنه شَكا إِلى رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وَجعاً يجِدُهُ في جَسدِهِ ، فقال له رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : «ضَعْ يَدَكَ عَلى الذي يَأْلَمُ مِن جَسَدِكَ وَقلْ : بِسمِ اللَّهِ ثَلاثاً وَقُلْ سَبْعَ مَرَّاتٍ : أَعُوذُ بِعِزَّةِ اللَّهِ وَقُدْرَتِهِ مِن شَرِّ مَا أَجِدُ وَأُحاذِرُ » رواه مسلم .                      

905-335 Ebu Abdullah Osman ibni Ebul As (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre vücudunda hissettiği bir ağrıdan dolayı Rasûlullah (s.a.v)’e şikayette bulundu. Rasûlullah (s.a.v)’de ona: “Vücudunun ağrıyan yerine elini koy ve üç kere “bismillah” de. Yedi kere de “Allah adıyla uğradığım ve uğrama korkusu çektiğim her dertten Allah’ın izzet ve kudretine sığınırım” de.” buyurdu. (Müslim, Selam 67)

336- وعن ابن عباسٍ ، رضي اللَّه عنهما ، عن النبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « مَنْ عَادَ مَرِيضاً لَمْ يَحْضُرْهُ أَجَلُهُ ، فقالَ عِنْدَهُ سَبْعَ مَرَّات : أَسْأَلُ اللَّه الْعَظِيمَ رَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ أَنْ يَشفِيَك : إِلاَّ عَافَاهُ اللَّه مِنْ ذلكَ المَرَضِ » رواه أبو داود والترمذي وقال : حديث حسن                                                            

906-336 İbni Abbas Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim henüz eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eder de, onun başucunda yedi kere: Büyük arşın Rabbi olan yüce Allah’tan sana şifa vermesini dilerim, derse. Allah onu o hastalıktan kurtarır.” (Ebu Davud, Cenaiz 8, Tirmizi, Tıb 32)

337- وعن ابن عباسٍ ، رضي اللَّه عنهما أَنَّ النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم دَخَل على أَعَرابيٍّ يَعُودُهُ ، وَكانَ إذا دَخَلَ عَلى مَن يَعُودُهُ قال : « لا بَأْس ، طَهُورٌ إِن شَاء اللَّه » رواه البخاري .                                                                  

907-337 İbni Abbas (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) hasta bir bedeviyi ziyaret etmişti. Herhangi bir hastayı ziyaretinde olduğu gibi ona da: “Geçmiş olsun, zararı yok. Hastalığınız inşaallah günahlardan temizlenmektir, yani günahlarınıza keffaret olur” buyurdu. (Buhari, Tevhid 31)

338- وعن أَبي سعيد الخُدْرِيِّ رضي اللَّه عنه أَن جِبْرِيلَ أَتَى النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فقال : يَا مُحَمدُ اشْتَكَيْتَ ؟ قال : « نَعَمْ » قال : بِسْمِ اللَّهِ أَرْقِيكَ ، مِنْ كُلِّ شَيْءٍ يُؤْذِيكَ، مِنْ شَرِّ كُلِّ نَفْسٍ أَوْ عيْنِ حَاسِدٍ ، اللَّهُ يشْفِيك ، بِسْمِ اللَّهِ أَرْقِيكَ » رواه مسلم .                                                                      

908-338 Peygamber (s.a.v.)’e gelerek: Hastalıktan şikayetin mi var? diye sordu. Peygamber (s.a.v.)’de evet dedi. Cebrail (a.s.): “Allah’ın ismiyle seni rahatsız edecek her şeyden, her bir canlının zararından hasetçinin gözünün şerrinden, seni okuyup sana dua ederim. Allah sana şifa versin. Allah’ın adıyla sana dua edip nefes ederim.” (Müslim, Selam 40)

339- عن عائشة رضيَ اللَّهُ عنها قالت : سَمِعْتُ النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وهُوَ مُسْتَنِدٌ إِليَّ يَقُولُ : «اللَّهُمَّ اغفِرْ لي وَارْحمْني ، وَأَلحِقني بالرَّفِيقِ الأَعْلَى » متفق عليه .

911-339 Aişe (r.anha)şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.) bana yaslanarak: “Allah’ım beni bağışla, bana merhamet et ve beni Refiki A’la’ya = Yani yüce dostun makamı olan kendi katına kavuştur” diye dua ettiğini duydum. (Buhari, Merza 19)

340- عن أُمِّ سَلمةَ رضيَ اللَّهُ عنها قالت : دَخَلَ رسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم على أَبي سلَمة وَقَدْ شَقَّ بصَرُهُ ، فأَغْمضَهُ ، ثُمَّ قَال : « إِنَّ الرُّوح إِذا قُبِضَ ، تبِعَه الْبصَرُ » فَضَجَّ نَاسٌ مِنْ أَهْلِهِ فقال : « لا تَدْعُوا عَلى أَنْفُسِكُم إِلاَّ بِخَيْرٍ ، فإِنَّ المَلائِكَةَ يُؤمِّنُون عَلى ما تَقُولونَ » ثمَّ قالَ : « اللَّهُمَّ اغْفِر لأبي سَلَمَة ، وَارْفَعْ درَجَتهُ في المَهْدِيِّينَ ، وَاخْلُفْهُ في عَقِبِهِ في الْغَابِرِين، واغْفِرْ لَنَا ولَه يَاربَّ الْعَالمِينَ ، وَافْسحْ لَهُ في قَبْرِهِ ، وَنَوِّرْ لَهُ فيه » رواه مسلم .                                            

919-340 Ümmü Seleme (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) vefat etmiş olan Ebu Seleme’nin yanına girdi. Gözleri açık kalmıştı. Onları kapatıp şöyle buyurdu: “Ruh çıkınca gözler onu izler.” Tam bu sırada Ebu Seleme’nin ailesinden bir grup çığlık koparıp ağlamaya başladılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.):

“Kendisine hayırla dua ediniz. Çünkü melekler duanıza amin derler” buyurdu ve şöyle devam etti: “Allah’ım Ebu Seleme’yi bağışla derecesini hidayete ermişler seviyesine yükselt. Geri kalanlar arasından hayırlı kimseler bırak. Ey alemlerin Rabbi, bizi de onu da bağışla, kabrini genişlet ve aydınlat.” (Müslim, Cenaiz 7)

341- وعن أَبي موسى رضي اللَّه عنه أَنَّ رسولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « إِذا ماتَ وَلدُ العبْدِ قال اللَّهُ تعالى لملائِكَتِهِ : قَبضْتُم وَلدَ عَبْدِي ؟ فيقولُونَ : نعَم ، فيقولُ : قَبَضتُم ثمَرَةَ فُؤَادِهِ؟ فيقولونَ : نَعم . فَيَقُولُ : فَمَاذَا قال عبْدِي ؟ فيقُولُونَ : حمِدكَ واسْتَرْجعَ ، فيقولُ اللَّهُ تعالى: ابْنُوا لعبدِي بَيتاً في الجَنَّة، وَسَمُّوهُ بيتَ الحمدِ» رواه الترمذي وقال: حديث حسن.                                              

922-341 Ebu Musa (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Bir kulun çocuğu ölünce Allah meleklerine şöyle der:

Kulumun çocuğunun ruhunu mu kabzettiniz? buyurur. Melekler:

Evet, derler. Allah:

Kulumun ciğerparesini gönlünün meyvesini mi kopardınız? Buyurur. Melekler:

Evet, derler. Allah:

Peki kulum ne dedi, buyurur. Melekler:

Sana hamdetti ve inna lillah ve inna ileyhi râciûn = Biz senin mülkündeyiz ve sana döneceğiz dedi, derler. Bunun üzerine Allah:

halde kulum için cennette bir ev yapın ve adını da hamd evi koyun, buyurur. (Tirmizi, Cenaiz 36)

342- عن ابنِ عُمرَ رضي اللَّه عنهما أَنَّ رسُولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم عاد سَعْدَ بنَ عُبَادَةَ ، وَمَعَهُ عبْدُ الرَّحمنِ بنُ عَوفٍ ، وسعْدُ بْنُ أَبي وَقَّاصٍ ، وعبْدُ اللَّهِ بن مَسْعُودٍ رضي اللَّه عنهم ، فَبكى رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فلمَّا رَأَى القوْمُ بُكاءَ رسولِ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، بَكَوْا ، فقال : « أَلا تَسْمعُونَ ؟ إِنَّ اللَّه لا يُعَذِّبُ بِدمْعِ العَيْنِ ، وَلا بِحُزْنِ القَلْبِ ، وَلكِنْ يُعَذّبُ بِهذاَ أَوْ يَرْحَمُ » وَأَشَارَ إِلى لِسَانِهِ .متفقٌ عليه .                                                              

925-342 İbni Ömer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) yanında Abdurrahman ibni Avf, Sa’d ibni Ebu Vakkas ve Abdullah ibni Mes’ud (r.anhüm) bulunduğu halde Sa’d ibni Ubade’yi ziyaret etti onu ağır hasta görünce Peygamber (s.a.v.) ağladı. Peygamber (s.a.v.)’in ağladığını gören Ashab da ağladılar. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): “Bilmez misiniz, gerçekten Allah gözyaşı ve kalbin elemi sebebiyle kişiye azap etmez fakat –dilini işaret ederek- bunun yüzünden ölüye ya azab eder ya da merhamet” buyurdu. (Buhari, Cenaiz 44, Müslim Cenaiz 2)

343- وعن أَنسٍ رضيَ اللَّهُ عنه أَنَّ رسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم دَخَلَ عَلى ابْنه إِبَراهِيمَ رضيَ اللَّهُ عنْه وَهُوَ يَجودُ بَنفسِه فَجعلتْ عَيْنا رسولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم تَذْرِفَانِ . فقال له عبدُ الرَّحمن بنُ عوفٍ: وأَنت يا رسولَ اللَّه ؟، فقال : « يا ابْنَ عوْفٍ إِنَّها رَحْمةٌ » ثُمَّ أَتْبَعَها بأُخْرَى ، فقال: « إِنَّ الْعَيْنَ تَدْمَعُ والقَلْب يَحْزَنُ ، وَلا نَقُولُ إِلا ما يُرضي رَبَّنا وَإِنَّا لفِرَاقِكَ يا إِبْرَاهيمُ لمَحْزُونُونَ » . رواه البخاري ، وروى مُسلمٌ بعضَه .                                                                

927-343 Enes (r.a.)den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) ruhunu teslim etmek üzere olan oğlu İbrahim’in yanına girince gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı bunun üzerine Abdurrahman ibni Avf –Ey Allah’ın Rasulü sizde mi? ağlıyorsunuz diye sordu Peygamber (s.a.v.)de ona: “Ey ibni Avf bu gördüğün gözyaşları rahmet ve şefkat eseridir” cevabını vererek şunları ilave etti “Göz yaşarır kalb hüzünlenir. Biz ancak Rabbimizin razı olacağı sözleri söyleriz. Ey İbrahim seni kaybetmekten dolayı gerçekten üzgünüz. (Buhari, Cenaiz 43)

344- عن أَبي هُريرةَ رضيَ اللَّهُ عنه أَنَّ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « من اتَّبعَ جَنَازَةَ مُسْلمٍ إيمَاناً واحْتِسَاباً ، وَكَانَ مَعَهُ  حَتَّى يُصَلَّي عَلَيها ويَفْرُغَ من دَفنِها ، فَإِنَّهُ يَرْجعُ مِنَ الأَجرِ بقِيراطَين كُلُّ قيرَاط مِثلُ أُحُدٍ ، ومَنْ صَلَّى عَلَيهَا ، ثم رَجَعَ قبل أَن تُدْفَنَ ، فَإِنَّهُ يرجعُ بقِيرَاط » رواه البخاري .

930-344 Yine Ebu Hureyre (r.a.)den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim sevabına inanarak karşılığını da sadece Allah’tan bekleyerek bir müslüman cenazesi ile birlikte gider ve namazı kılınıp gömülünceye kadar beklerse her biri Uhud dağı kadar olan iki ölçek sevabla döner. Yine bir kimse cenaze namazını kılıp defnolunmadan ayrılırsa bir ölçek sevabla döner.” (Buhari iman 35)

345- وعن أُمِّ عطِيَّةَ رضي اللَّه عنها قَالَتْ : نُهينَا عنِ اتِّبَاعِ الجَنائز ، وَلم يُعزَمْ عَليْنَا » متفقٌ عليه

931-345 Ümmü Atiyye (r.anha)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir. “Biz kadınlara cenazeyi takip etmek yasaklandı fakat kesin olarak da haram kılınmadı.” (Buhari Cenaiz 29, Müslim Cenaiz 34)

346- عَنْ عائشةَ رضي اللَّهُ عنها قَالَتْ : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: ما مِنْ ميِّتٍ يُصلِّي عليهِ أُمَّةٌ مِنَ المُسْلِمِينَ يبلُغُونَ مئَة كُلُّهُم يشْفَعُونَ له إِلا شُفِّعُوا فيه » رواه مسلم .

932-346 Aişe (r.anha)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.)şöyle buyurdu: “Bir müslüman ölüye sayıları yüze varan bir cemaat namaz kılar ve ölü hakkında hayırlı şahidlikte bulunup şefaat ederlerse onların bu duaları kabul olunur.” (Müslim Cenaiz 58)

347- وعن ابنِ عباسٍ رضي اللَّه عنهما قال : سَمعْتُ رَسُول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُول : « مَا مِنْ رَجُلٍ مُسْلمٍ يَمُوتُ ، فَيقومُ عَلَى جَنَازتِهِ أَرْبَعونَ رَجُلا لا يُشركُونَ باللَّه شَيئاً إِلاَّ شَفَّعَهُمْ اللَّهُ فيهِ » رواه مسلم .

933-347 İbni Abbas (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyururken dinledim dedi. “Bir müslüman ölür de cenaze namazını Allah’a şirk koşmayan kırk kişi kılarsa Allah onların cenaze hakkındaki dualarını kabul eder.” (Müslim Cenaiz 59)

348- عن أبي عبدِ الرحمنِ عوفِ بن مالكٍ رضي اللَّه عنه قال : صلَّى رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم عَلى جَنَازَةٍ ، فَحَفِظْتُ مِنْ دُعائِهِ وَهُو يَقُولُ : « اللَّهُمَّ اغْفِرْ لَهُ ، وارْحمْهُ ، وعافِهِ ، واعْفُ عنْهُ ، وَأَكرِمْ نزُلَهُ ، وَوسِّعْ مُدْخَلَهُ واغْسِلْهُ بِالماءِ والثَّلْجِ والْبرَدِ ، ونَقِّه منَ الخَـطَايَا، كما نَقَّيْتَ الثَّوب الأبْيَضَ منَ الدَّنَس ، وَأَبْدِلْهُ دارا خيراً مِنْ دَارِه ، وَأَهْلاً خَيّراً منْ أهْلِهِ، وزَوْجاً خَيْراً منْ زَوْجِهِ ، وأدْخِلْه الجنَّةَ ، وَأَعِذْه منْ عَذَابِ القَبْرِ ، وَمِنْ عَذَابِ النَّار » حَتَّى تَمَنَّيْتُ أَنْ أَكُونَ أنَا ذلكَ المَيِّتَ . رواه مسلم .

935-348 Ebu Abdurrahman Avf ibni Malik (r.a.)den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir. Rasûlullah (s.a.v.) bir cenaze namazı kıldı onun şöyle dua ettiğini duydum ve ezberledim:

“Allah’ım onu bağışla ona rahmet et onu azap ve sıkıntılardan koru kusurlarını affet, cennetten nasibini ikram et gireceği yeri (kabrini) genişlet su, buz ve kar ile onun günahlarını yıka tertemiz yap beyaz elbiseyi kirden temizler gibi onu hatalarından temizle kendi evinden daha hayırlı bir ev ailesinden daha hayırlı bir aile eşinden daha hayırlı bir eş ver onu cennete koy kabir ve cehennem azabından koru.”

İbni Avf diyor ki: Bu güzel duaları duyunca “”keşke ölen ben olaydım” diye içimden geçirdim. (Müslim Cenaiz 85)

349- وعن أبي هُريرة وأبي قَتَادَةَ ، وأبي إبْرَاهيمَ الأشْهَليَّ عنْ أبيه ، وأبوه صَحَابيٌّ     رضي اللَّه عنهم ، عَنِ النبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أنَّه صلَّى عَلى جَنَازَة فقال : « اللَّهم اغفر لِحَيِّنَا وَميِّتِنا ، وَصَغيرنا وَكَبيرِنَا ، وذَكَرِنَا وَأُنْثَانَا ، وشَاهِدِنا وَغائِبنَا . اللَّهُمَّ منْ أَحْيَيْتَه منَّا فأَحْيِه على الإسْلامِ ، وَمَنْ توَفَّيْتَه منَّا فَتَوَفَّهُ عَلى الإيمانِ ، اللَّهُمَّ لا تَحْرِمْنا أَجْرَهُ ، وَلا تَفْتِنَّا بَعْدَهُ » رواه الترمذي من رواية أبي هُرَيْرةَ والأشهَليِّ ، ورواه أبو داود من رواية أبي هريرة وأبي قَتَادَةَ . قال الحاكم : حديث أبي هريرة صَحيحٌ على شَرْطِ البُخاريِّ ومُسْلِمٍ ، قال الترْمِذي قال البخاريُّ : أَصحُّ رواياتِ هذا الحديث روايةُ الأَشْهَليِّ . قال البخاري : وَأَصَحُّ شيء في هذا الباب حديث عوْفِ بن مالكٍ .

936-349 Ebu Hureyre, Ebu Kafade ve babası sahabi olan İbrahim el Eşhelî (r.anhüm)den rivayet edildiğine göre peygamber (s.a.v.) bir cenaze namazı kıldı ve şöyle dua etti.

“Allah’ım dirilerimizi ve ölülerimizi, küçüklerimizi ve büyüklerimizi, erkeklerimizi ve kadınlarımızı, burada bulunanlarımızı ve bulunmayan-larımızı bağışla. Allah’ım bizden hayatta bırakacaklarını İslam üzere yaşat, öldüreceklerini iman üzere öldür. Bizi bu cenazede bulunmanın sevabından mahrum etme ve ondan sonra da bizi fitneye düşürme.” (Tirmizi Cenaiz 38)

350- عن أبي هُرَيْرَةَ رضِيَ اللَّهُ عنه عَن النَّبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « أَسْرِعُوا بِالجَنَازَةِ ، فَإنْ تَكُ صَالِحَةً ، فَخَيْرٌ تُقَدِّمُونها إلَيْهِ ، وَإنْ تَك سِوَى ذلِكَ ، فَشَرٌّ تَضَعُونَهُ عَنْ رِقَابِكُمْ » متفقٌ عليه .

941-350 Ebu Hureyre (r.a.)den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu “Cenazeyi hızlıca götürün eğer o iyi bir kimse ise bu onun için bir hayırdır onu bir an evvel kabirdeki hayır ve sevabına kavuşturmuş olursunuz. Eğer iyi bir kişi değilse bu da bir şerdir onu çabucak omuzlarınızdan atmış olursunuz.” (Buhari Cenaiz 51, Müslim Cenaiz 50)

*Müslimin diğer bir rivayetinde “Hayra onu kavuşturmuş olursunuz.” denilmiştir.

351- عن أَبي هريرة رضي اللَّه عنه ، عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « نَفْسُ المُؤْمِنِ مُعَلَّقَةٌ بِدَيْنِهِ حَتَّى يُقْضَي عَنْهُ » .رواه الترمذي وقال : حديث حسنٌ .

943-351 Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu “Müminin ruhu borcu ödeninceye kadar ona bağlı kalır.” (Tirmizi Cenaiz 74)

352- عن أبي عَمْرو  وقيل : أبو عبد اللَّه ، وقيل : أبو لَيْلى عُثْمَانُ بن عَفَّانَ رضي اللَّه عنه قال : كانَ النَّبيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إذا فرَغَ من دفن المَيِّتِ وقَفَ علَيهِ ، وقال : «استغفِرُوا لأخِيكُم وسَلُوا لَهُ التَّثبيتَ فإنَّهُ الآن يُسأَلُ » .رواه أبو داود .

946-352 Ebu Abdullah veya Ebu leyla künyesiyle de bilinen Ebu Amr Osman ibni Affan (r.a.)dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah (s.a.v.) bir ölü defnedildikten sonra kabri başında durdu ve şöyle buyurdu: “Kardeşinizin bağışlanmasını isteyiniz Kabir sorularına cevap vermekte ona başarılar dileyiniz çünkü o şu anda sorgulanmaktadır.” (Ebu Davut Cenaiz 9)

353- وعن أبي هُرَيْرَةَ رَضيَ اللَّه عَنْهُ أنَّ رسُول اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « إذا مَاتَ الإنسَانُ انقطَعَ عمَلُهُ إلاَّ مِنْ ثَلاثٍ : صَدقَةٍ جاريَةٍ ، أوْ عِلم يُنْتَفَعُ بِهِ ، أَوْ وَلَدٍ صَالحٍ يَدعُو له » رواه مسلم .

949-353 Ebu Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir insan ölünce ameli kesilir, defteri kapanır. Ancak şu üç grubun defterleri kapanmaz; (1) Sadakai cariye: Kullanım ve sevabı devam eden sadakalar, vakıflar (çeşme, cami, yol, köprü, vs. gibi) (2) Kendisinden istifade edilen ilim (3) Ölünün ardından dua eden hayırlı evlat.”

354- عن أَنسٍ رضي اللَّه عنه قال : مرُّوا بجَنَازَةٍ ، فَأَثنَوا عَلَيْهَا خَيراً فقال النبيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: « وَجَبَتْ » ، ثم مرُّوا بِأُخْرَى ، فَأَثنَوْا عليها شَرّاً ، فَقَال النَِّبيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « وَجبَتْ » فَقَال عُمرُ ابنُ الخَطَّاب رَضِيَ اللَّه عَنْهُ : ما وجبَتْ ؟ قَالَ : « هذا أَثنَيتُمْ علَيْهِ خَيراً ، فَوَجبتْ لَهُ الجنَّةُ، وهذا أَثنَيتُم عليه شرّاً، فَوَجبتْ لَهُ النًَّارُ، أنتُم شُهَداءُ اللَّهِ في الأرضِ». متفقٌ عليه.

950-354 Enes (r.a.) şöyle demiştir: Günün birinde Rasûlullah (s.a.v.)’in yanından cenaze ile geçtiler. Sahabe de onu hayırla andılar. Bunun üzerine peygamber (s.a.v.): “Kesinleşti” buyurdu. Sonra bir cenaze daha geçti. Onun da fenalığını söylediler. Rasûlullah (s.a.v.) yine “Kesinleşti” buyurdu. Bunun üzerine Ömer ibnül Hattab: Ne kesinleşti Ya Rasûlallah, diye sordu. Peygamber (s.a.v.)’de şöyle buyurdu:

“Önce geçen cenazeyi hayırla yadettiniz, bu sebeple onun cennete girmesi kesinleşti. Çünkü siz mü’minler yeryüzünde Allah’ın şahitlerisiniz.” (Buhari, Cenaiz 86, Müslim, Cenaiz 60)

355- وعن أَبي هُرَيْرَةَ رضِيَ اللَّهُ عنْهُ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « لا يَمُوتُ لأِحَدٍ مِنَ المُسْلِمِينَ ثَلاثةٌ مِنَ الوَلَدِ لا تمَسُّهُ النَّارُ إِلاَّ تَحِلَّةَ القَسَم » متفقٌ عليه .

953-353 Ebu Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Herhangi bir müslümanın ergenlik çağına ulaşmadan üç çocuğu ölürse o kimseye cehennem ateşi ancak yemin yerini bulacak kadar bir süre dokunur.” (Buhari, Cenaiz 6, Müslim, Birr 150)

356- عَن ابْنِ عُمَر رَضِيَ اللَّه عَنْهُمَا أَنَّ رسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ لأصْحَابِهِ     يَعْني لمَّا وَصلُوا الحِجْرَ : دِيَارَ ثمُودَ : « لا تَدْخُلُوا عَلى هَؤُلاءِ المُعَذَّبِينَ إِلاَّ أَنْ تَكُونُوا بَاكِينَ ، فَإِنْ لمْ تَكُونُوا باكِين ، فَلا تَدْخُلُوا عَلَيْهِمْ ، لا يُصِيبُكُمْ مَا أَصَابَهُمْ » متفقٌ عليه .

955-356 İbni Ömer (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) Semûd kavminin ülkesi olan Hıcr denilen yere varınca şöyle hitap etti:

“Siz Azaba uğrayan bu kavmin yurdundan çabucak ağlayarak geçin. Ağlamayacaksanız girmeyiniz de onların başına gelen azab size de gelmesin.” (Buhari, Salat 53, Müslim, Zühd 39)

 

İlgili Makaleler