III) EMR-İ GAİB
(GAİB FİİLİN EMİR YAPILMASI)
Muzâri fiilin başına لِ takısı getirilip son harfi cezm yapılır. Cemi müennes ن u hariç diğer ن lar düşer.
Cem |
Müsennâ |
Müfred |
||
لِيَكْتُبُوا |
لِيَكْتُبَا |
لِيَكْتُبْ |
Gâib | |
لِيَكْتُبْنَ |
لِتَكْتُبَا |
لِتَكْتُبْ |
Gâibe | |
(Onlar) yazsınlar |
(O ikisi) yazsın |
O yazsın |
||
*Emr-i gâibin başına ثُمَّ – وَ – فَ harflerinden biri gelirse lâm harfi cezimli okunur ve bu harflerle beraber tek hece olarak söylenir:
ثُمَّ لْيَكْتُبُوا |
sonra yazsınlar |
وَلْيَكْتُبْ |
ve yazsın |
فَلْيَكْتُبْ |
bunun üzerine, (hemen, akabinde) yazsın |
*Meçhûl yapılışı, cahd-ı mutlak’ın meçhûl yapılışı gibidir. Yalnız başına (لَمْ) yerine (لِ) getirilir:
لِيُكْتَبْ |
yazılsın |
لِيُكْتَبْنَ |
yazılsınlar (müe) |
فَلْيُكْتَبْ |
bunun üzerine, (hemen, akabinde) yazılsın |
وَلْيُكْتَبُوا |
ve yazılsınlar |
*Bazen mütekellim birinci şahıs çoğul kipinin başına da emir lâmı getirilerek emir kipi yapılmaktadır. Bu takdirde teşvik ifade eder:
لِنَكْتُبْ yazalım لِنَذْهَبْ gidelim وَلْنَسْأَلْ soralım
Cümle Örnekleri:
يَلْعَبُ خاَلِدٌ – لِيَلْعَبْ خاَلِدٌ. |
Halit oynuyor – Halit oynasın. |
لَمْ يَكْتُبْ أَحْمَدُ الدَّرْسَ فَلْيَكْتُبْهُ. |
Ahmet dersi yazmadı hemen yazsın. |
لَمْ تَكْتُبْ خَدِيجَةُ دَرْسَهاَ. |
Hatice dersini yazmadı. |
لَمْ يَذْهَبْ صاَدِقٌ إِلَى الْمَدْرَسَةِ فَلْيَذْهَبْ. |
Sadık okula gitmedi hemen gitsin. |
لِتَحْفَظْ نَفْسَهاَ. |
O (müe) kendini korusun. |
لِيَكْتُبُوا وَظِيفَتَهُمْ. |
Vazifelerini yazsınlar. |
لِيَقْرَأْنَ الْأَخْباَرَ فِي الْجَرِيدَةِ وَلْيَفْهَمْنَهاَ. |
Gazetedeki haberleri okusunlar ve onları anlasınlar. |
لِنَلْعَبْ كُرَةَ الْقَدَمِ[4] غَداً. |
Yarın futbol oynayalım. |
لِنَقْرَأْ هَذاَ الْكِتاَبَ لِأَنَّهُ مُفِيدٌ. |
Bu kitabı okuyalım çünkü faydalıdır. |
لِيَفْتَحْ عَلِيٌّ الناَّفِذَةَ. |
Ali pencereyi açsın. |
لِتُفْتَحِ النَّواَفِذُ. |
Pencereler açılsın[5]. |
EMR-İ GAİB İLE İLGİLİ AYETLER
1- فَلْيَضْحَكُوا قَلِيلاً وَلْيَبْكُوا كَثِيرًا …
(9/TEVBE, 82) Artık (kazanmakta olduklarının cezası olarak) az gülsünler, çok ağlasınlar.
ضَحِكَ يَضْحَكُ ضِحْكاً |
gülmek |
بَكَى يَبْكِي بُكاَءاً |
ağlamak |
2- فَلاَ يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْ …
(36/YÂSÎN, 76). Onların sözleri seni üzmesin..
حَزَنَ يَحْزُنُ حُزْناً |
gamda, hüzünde bırakmak, üzmek |
قَوْلٌ |
söz | |
لاَ يَحْزُنْكَ |
seni üzmesin.(Emr-i gâib’in olumsuzu bir sonraki konuda görüleceği gibi لِ yerine لاَ getirmekle yapılır. Fiilin sonu gene meczûmdur (cezimlidir). Aşağıdaki 5 numaralı ayet de böyledir). | |||
3- وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ ماَ قَدَّمَتْ لِغَدٍ …
(59/HAŞR, 18). Ve (her) nefis, yarın için ne takdim ettiğine baksın…
نَظَرَ يَنْظُرُ نَظْراً |
bakmak, görmek |
قَدَّمَ يُقَدِّمُ تَقْدِيماً |
takdim etti, önceden gönderdi, sundu | ||
ماَ |
ne, şey (ortada gelen ماَ “ne” ve “şey” manasına gelir. Bir kelime sonrasıyla birlikte “..takdim ettiği şeye baksın” da denebilir). | ||||
4- … بِفَضْلِ اللَّهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذَلِكَ فَلْيَفْرَحُوا …
(10/YUNUS, 58). (De ki:)Allah’ın lutfu ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler..
فَضْلٌ |
iyilik, hayır, lutuf |
فَرِحَ يَفْرَحُ فَراَحاً |
sevinmek, şımarmak |
ذَلِكَ |
bu, o (mebnî, yani harekesi değişmeyen kelime olup harf-i cerle harekesinin değişmediğini hatırlayınız.) |
5- … وَلاَ تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ …
(24/NÛR, 2)… Allah’ın dininde (hükümlerini uygularken) o ikisi (zina eden iki kişi) hakkında sizi acıma almasın (acıyacağınız tutmasın)…
رَأْفَةٌ |
şefkat, acıma, şiddetli merhamet |
فِي دِينِ اللَّهِ |
Allah’ın dininde (iki ismin yanyana gelmesinden oluşan isim tamlamasında iki isimden birinci kelimede (önce gelende) ne harf-i tarif ne de sonunda tenvin bulunur. Tercümede ikinci kelimeden başlanarak, yani sondan başa çevrilir. Çok yakında işlenecektir.) |
6- لِمِثْلِ هَذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ .
(37/SAFFAT, 61). Çalışanlar bunun gibisi için (böylesi bir kurtuluş için) çalışsın.
لِمِثْلِ هَذَا |
bunun gibisi için (isim tamlaması) |
عَامِلٌ ج عَامِلُونَ |
çalışan |
7- فَلْيَنْظُرِ الْإِنسَانُ إِلَى طَعَامِهِ .
(80/ABESE, 24). İnsan yediğine bir baksın..
8- فَلْيَنْظُرِ الْإِنسَانُ مِمَّ خُلِقَ .
Meçhûl mâzî f. | (مِنْ) Harfi cer |
Fâil |
muzâri meczûm | ||
(ماَ) İsmü istifham | (لِ) lâmü’lemr |
(86/TÂRIK, 5). İnsan neden yaratıldığına bir baksın.
خَلَقَ يَخْلُقُ |
yarattı |
مِمَّ= مِنْ + ماَ |
neden. (ماَ) nın elifi kendinden önce cer geldiği için düşmüştür. |