Sahihi Buhari Buhari Hadisleri

Al-i İmran Suresi ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Buhari

Başlık: TEFSİR BÖLÜMÜ – ESBAB-I NÜZULE DAİR

Konu: Al-i İmran Suresi
Ravi: Said İbnu Cübeyr
Hadisin Arapçası:

وعن سعيد بن جُبير رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قالَ رَجُلٌ ‘بْنِ عبَّاسٍ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما: إنِّى أجدُ في الْقُرآنِ أشْياءَ تَخْتَلِفُ عَلَىَّ؛ قالَ وَما هِىَ؟ قالَ: فََ أنْسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وََ يَتَساءَلُونَ، وَقَالَ: فَأقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَي بَعْضِ يَتَسَاءَلُونَ، وَقَالَ: وََ يَكْتُمونَ اللّهَ حَديثاً؛ وَقَالَ: قَالُوا واللّهِ رَبِّنَا مَا كُنَّا مُشْرِكِينَ فَقَدْ كَتَمُوا في هذِهِ اŒيةِ، وفي النَّازِعَاتِ أمِ السَّمَاءُ بَنَاهَا إلى قَوْلِهِ دَحَاهَا. خَلْقَ السَّمَاءِ قَبْلَ خَلْقِ ا‘رْضِ؛ ثُمَّ قَالَ: أئِنَّكُمْ لَتَكْفُرُونَ بِالَّذِى خَلَقَ ا‘رْضَ في يَوْمَيْنِ وَتَجْعَلُونَ لَهُ أنْدَاداً إلى قَوْلِهِ طَائِعِينَ فَذَكَرَ في هذِهِ اŒيةِ خَلْقَ ا‘رْضِ قَبْلَ خَلْقِ السَّمَاءِ؛ وقَالَ: وَكَانَ اللّهُ غَفُوراً رَحيماً؛ وَكَانَ اللّهُ عَزيزاً حَكيماً؛ وَكَانَ اللّهُ سَمِيعاً بَصيراً. فَكَأنَّهُ كانَ ثُمَّ مَضَى. قالَ ابْنُ عَبَّاسٍ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما فََ أنْسَابَ بَيْنَهُمْ في النَّفْخَةِ ا‘ولَى يُنْفَخُ في الصُّورِ فَصَعِقَ مَنْ في السَّمَواتِ وَمَنْ في ا‘رضِ إَّ مَنْ شَاءَ اللّهُ فََ أنْسَابَ بَيْنَهُمْ عِنْدَ ذَلِكَ وََ يَتَسَاءَلُونَ؛ ثُمَّ في النَّفْخَةِ الثَّانِيَةِ: أقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ؛ وَأمَّا قَوْلُهُ تعالَى: واللّهِ رَبِّنَا مَا كُنَّا مُشْرِكِينَ وََ يَكْتُمُونَ اللّهَ حَدِيثاً فَإنَّ اللّهَ تعالى يَغْفِرُ ‘هْلِ ا“خَْصِ ذُنُوبَهُمْ. فَيَقُولُ الْمُشْرِكُونَ تَعَالَوْا نَقُولُ مَا كُنَّا مُشْرِكِينَ. فَيَخْتِمُ اللّهُ عَلَى أفْوَاهِهِمْ فَتَنْطِلقُ جَوارِحُهُمْ بِأعْمَالِهِمْ فَعِنْدَ ذلِكَ عُرِفَ أنَّ اللّه َ يَكْتُمُ حَديثاً، وَعِنْدَهُ: رُبَّما يُوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ كَانُوا مُسْلِمِينَ؛ وَخَلَقَ ا‘رْضَ في يَوْمَيْنِ ثُمَّ اسْتَوَى إلى السَّمَاءِ فَسَوَّاهُنَّ سَبْعَ سَمَواتٍ في يَوْمَيْنِ آخَرَيْنِ، ثُمَّ دَحَا ا‘رْضَ: أىْ بَسَطَها، وأخْرَجَ مِنْهَا الْمَاءَ وَالْمَرْعَى، وَخَلَقَ فيهاَ الجِبَالَ وَا‘شْجَارَ وَاŒكامَ وَمَآ بَيْنَهُمَا في يَوْمَينِ آخَرَيْنِ؛ فَذلكَ قوْلُهُ تعالى: وَا‘رْضَ بَعْدَ ذلِكَ دَحَاهَا. فَخُلِقَتِ ا‘رْضُ وَمَا فِيهَا مِنْ شَئٍ في أرْبَعَةِ أيَّامٍ وَخُلِقَتِ السَّمَواتُ في يَوْمَيْنِ. وقولهُ عزَّ وَجَلَّ: وَكَانَ اللّهُ غَفُوراً رَحِيماً؛ سَمَّى نَفْسَهُ بِذلِكَ: أىْ لَمْ يَزَلْ وََ يَزَالُ كَذلِكَ، وَإنَّ اللّهَ تعالى لَمْ يُرِدْ شَيئاً إَّ أصَابَ بِهِ الَّذِى أرَادَ. وَيْحَكَ فََ يَخْتَلِفُ عَلَيْكَ الْقُرآنُ فإنْ كًُّ مِنْ عِنْدِ اللّهِ عزّ وَجَلّ[. أخرجه البخارى

Hadisin Anlamı:

Bir adam gelerek, İbnu Abbas Radıyallahu Anh’a “Ben Kur’an’da bazı ayetler görüyorum onlar bana aralarında ihtilaflı geliyor” dedi. İbnu Abbas Radıyallahu Anh: “Nelermiş onlar?” diye sorunca adam şu ayetleri okudu: “Sur’a üflendiği zaman, aralarında o gün (böbürlenecekleri) soyları sopları olmadığı gibi, (birbirlerinin halini) de soramazlar” (Mü’minun, 101). Halbuki şu ayet de var: “Birbirlerine dönüp soruşurlar” (Saffat, 27). Bir ayette şöyle denir: “O gün inkar edip peygambere baş kaldırmış olanlar, yerle bir olmayı ne kadar isterler ve Allah’tan bir söz gizleyemezler” (Nisa, 42). Halbuki şu ayet var: “Sonra, Rabbimiz Allah’a and olsun ki bizler puta tapanlar değildik, demekten başka çare bulamazlar” (En’am, 23). Naziat suresinde: “Ey inkarcılar! Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir. Gecesini karanlık yapmış, gündüzümü aydınlatmıştır. Ardından yeri düzenlemiştir” (27-30) buyuruyor. Burada göğün yaratılışı yerin yaratılışından öncedir. Halbuki şu ayette yerin yaratılışı göğün yaratılışından öncedir: “Ey Muhammed onlara de ki: “Siz yeri iki günde yaratanı mı inkar ediyor ve O’na eşler koşuyorsunuz! O alemlerin Habbedir. O yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi, onu bereketli kıldı. Arayanlar için yeryüzünde gıdalarım normal olarak dört gün (dört mevsim) içinde yetiştirmesi kanununu koydu. Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yeryüzüne “İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin”dedi, ikisi de: “İsteyerek geldik” dediler (Fussilet, 9-11). Kur’an’da: “Allah affedici, merhametli oldu”, “Allah aziz ve hakim oldu”, “Allah işitici ve görücü oldu” denmektedir. Sanki, Allah eskiden böyle olmuş bitmiş gibi ifade edilmektedir.” İbnu Abbas Radıyallahu Anh şu cevabı verdi: “Sur’a ilk üflemede onların aralarında hiçbir bağ olamaz, Allah’ın diledikleri dışında herkes gökte olsun yerde olsun bu ilk üflemede baygın düşer, işte bu baygınlık anında bağ da yok, hal hatır sorma da yok. Sonra ikinci üfleme var. Bu üflemede birbirlerine gelip soruşurlar.” İbnu Abbas devam etti: “.,,Rabbimiz Allah’a and olsun ki biz puta tapanlar değildik” ayeti ile, “..Allah’tan bir şey gizleyemezler” ayetine gelince: “Allah Teala ihlas sahiplerinin günahlarını affeder. Bunun üzerine müşrikler: “Gelin biz de: “Müşrik değildik” diyelim” derler. Allah da onların ağızlarını mühürler. Vücudlarındaki her bir uzuv yaptığı işleri söyler. O sırada, Allah’ın hiçbir sözü gizlemediği bilinir. O’nun yanında: “İnkar edenler: “Keşke Müslüman olsaydık” temennisinde bulunacaklardır” (Hicr, 2). Diğer soruna gelince: Allah yeri iki günde yarattı. Sonra göğe yöneldi, başka iki günde de onu yedi kat olarak tanzim etti, sonra diğer iki günde arzı düzenledi yani yaydı, arzdan su ve otlak çıkardı. Arzda dağlar, ağaçlar, tepeler ve arzla sema arasında bulunan şeyleri yarattı. Bunu Cenab-ı Hakk: “Ardından yeri düzenlemiştir” (Naziat, 30) kelam-ı şerifleriyle ifade buyurmaktadır. Böylece arz ve içindekiler dört günde yaratılmış olmaktadır. Semavat da iki günde yaratılmış olmaktadır. “Allah affedici, merhametli oldu” kelamına gelince, Allah kendisini bu şekilde isimlemiştir, yani O hep böyle olmuştur ve böyle olacaktır. Allah her ne irade buyurdu ise irade buyurduğu şey mutlaka olmuştur. Yazık sana, Kur’an (ayetleri) sana ihtilaflı gelmemeli. Çünkü onun tamamı Aziz ve Celil olan Allah’tandır.”

Kaynak: Buhari, Tefsir, Ha-Mim, Secde (Fussilet) 1

İlgili Makaleler